26 Nisan 2019 Cuma

Gelinen antidemokratik durumdan, Cumhurbaşkanlığı sistemi için referandumda evet diyen her bir oy sorumludur!

Zamanında Cumhurbaşkanlığı sistemi için referandumda  evet diyen Sezen Aksu, saldırıya maruz kalan Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş da... Bu yazı o vesileyle...
Not; tabiki de o dönem evet diyen bir çok sanatçı-aydın kesimin iyiniyetinden şüphem yok. Zamanında Radkal Gazetesinde Sezen Aksu ve diğerlerinin iki de bir bu durumdan dolayı suçlanmaması gerektiğine dair bir yazı bile yazmıştım. Ama gelinen antidemokratik noktada, iyi niyetin gözardı edilmemesi gerektiğine inanan biri oalrak ben bile dile gelmedn edemiyorum artık...


Bir şeyler karalamak istiyorum siyasi poltikadan uzak kimliğimle. Bakınız muhafazakarlığın ne olduğu, demokrasinin ne olduğu kavramsal anlamda bellidir. Şimdi kalkıp da muhafazakarlıktan demokrasi beklemek akıl karı değildir. Muhafazakar iktidar yola çıktığında, aklı başında olan her insan, sonucun günümüzde olduğu gibi olabileceğini kesitrmiştir. Sonuç ortada; seçilemeyince bile, seçilmek için her yolu deneyen antidemokratik bir sistem var şu anda. bana şu anda adil seçimden bahsedemez kimse. Adil olunduğu zaman muhafazakarlık kaybeder çünkü!!!

Veee, bizim gibi bilgi toplumu olamamış coğafyalarda, antidemokratik sistemden kurtulmak hiç de öyle düşünüldüğü kadar kolay değildir, olamaz da. Çünkü antidemokrasiyi besleyen bir zemin-kitle vardır. Üzerine birazcık da baskı ve hileyi ekledin mi, al sana koyu şeriat.

Evet biz şu anda şeriatın günümüz versiyonunu yaşıyoruz. Gak dedin mi gözünü parmaklıklar arkasında açıyorsun, guk dedin mi yerinden yudundan oluyorsun. Sesini çıkaramıyorsun. Çünkü adamlar ülkenin her bir noktasını ele geçirmişler. Ne adalet kalmış bağımsız, ne de medya, ne polis, ne de özgürlük tepkisi verebilecek üniversite gibi gençlik kurumları.

Muhafazakar iktidar şu anda istediği gibi at oynatıyor, minareye göre kılıf hazırlıyor. Çünkü dediğim gibi her nokta ellerinde. Mesela İstanbul'u tekrar ele geçirmek için her yolu deniyorlar. Eğer, CHP kazanamayıp seçimlere itiraz etseydi, süreç bu kadar uzar ve de itirazları kabul edilir miydi? Koskoca bir hayır.

Bu ülkenin 17 yıl önceki özgür ortama dönebilmesi için, 170(lafın gelişi) yıl geçmesi gerekir artık(Oysa Atatürk'ün demokrasi mirasının üzerine bir şeyler koyabilseydik, şu anda dünya gücü olurduk. Muhafazakarlık nedir biliyor musunuz; demokrasinin ne olduğunu bilmeyen, ülkeyi geri götürmenin güzel bir şey olduğunu sanan..). Çünkü bu süreçte muhafazakar süreçte iki nesil yetişti ve bunların yetiştirecekleriyle demokrasiye tekrardan kavuşmamız o kadar kolay değil. Bazılarına göre yaşadığımız demokrasi sayılabilir ama bana göre demokrasiyi bırakın, insanca yaşamıyoruz şu anda. Ne düşüncelerimizi ifade edebiliyoruz, ne de yapımıza uygun içimizden geldiği gibi yaşayabiliyoruz. Ahlakçı ve dediğim dedik baskıcı bir sistem var ve uymadığın zaman...

CHP liderinin maruz kaldığı saldırı ve bu duruma ülkenin muhafazakar tarafının hem toplum hem de siyasi olarak tepkisi, içinde yaşadığımız ülkenin demokratik seviyesini çok güzel açıklıyor ama anlayabilene, anlamak isteyene. Bakanı oraya gidersen.. diye hedef gösteriyor, ittifakı kitleyi tahrik etmekle suçluyor, savunmacısı olanlardan sonra mesaj verilmiştir diyor, saldırgan alkışlanıyor, elleri öpülüyor DAYI diye..!

Adamlar çoğunluğu ele geçirdikleri için, mecliste bu toplumun faydasına olabilecek şeyleri bile redediyorlar. Hiç baktınız mı mecliste verilen önergelerin AKP tarafından reddedilenlerine..? Her şeyi muhafazakarlığa ve kendi çıkarlarına uygun olacak şekilde onaylıyor ve yapıyorlar. Ve orada kalabilmek için başkalarının daha iyisini yapmasına izin vermiyorlar. Çünkü o zaman kendileirnin ne olduğu ortaya çıkacak.

Konuyu fazla uatmadan bağlamak istediğim nokta... "Evet-Hayır" referandumu döneminde bir çok demokratik insan, bu oylamanın bir milletvekilliği seçimi olmadığını, Cumhurbaşkanlığı yönetiminin bir krallık veya padişahlık yönetimi olduğunu, tüm yetkilerimizin elimizden alınacağını, oylarınızı ona göre verin diye çok uyarıda bulundu ama hangi akla hizmetse aklı başında sandığımız insanlar bile bu tuzağa düştü. Belki pişman oldular ama iş işten geçti.

Bakınız, seçim yapılıyor ama bütüm kurum ve kuruluşlar artık bir kişinin güdümünde olduğu için ne senin seçtiğine saygı duyuyorlar, ne de senin haklılığını kaale alınıyor adalet de elden gittiği için, ne de istersen bir parti başkanı da olsan Kılıçdaroğlu saldırısında olduğu gibi polis seni koruyor, ne de tüm medya ele geçtiği için artık sesini duyurabiliyorsun topluma.

İşte o iyi niyetli birer oyun bile çok büyük etkisi-zararı var gelinen noktada. Muhafazakar iktidarın nimetlerinden nemalanamayanlar pişmanlık içindeler de, gerçekleri görüp de nemalandıkları için bu yapıyı şakşaklayan aydın-sanatçı kesimi de mevcut hali hazırda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder