16 Mart 2018 Cuma

İnsanın duygularıyla bir "top" gibi oynanması!

Karşısındakini kandırdığını sananlar aslında koca bir yalanın içindedir!

FotoNot: Arama motorunda duygularla oynamak yazınca ilk bu foto çıkıyor!

Size bir şey söylemek istiyorum. Bunu kendime itiraf olarak düşünmek en doğrusu. Aslında ben kendimin ne olduğunu biliyorum. Zaten yazılarımı da kendimi saklaMamak için yazıyorum. Ben içi dışı bir olmakla mutlu ve huzurlu olan bir insanım. Kendime şeffaf olmazsam kişiliğimden ödün vermiş olurum ve bu beni hiçbir şeyin rahatsız etmediği kadar rahatsız eder. Beni zaten dışarıdan kimin ne dediği, hayatım boyunca hiç bağlamadı. Benim dünyam; vicdanım ve dürüstlüğümdür, ondan kerisi hava-civadır. Belki safsata gelebilir söylediklerim ama gerçekten ben vicdan ve dürüstlük üzerine temellendirmişimdir hayatımı yapıma paralel olarak. Eğer sustuklarım varsa; kendim için değil, birilerini üzmemek adınadır.

Bugün bir haber okudum. Kadının biri sosyal medyadan tanıştığı bir erkeğe aşık olduğunu, duygularından dolayı adama inandığını ve kendisiyle hiç görüşmediği halde 14 bin lirasını kaptırdığını, bu parayı bankadan çektiği için 35 bin lira borçlandığını, oysa adamın sahtekar olduğunu, profildeki reminin bile sahte olduğunu ve sonrasında bu adamın ortadan kaybolduğunu... Kadın mahkemede yaşadıklarını bütün samimiyetiyle anlatmış ki, demek ki canı çok yanmış. Belki giden para yüklü olmasaydı acısı hafifleyebilirdi ama aslında hafiflemezdi ama bunu kendine bile itiraf edemeyebilir. Çünkü gerçekten insanın duygularıyla oynanması çok gurur kırıcı bir şey ama insan bunu itiraf demez işte. Çünkü aptal diyecekler. Haklılar da. Apatallıktan başka bir şey değil bu. Ama bir insan insansa, içi dışı birse, herkesi de öyle sanabilir ve inanır. Birileri onu bu konuda uyarsa bile aşktan gözü görmeyebilir. Bunun sebebi aşksızlık falan değildir, samimiyettir. Eğer bir insan samimiyse, aynı samimiyeti karşısından da bekler ve kanabilir. Samimi bir insanı, samimiyetsiz bir dünyada, samimiyetsiz hale getirmek o kadar kolay değildir. Dediğim gibi bazı insanlar kişiliğinden ödün vermezler. Bir insan iyiyse iyidir ve hep öyle kalmak ister, kötüyse de gerisini siz tamamlayın artık. Zaten samimiyetsiz bir kurnaz olacağına, samimi bir aptal ol daha iyi bence.

Bu haberi ilk okuduğumda ben de aynı şeyi düşündüm. Aptal dedim ya, aynı şeyleri yaşama potansiyeli olan ve yaşayan biri olarak empati kurmam zor olmadı. Ben de çok çabuk kanarım ama kandırıldığımı anlayınca da fevrim döner. Bakın bir insanın doğruları kırılırsa, o da felaket şekilde kırıcı olabilir. Dürüst bir insana yalancı derseniz, eğer dürüstlük de o kişinin temel prensibiyse, o bunu kaldıramaz. Bir insan kimsenin kötülüğünü istemiyorsa, siz onu yalan yanlış şeylerle itham ederseniz çok sinirlendirebilirsiniz onu. Yaa, bir insanı hayata bile küstürebilirsiniz onun duygularıyla oynayarak, iyi niyetini suistimal falan ederek. Ben bu tür oyunlara ve karalamalara çok geldim. Bu tarz kötü insanlar da çok öfkelendirdi olay esnasında ama yazılarımda da bahsettiğim gibi ben yaşamayı çok sevdiğim için 3 saat sonra yaşadığım olumsuzlukları gömerim. Kişileri takmam kafaya ama yaşadığım olaylar kulağımda hep küpedir, ders çıkarırım yaşadıklarımdan, tecrübedir benim için olanlar beni güçlendiren. Nefret yok, nefret yok..! Çünkü nefret kişinin kendi içindedir sebebi dış faktörler olsa da ve dolayısıyla buna meydan vermem. Kişi-lik-siz-lik-ler hayatta bir roldür benim için sadece. Rollere de kızmak yerine tecrübe etmeliyiz onları, bize kazanımlar sağlayacak şekilde hayat yolunda.

Ben ne heterofobiğim, ne transfobiğim, ne insan fobiğim, ne de şeyfobiğim yaşatılan onca şeye rağmen. Çünkü ben herkesi, her şeyi bütünün bir parçası olarak görürüm iyisiyle-kötüsüyle hayatın bir parçası olarak. Nasıl bir insan kötü tarafından nefret etmek yerine o tarafını iyileştirmesi gerekirse, hayatın olumsuzluklarını da düzeltmeye çalışmalıyız diye düşünüyorum, nefret etmek yerine. Haa, atlamamamız gereken bir gerçek var. Bazı travmatik kişilikleri artık iyileştiremeyebiliriz. Yanlış sistem kişilerin bazı yapısal olumsuzluklarını pekiştirir ve kendimizi o kişiliklerden korumak dışında bir şey yapamayabiliriz. Bir kişi artık beyaza ısrarla siyah demekten vazgeçmiyorsa, onu artık o şekilde kabul etmekten başka çaremiz kalmayabilir. Çünkü o hayatı, hayat boyu bellediği şekilde görür artık. Kendimizi ona yardım konusunda heba etmemiz ise, bizi yıpratmatan başka hiçbir işe yaramayabilir.

Evet benim de duygularımla oynandı, ben de 2 yıl boyunca sosyal medya üzerinden maddi değil ama duygusal anlamda kandırıldım, hatta sömürüldüm bile diyebiliriz ama insanın bazen hayattan okkalı bir tokat yemesi gerekiyor ki bir daha aynı hatayı yapmasın. Ben mahkemeye taşımadım olayı; zaten duygusal istismarın-duygularla oynanmanın yasalarımızda, hele bir eşcinselin duygusal yara almasının yasalarda bir karşılığı olduğuna inanmıyorum, varsa bile hayata geçirilmez ve kağıt üzerinde kalır. Ben ders almayı yeğlerim yaşadığım olumsuzluklardan bazı konularda, homofobi dışında tabii. Çünkü en sağlam okul hayattır. Öğrenirken de bazı zorluklarla kaşılaşılacaktır elbet değil mi? Yaşadığım suistimallerin üstüne hep bir çizik çekmişimdir ve kişilerini de gömmüşümdür. Unutmak mı dediniz; unutmak yoktur hayatımda ki, evrene yaşadığım haksızlıklar konusunda hep mesaj gitsin, evren de unutmasın ki evrensel hukuk gerektiğinde devreye girsin, haksızlık yapanlar da cezasını çekerek kendine çeki-düzen versin, DEĞİL Mİ AMA?

Not: Mağdur olmak, başkalarını mağdur etme hakkı vermez insana; bu da özellikle translara küpe olsun! Heteroseksüelleri kandıran transseksüeler, kadınları kandıran eşcinseller, insanları kandıran insanlar... Ne kazanıyorsunuz ki bu vicdansızlıkla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder