9 Temmuz 2018 Pazartesi

Erkek egemen toplumlar sporda başarısız olmaya mahkumdur!


Hep eleştirilir futbola çok önem verilmesinden, sonra basketbola ama diğer sporların görmezden gelindiği, para etmediği, yatırım yapılmadığı için de başarısız olduğu falan... Peki bunun temel sebebi saydığım başarısızlığa sebep olan unsurlar mıdır? Peki neden değer verilmez futbol kadar, basketbol kadar diğer sporlara? Temel sebebi hiç dile getirilmez; hep futbolun para getirdiği, dolayısıyla para kazandırdığı, paralelinde başarıyı falan getirdiği... Aslında futbol veya basketbolda da Milli olarak ne kadar başarılıyız, tartışılır; Dünya kupasında bile yer alamadığımıza göre. Kısaca biz uluslararası arenada hepten başarısız sayılırız sporda. Olimpiyatlarda falan kazandıklarımız ortada. O yüzden olimpiyatların ülkemizde düzenlenmesini bile sağlayamıyoruz. Düzenlenmesin zaten 80 milyonluk bir ülke olarak başarısız olup mahçup olacağımıza.

Gelelim sporda neden başarısız olduğumuza... Uluslararası arenada başarılı olan ülkeler muhafazakar ülkeler mi, demokrat ülkeler mi? diye bir soruyla cevap vereyim başarısızlığımıza. Demokrasi dediğimiz şey nedir; eşitliktir; kadın-erkek eşitliğidir. Bakınız, biz erkek egemen bir toplum olduğumuz sürece, erkeklerin başat olduğu tüm sporlarda en yüksek başarıyı yakalasak bile, gene de % 50 başarıyı yakalayabiliriz. Çünkü sıralama oranına kadınlar da dahil. Biz kadınlarda ne kadar başarılıyız sporda uluslararası olarak? Bildiğim kadarıyla bazı bireysel başarılarımız var; o da erkek sporu olan halter, tekvando gibi sporlarda. Basketbol kadınlar da ancak yabancı takviyeli kulüpsel başarılarımız var. Erkek egemen yapıya rağmen, peki kadınlarımız her spor branşında başarılı olsaydı ne olurdu; görmezlikten gelinirdi de, hatta o spor branşları yasaklanırdı bile diye düşünüyorum, bizi uluslararası arenada kadınlar temsil etmemeli diye.

Konuyu nereye bağlayacağım biliyor musunuz; Türkiye'nin uluslararası alanda en başarılı olduğu branş kadın voleybolu; hem kulüp bazında, hem de Milli Takım olarak. Dünyanın ilk üç kulübü Vakıfbank, Eczacıbaşı ve Fenerbahçe diyebiliriz; bu takımların üzerine çıkabilecek bir kulüp yok şu anda dünya arenasında. Haa, diyebilirsiniz ki yabancı oyuncularla... Hayır; çünkü o takımlarda yabancı oyuncularla aynı güçte Türk kızlarımız da var. Şu anda dünyanın en iyi orta oyuncusu Eda Erdem. Kimin umurunda bu? Haberi var mı Türkiye'nin bundan? Keza daha 22 yaşında olmasına rağmen Cansu Özbey de dünyanın en iyi pasörü... Bunlar daha son turnuvada ödül alan oyuncularımız. Yoksa voleybolda kızlarımız dünya standartlarında bir oyun gücüne sahipler. Diğer ülkelere gitmiyorlarsa, dünyanın en iyi liginin Türkiye'de olmasından.

Konuyu şuraya da bağlayacağım. Milletler Ligi oynandı ve Türk Milli Takımı final oynadı ve biraz genç oyuncularımızın ağırlıkta olmasında dolayı tie-break'ta kaybederek ikinci oldular. Bundan kimin haberi var? Televizyonlar neden takipçisi olmadı bu başarının? Maçın yayın hakkını satın alan şifreli kanal bile maçtan sonraki ödül törenini kesti. Neden; çünkü bu ülkede herkes heteroseksist. Ödül törenini vermek yerine araba yarışlarına bağlandılar. Erkek egemen yapı ve bu kafa devam ettiği sürece sporda esamemiz bile okunmayacaktır biline. Şort giyiyorlar, kolları görünüyor diye kadın voleybolunun yasaklanmasını isteyen bir zihniyet hakim bu ülkede. Kadınların voleybolda kazandığı başarıLAR (başarılar diyorum; 2003'ten beri düşen değil sürekli yükselen bir ivmeye sahip kadın voleybolumuz ve zirveye sadece bir basamak kaldı), eğer fotbol-basketbol gibi erkek sporlarında kazanılmış olsaydı, ülkede yer yerinden oynardı. Futbol, basketbol gibi erkek sporları dışında diğer branşlara da kadınlar üzerinden yatırım yapılsa, uluslararası arenada spor adına başarılarımız gelecektir tartışmasız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder