8 Temmuz 2018 Pazar

İnsanlık ve din gibi manevi unsurlar, sanırsam vicdanla ters orantılı!


Bu haftaki yaşadığım sıkıntıları yazıya dönüştürmek istedim; hayat boyu hiçbir zaman kendime acındırmamışımdır ve son yaşadıklarımı yazıya dökmemde de kendime acndırmak gibi bir amacım kesinlikle söz konusu bile olamaz. İster buna kibir diyin, ister onur; ben böyleyim; başımı hep dik tutarım, kaybedersem de kaybederim; önemli olan kendime ve inandığım değerlere, doğrulara sahip çıkmaktır.

Bilindiği üzere ben zemin katta kalıyorum. Hem imkansızlıktan, hem de kedilerle hayatı paylaşabilmek için. Çünkü diğer katlardan kedi hayata karışamaz. Annem yatalak olduktan sonra da ona bakmak için 2008 yılında çalışma hayatım bitmek zorunda kaldı. Emeklilik hakkını kazanmıştım prim olarak ama kademeli olarak emeklilik yaşı yükseltilince emekliliğimi 50 yaşıma kadar beklemek zorundayım. Bu zamana kadar idare ettim, bundan sonra da idare ederim kendimi hiç kimseye muhtaç olmadan. Çünkü ben Halil'im; o potansiyel var bende. Ama kimsenin kahrını çekmemek ve de gönlümce yaşamak için minimum seviyede yaşamayı tercih ettim.

Şehrimize doğal gaz geldi ama ben soba ile ısınıyorum. Doğal gaz geçen bölgelerde soba yakmak yasak ama hem valilik, hem de belediye bunu biliyor ve gerektiğinde kömür yardımı da yapıyor. Ama bazı kişiler yasalardan bile acımasız biliyor musunuz; hemen şikayet etmekle tehdit ediyorlar ne geçecekse ellerine. Amaç hava kirliliği, çevreyi korumak falan olsa alkışlayacağım ama tamamen art niyet.

Daha önce en üst katta tadilat yaptıran bina sakini bacaları kapattırmak istedi. Kabul etmediğim için yıkılmadı bacalar. Bu hafta ise üst katlardan bir daireyi alıp tadilat yaptırarak satmak isteyen bir kişi bacaları yıktı. Doğal gaz gelmiş, klima taktırabilirmişim, vesaire... Ne güzel akıl veriyorlar yaa..!

Belediyeye şikayete gittim, kişi malları üzerinde yaptırım uygulayamayacaklarını söylediler.

Evet annem hayatta değil ve artık soba yakmasam da idare edebilirim ama kediler ne olacak? Dişi kediler kışın hamile kalıp doğurdukları zaman, o soğukta yavruların zatürye olma ihtimalleri çok yüksek.

Ve psikolojim düşünce, bedenimin direnci kırıldı ve hasta oldum. 3 gündür yatak döşeğim.

İçimdeki öfkeyi, fıtınayı dindiren, işte 10 gün önce sokakta bulduğum ve rahatsızlanınca ısınma sorununun halledilemeyecek bir şey olmadığı, yaşamanın daha önemli olduğu mesajını vererek giden daha 1 aylık falan olan ama yaşatamadığım pıtırcık kedi oldu.

Kedilerime bakıyorum ve kendimi güçlü hissediyorum sevgi bağı yüzünden; insanlara bakıp ne kadar vicdandan ve insanlıktan yoksun olmalarının aksine.

Ben bu alemin değerlerine, inançlarına inanmıyorum ve saygı duymuyorum biliyor musunuz? Çünkü din gibi unsurlar, insanlık gibi maneviyatlar benim vicdanımı karşılamıyor. Eşitlik, özgürlük, adalet, empati, vicdan, acıma, insanlık gibi, hak-hukuk gibi değerler yok bu dünyada. Varsa yoksa çıkar. Adam 30 santimlik baca çıkıntısını kaldırarak, sanırsam dairesinin satışını 5-10 bin lira yüksek tutacak. Ağzımdan kötü bir şey çıkmasa bile, gönlüm kırık, gönlüm iyi düşünmüyor bu davranışlar karşısında. Eğer ilahi adalet varsa, evren kimsenin yaptığını kimsnenin yanına kar bırakmıyorsa, vicdansızların yola gelmesini elbette isterim. Diyebilirsiniz ki yasal haklar... O yasal haklar her zaman her şekilde adaletli işleseydi, ben bu halde olur muydum? Siz hangi adaletten bahsediyorsunuz? Eğer vicdansız olmazsanız, hayata eşit gözlerle vicdani bir şekilde bakarsanız aç bile kalırsınız...

Laf gene uzadı. Özetle şu alemin bu döneminde yaşadıklarımı aklım havsalam almıyor. Hala içgüdüsel, bencilce, çıkarcı ve de vicdansızca, acımasızca, adil olmayan bir yaşam hakim insanlarda. Düşünüyorum da insanlık gibi, din gibi unsurlar falan vicdanla ters orantılı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder