13 Mayıs 2018 Pazar

Seks işçiliğine karşı oluşum salt seks işçiliğine karşı çıkmak olabilir mi?


İnsanlar, yapay varoluşlarına gerçekler ters düştüğü için, ifadeleri tersten anlama kolaycılığına kaçıyor. Benim seks işçiliğine karşı oluşum, salt seks işçiliğine-bedensel bir ticarete karşı çıkış olabilir mi? Ahlakçılığın karşısında biri olarak insanların bedenlerinden hangi amaçla ve nasıl tasarruf edeceği beni rahatsız edebilir mi? Ben ahlakçı bir toplumda önyargılara prim vermemek adına ve bedenlerin metalaştırılmasının özgürlüklerimizi kendi ellerimizle teslim etmek olduğu için karşı çıkıyorum. Yoksa özgür bir toplumda yaşasak ve farklılıklara hoşgörü çerçevesinde bakılsa, bedenlerin metalaşması kimsenin umrunda olmayacağı için, herkesin bedeninden nasıl tasarruf edeceği de kendi bileceği iş olur. Ama eşcinselliğin reddedildiği ve cinselliğe ahlaksızlık gözüyle bakıldığı bir toplumda seks işçiliğinin mecburiyetten yapıldığını savunup bir de bunun hak olduğunu iddia edip çelişkiye düşersen, kendi ayağına kurşun sıkmış olursun. Mecburiyetten yapıyorum demek, seks işçiliğini tasvip etmemek demektir ama kalkıp bir de elimle veya beynimle değil üreme organımla para kazanmak istiyorum dersen, o zaman senin "mecburiyetten" lafın havada kalır. Kimisinnin mecburiyetten, kimisinin de tercihen yapma hakkı olabilir ama o zaman bunu cinsel kimliğe vermemek, konuyu cinsel kimliklerimizle ilişkilendirmemek gerekiyor. Çünkü bu toplum daha bilgi toplumu olmadığı için, senin özgürlük anlayışını işine geldiği şekilde anlayacaktır. İnsan haklarına saygı duyulmayan bir toplumda strateji önemlidir ve her kültrün demokrasi seviyesi birbirine uymayabileceği için, gelişmiş bir toplumun demokrasi anlayışını geri bir toplumun sosyal yaşamına uygularsan, bu geri tepebilir. Daha biz dogmatik ve inanç biçimlerinin etkisinde yaşam süren bir toplumuz. Haa, ben devrim yapmak istiyorum her şeyi göze alarak, diyorsan senin bileceğin iş ama devrimsel tepeden inme demokrasilerin de bir kalıcılığı olamaz sindire sindire demokrasi seviyesine gelinmediği için.

Konuyla bağlantılı olarak bir noktaya daha değinmek istiyorum. Transseksüel olarak tabir edilen kesim, Cross-dresser yani kıslatılmış olarak CD denilen, öncesinde travesti tabirini kullandığımız terimlerin, seks işçiliğiyle ilişkilendirilmesinden rahatsızlık duyuyor. Tanımlandığı gibi; bana göre travestilik, CD'lik, hatta transseksüellik bir kimlik değildir arkadaşlar. Cinsiyetçi heteroseksist topluma, eşcinsllerin kendileirni kabul ettirmek için seçtikleri bir yoldur. Bakınız, eşcinsel olmayan biri, sırf karşı cinsin kıyafetinden hoşlandığım için kadın kılığına girip de, geceleri de seks işçiliği yapmaz. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki, eşcinsel olmayan travesti yok. Ben heteroseksüelim, sadece travesti kılığında olmaktan haz duyduğum için kadın kıyafetleri giyiyiorum demek cinsel kimliğinle barışamamak demektir. Siz hiç bedeniyle barışık bir insanın biyolojik yapısından feragat ettiğini veya toplumsal cinsiyet rollerinin kılık-kıyafetine veya davranışlarına sığındığını gördünüz mü? Hemen sesler çatlayacaktır; gay ayrı, travestilik ayrı, hatta CD'likle travestilik bile bir değil, transseksüellik de bir cinsiyet kimliği... Tekstil sektörü veya tıp bu kadar gelişmeseydi ne olacaktı peki; insanlar neyi taklit ederek heteroseksist topluma yamanmaya çalışacaktı, hangi bahaneye sığınacaktı? Öyle bir süreçte de ona göre bir toplumsa sistem oluşurdu ve dışarıda kalan farklılıklar da o sistemin rol modellerini taklit ederek varolmaya çalışırlardı bedensel, kılıksal ve davranışsal oalarak.

Trans bir arkadaşımız diyor ki rahatsız bir ifadeyle, "Adam gay, sırf para kazanmak için CD oluyor". Çünkü eşcinsellerin travesti olmasına karşı çıkan arkadaşımız, karşı cinsin kılığına ve bedenine, hatta davranışına bürünmeyi doğal bir kimlikmiş gibi görüyor ve bu davranışı kimliğine bir hakaret olarak kabul ediyor. Oysa heteroseksizmi taklitten başka bir şey değil bu geçiş!

Bazen kendime soruyorum; acaba ben çok mu karmaşık anlatıyorum da anlaşılamıyorum, yoksa herkesin çıkarına ters düştüğü için anlaşılmak mı istenmiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder