15 Mart 2018 Perşembe

Erkek-lik-ten bağımsız bekarlığa veda edemezsin; çünkü cehalete ters düşer!


Yazılarımda cehalet kelimesini çok kulanıyorum ama bu; bilgisizliği aşağılamak değil, bilgisizliğin yarattığı soruna dikkat çekmek. Ve bir süre sonra insan cehaletten yoruluyor biliyor musunuz mücadeleci ruha ters düşse de. Çünkü anlat, anlat ama nereye kadar. Bazen bu cehalet o kadar yüksek dozajda oluyor ki, öldürücü derecede bir vicdansızlıkla kendini gösterebiliyor. Düşünüyorum da hayvanda bile yoktur böyle bir vicdansızlık. Bir de hayvanları akılsızlıkla suçlarlar. Eğer akıl denilen şey bilgiye dönüşmeyip vicdansızlığa sebep oluyorsa, burakınız hayvanca yaşayalım daha iyi. Hayvan bile çünkü durduk yere vicdansızlık yapmaz.

Dolayısıyla artık ben haberleri konularım dışındaysa okumuyorum bile. Nasıl bir hayvana yapılan eziyetin ayrıntılarını öğrenmek istemiyorsam dayanamadığım için, insanlık aleminin çıkar politikaları üzerine kurulmuş bir yaşam biçimi de beni rahatsız ettiği için ayrıntılara girmiyorum. İnanın manasız siyaset beni çileden çıkartıyor saçma sapan olduğu için. Politika dediğimiz şey kendin yönlü politik olmak değil, toplumsal fayda adına yapılan bir müacadele olmalıdır benim için.

Geçtiğimiz günlerde bir uçak düştü ve içindeki yolcular kadın olduğu için, sosyal medyada kadınlığı aşağılayıcı yorumlar yapılmış. Bir-iki köşe yazısından öğrendim bunu da. Kültürümüzde olmadığı gerekçesiyle, kadınların bekarlığa veda partisi sonucu meydana gelen bu kazaya "oh olsun" mahiyetinde yorumlar yapılmış. Hiç kimse kadınların neden böyle bir sosyalite hakkı olmadığını sorgulamıyor da, erkek egemen yapıya ters diye "oh olsun" diyor ölen insanlara kadın oldukları için. Bu mu tasvip edilen kültür, bu mu medenileşmek? Erkek egemen yapının eşitsizik yarattığı, insan haklarına ters düştüğü falan konuşulmuyor da, kadınların özgür yaşama isteği yanlışmış gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Bunun adı cehalet değil de nedir?

Bakınız şu noktada çok sinir oluyorum. Erkeklik zorda kalınca hemen tabulara, dogmalara sığınıyor din böyle emrediyor, Tanrı böyle kelam ediyor diye. Yaa, insana dini sorgulatmayın tekrar. Din bilimsel bir gerçek değil, ruhani bir şeydir ve her kültür kendi dinini yaratmıştır. Bunun üzerinden insan hayatı düzenlenebilir mi? Hem adaletten bahsedip, sonra da dini kurallara göre yargılanabilir mi hayat? Eğer önce din diyorsan haksızlık yaptığını kabul edeceksin, yok insan hakları her şeyin üstünde diyorsan o zaman dini toplumsal yaşamın dışında tutup özelinde yaşayacaksın.

Cehalet o kadar diz boyu ki, dini gözardı eden bir söylemde bulunduğun zaman hemen hakaret etmiş sayılıyorsun. Sen din üzerinden benim hayatımı bitiriyorsun be, ve bana bir şey söyletmiyorsun yaşam hakkım din yüzünden elimden alındığı halde. Erkekliğinki kültürün bir parçası oluyor ve laf söyletilmiyor ama erkekliğe ters gelen her şey kültürümüz, değerlerimiz dışı sayılıp görmezlikten geliniyor, hatta aşağılanıyor, dışlanıyor. Erkek yaparsa elinin kiri oluyor, yıkayınca temizleniyor ama kadınlarınki ve eşcinsellerinki namussuzluk oluyor, ahlaksızlık oluyor.

Tanrı'ya inanarak haktan bahseden heteroseksistler, yarattıkları onca vahametten sonra Tanrı'nın karşısına hangi yüzle çıkacaklar acaba; tabi gerekçeleri hazırdır; namusu ve ahlakı korumak içindir yapılan erkek taraftarlığı! BENİM YAŞAMA HAKKIMDAN HİÇBİR ŞEY DAHA DEĞERLİ DEĞİLDİR. DEĞERLERİNİZ DE, DAYANAKLARI DA SİZİN OLSUN; SÖKMEZ BANA!

Son olarak... Düğün bekarlığa bir veda partisi değil mi zaten? Düğünlerde meydana gelen kazalara hiç kimse kültürümüze ters demiyor ama? Uzatmaya gerek yok aslında... Erkekliğin kontrolü dışında olan her şey kültürümüz dışında oluyor ve başa gelen de kaza da olsa müstehak oluyor! Bu kadar basit. İtiraz eden var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder