30 Mayıs 2018 Çarşamba

"Haziran"da eşcinsel olmak!


Din, ahlakçılık, cahillik birbirini besleyen unsurlardır.
Eşcinselliğe karşı çıkan homofobiklere bakın; üçünü de görebilirsiniz.
İrlanda her geçen gün kiliseden uzaklaşıyormuş.
Çünkü eğitim düzeyi iyileştikçe, insanlar hayata daha gerçekçi gözle bakmaya başlar ve özgürlüğün kimseye zararı olmadığını anladığı gibi, hayatı daha huzurlu hale getirdiğini görür. Çünkü huzur demek, kişinin kendini gerçekleştirmesi demektir. Baskıyla ne düzen olur, ne huzur olur çünkü. Yukarıda saydığım üç unsur da bir baskı unsurudur diğer ikisinin temel sebebi olan cahillikle beraber. Eğitimli insan neyin ne olduğunu anlayabilir, görebilir ve korkmadığı için gerçeklerden, ahlakçılığa ve dogmatizme ihtiyaç duymaz baskı aracı olarak. Gerçeklerden kaçmamıza sebep olan da korkularımızdır üzerimizde baskı kuran bilinmezlikler yüzünden. O zaman ne yapacağız; eğiticeğiz kendimizi. Bunu nasıl yetiştireceğiz; nüfus planlamasıyla. Çünkü ahlakçı ve dogmatik sistemler, insanlar karın tokluğuna çalışsın ve aklı başına gelmesin ve eğitime yetişemesin diye çoğalmayı salık verir. İnsanlar haddinden fazla üreyince ne sağlıklı bir sistemleri olur, ne de o sistem onlara yetebilir. O yüzden kaderci toplumlar her şeyi yukarıya havale ederler ya; rızkını verir düşüncesiyle falan...
Bakınız, ben insanların çoğalmasına falan karşı değilim, hatta kürtajı asla ve asla tasvip etmiyorum vicdanen ama insan denen tür doğayı katlediyor resmen, gezegenin tükenmesine neden oluyor. İçinde yaşadığımız dünyanın ömrünü uzatabilmek ve de daha sağlıklı dönebilmesi-güzel yaşayabilmek için, gereğinden fazla çoğalMamalıyız. Çünkü insan denen varlık aklını kötü amaçlı kullanmakta ve diğer canlılar gibi birbirini dengeleyememektedir, dahası tabiatın dengesini bozmaktadır.
Şimdi bazıları benim söylediklerimi hakaret olarak falan algılayabilir ama hiç alakası yok. Bazıları, gerçekleri dile getirince falan, git şu Ramazan'da oruç tut diyorlar. Oruç ne için tutulur; nefsimize hakim olmak ve başkalarının halinden anlayabilmek için. Ama Ramazan diye  oruç tutanlar, Ramazan bittikten sonra ne kadar nefislerine hakim olabilyorlar, ne kadar halden anlayabiliyorlar? Adamlar oruç tutarken, doğanın-Tanrı'nın bir gerçeği olan eşcinselliğe nefret kusuyorlar. Şimdi diyebilirler "Sen Tanrı'nın hangi gerçeğinden bahsediyorsun, eşcinsellik Tanrının gerçeği olamaz!" diye. Zaten böyle diyenlere benim bir lafım olamaz ki...
Ben hayvanları insan türünden bile ayırmayan bir insanım, hatta onlara kendimden daha itinalıyım. Asla bir çiçeği bile kopartmam doğayı katletmemek için. Kafayı mı yedim bilmiyorum ama haşeretleri bile öldürmek yerine dışarıya kovalıyorum. Diyeceğim o ki herkesin manevi anlayışı kenddine ve kimsenin, başkalarıın hiçbir şeyini sorguala hakkı olamaz.
Oruç meselesine parantez açmak istiyorum... Oruç tutanlar bile günde iki kere yemek yer ama ben bir defayla idare ediyorum. Ve maneviyatımı ve vicdanımı ve innsanlığımı da kimse sorgulayamaz; sorgularsa kendinden utanır! Ramazan'da oruç tutmayanları dövenler, onlara kötü gözle bakanlar acaba çok mu maneviyatı yüksek insanlardır? Nerde kaldı oruç tutmanın anlamı?
Yazı başlığımın konuyla alakası yok gibi gözükebilir ama düşündüğüm başlıklar yanlış anlaşılabilir diye "dam üstünde saksağan..." gibi bir başlık koymayı yeğledim.
Son bir not daha düşeyim... Ben dine karşı falan olan biri değilim. Manevi ihtiyaçlara karşı çıkmak, insanların ihtiyaçlarına karşı çıkmak demektir. İçinde yaşadığımız sosyolojik evrimin gidişatına aykırı düşünmek, kendi mantığımla çelişir. Ben sadece cahilliğin, maneviyatı kötü ve çıkar amaçlı kullanmasına karşıyım.
"Haziran'da eşcinsel olmak!" diyince, Gay Pride akıllara gelmiş olabilir ama değil; keşke insanların manevi çabası, eşcinselleri anlayabilmeye de yetseydi Ramazan ve eşcinsellerin ayının birbirine denk düşmesi sayesinde.Tam aksine Ramazan ile  eşcinselliğin yan yana olmasını hakaret olarak algılıyor insanlar. Oysa Ramazan da var, eşcinseller de var kabul etsek de, etmesek de!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder