25 Mart 2018 Pazar

Milli Takım yetişmiş oyuncuların temsiliyet noktasıdır, hazırlık aşaması değil!


Giovanni Guidetti'nin Milli Takım seçmelerinde kişisel davrandığını ve yanlış yaptığını, seçimlerinin de umarım olmaz da, yanlış sonuçlar doğuracağını düşünüyoum. Çünkü uluslararası turnuvalarda başarı, yetişmiş oyuncuların temsiliyle kazanılır. Turnuvalar hazırlık süreci değil, hazırlık süreçlerinin kendini gösterdiği mecradır. Geçen yılki Dünya Şampiyonası'ndaki bu deneyimin hezimetini yaşadık bilindiği üzere. Ne oldu; geçen yılki genç ouncularla katıldığımız turnuvalar sizce bir tecrübe olmuş mudur Milli Takım'ımıza? Geçen yıl unutuldu gitti bile ve o turnuvadan süregelen bir başarı örneği var mıdır, kimdir bilmiyorum. Biz, dünyanın önemli takımlarının olduğu bir kıtada olduğumuz için Şampiyonlar Ligi gibi bir arenada, Avrupa veya Dünya Şampiyonası'na gitmeden de oyuncularımızı Milli turnuvalar dışında hazırlama şansına sahibiz zaten. Resmi büyük turnuvalar niye hazırlanma süreci olarak boşa harcansın ki? Hangi ülke tecrübesiz oyuncularıyla antremna mahiyetinde büyük şampiyonaları katılıyor ki?

Avrupa veya Dünya Şampiyonası gibi uluslararası turnuvalara 2. sınıf takımlardan uluslararası tecrübesi olmayan genç oyuncuların seçimi de yanlıştır. Çünkü bu sporcuların çok özel yetenekleri yoksa eğer, uluslararası maç tecrübeleri olmadığı için ne fiziksel, ne de psikolojik olarak hazır değldirler. Psikolojik engel gerçekten çok önemlidir. Bizim 2003'teki rüya Milli Takım'ımızla zirveye ulaşamamızın önemli sebeplerinden biriydi psikolojik engel. 20'li sayılardan sonra çok set ve maç vermişizdir.

Ligimizin Fenerbahçe, Eczacıbaşı ve Vakıfbank gibi takımlarından seçilmelidir Milli Takım'a oyuncular. Çünkü bu kulüpler ekonomik imkanlarından dolayı zaten iyi oyuncuları kapıyorlar ve Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde falan uluslararası tecrübe kazandırıyorlar oyunculara. Bakınız, ligimizin üst sıralarındaki takımlarımızın yedek oyuncularının temsiliyet gücü bile, ilk 3 veya 4. takımımızdan sonraki takımlardaki ilk 6'da oynayan oyunculardan daha iyidir. Çünkü hem iyi oyuncudurlar, hem de tecrübeleri vardır süper takımlardaki oyuncuların.

İlk 4 takımdan sonraki takımlardaki oyuncular lig maçlarında şaşırtıcı sürpriz performans sergileyebiliyorlar ama bu onların seviyesini belirlemez. Çünkü onlar o takımlarda başka bir duyguyla, farklı bir hırsla ve sorumlulukla büyük takımları yenme azmiyle, hatta kendilerini gösterme enerjisiyle oynuyorlar ve o performans üst seviye turnuvalarda sökmüyor. Neden Beyza'nın geçen yılki başarısını bu yıl Eczacı'da göremiyoruz; çünkü daha hazır değil. O yüzden Dicle'nin falan Milli takım'a seçilmemesi yanlış bir karar.

Polen meselesine tekrar dönmek istiyorum bugünkü konuyla ilgili paylaşımımdan sonra. Evet herkes Polen'in neden Milli Takım'a çağrılmadığını soruyor. Bunun, Polen'in kötü oyuncu olmasıyla falan kesinlikle alakası olmadığını da herkes biliyor zaten. Şu aşamada Türkiye'nin en iyi pasör çaprazı Polen Uslupehlivandır. Aynı performansı ne Neslihan gösterebilir, ne Seda Tokatlıoğlu, ne Meryem Boz, ne Ceren Kestirengöz, ne de Hande Baladın... Bunu herkes kadar Giovanni Guidetti de biliyor ama kşisel takılıyor işte Guidetti. Polen alternatifleri olan bir baş smaçördür. Çok iyi servis atar, solak olmanın avantajıyla bileğini çok iyi kullanır, çok riskli plaseler düşürür, smaçör olmasına rağmen çok iyi  de defans yapar. Şu anda hiçbir oyuncumuz Polen kadar komple bir smaçör değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder