14 Şubat 2018 Çarşamba

Mülkiyetçi aşk, heterokapitalizmin bize, ahlak ambalajıyla dayattığı bir pakettir

Orgazm da bir aşk ve sevgi ifadesidir belki kimbilir?



Bugün Sevgililer Günü. Ülkemizde kaç yıldır popüler bu gün; sanırım 2000'lerin başlarında akıl etmeye başladı insanlar bu günden hem ticari olarak, hem de samimiyetsizlik ve kendini kandırma olarak tasarruf etmeye. Bol bol çiçek ve hediye alınarak birilerinin cebi dolduruluyor, bir de heterokapitalist dünyanın dışında kalmak istemeyenler samimiyetsiz bir şekilde inandırıcılıktan uzak koluna sevgili takarak "benim (hayali)sevgilim var" görgüsüzlüğü yapıyor.

Sevmek ve sevgili bir gösteriş unsuru olabilir mi; sevginin çıkara dönüştüğü bir dünyada elbette olur. İnsanlar artık bir çıkarı varsa seviyor birbirini; ya fiziksel amaçlı, ya da maddi amaçlı. Karşılıksız, beklentisiz sevmeler yok "artık"; sanki önceden var mıymış? Ben mesela severim ama ne kendimi sevdirmeye çalışırım, ne de aşkı-sevgiyi-sevgiliyi mülkiyetleştiririm. O anda bir tomurcuk oluşursa, anlık bir şekilde baharı yaşarız, olur biter. Sonrası, tekrar sevgim kabarınca düşüneceğim bir şey. O da şununla, olacak bununla olacak diye tek bir kişiyi sevgilileştirerek değil.

Mülkiyetçi aşk, heterokapitalizmin bize, ahlak ambalajıyla dayattığı bir pakettir. Umutsuz vaka; geleceği olmayan bir ilişki şekli. Daimi olan sevgidir; aşkın bize dayatılma biçimi değildir. Masraflar, imzalar; bunlar sevginin garantisi olabilir mi? Bir de üstüne 8 çocuk. Katlan katlanabilirsen, aşksızlıktan gebermeler beğen! İktidarların ayakta kalmalarını sağlayan politikalardan biridir bu tür aşk biçimi... Ve sevgililer günü de bunun bir uzantısı, bize yutturulan sevgi biçiminin kramasıdır ağzımıza bir parmak bal çalma tarzında.

Oysa doğal aşk ne kadar lezzetlidir..! Üstelik hiç yük de olmuyor insana. Sevgi-aşk, emek deniyor ya; gerçekten öyle midir; o da bir kandırmaca mıdır? Sanki emek veriliyor da ne oluyor; emekler boşa gitmiyor mu? Oysa emeksiz biçimde yaşayıp yürüsen, hiçbir şey kaybetmeyeceksin. Çünkü gerçekten aşk ve sevgi varsa, emeğe ve yemeğe ihtiyaç kalmıyor, samanlık seyahat oluyor!

Benim hayatım boyunca hiç sevgilim olmadı. Beni hiç seven olmadı desem, doğru mu yalan mı söylemiş olurum bilemem. Çünkü başkasının gönlünü bilemem ki. Çünkü bugüne kadar samimi bir aşk ve sevgi yansıması hissetmedim. Ama ben çok sevdim; çünkü içimde sınırsız bir aşk uzunluğu ve genişliği var. En azından sevişmelerimde bu sevgiyi karşı tarafa geçirmenin şansını yaşadım.İlişkilerim çok oldu, hala da çok sayılır. İç(ler)inde mutlaka sevgiye dair bir kırıntı vardır diye düşünüyorum. Benim aşk duyduğum kişiler var "doğal aşk" biçiminde. Onların aşklarıysa,  ifadelerine göre "seni sevmesem yanında ne işim var?!" şeklinde.  Orgazm da bir aşk ve sevgi ifadesidir belki kimbilir?

Güne mutlu uyandım, dün saatlerce tenis oynamanın verdiği yorgunluğunun uyuyarak dinlenmişliğiyle ve de kedilerimle ve de "sevgili gibi bir yükün olmayışı"nın hafifliğiyle. Kedilerimi sevdim, müziğimi açtım, kahvaltımı yaptım keyfime göre, dansımı ettimi fütursuzca, Gülden Karaböcek hüznüyle hamurumu tekrar kardım... Yağmurla dolu dolu tamamlandı duygularım, tamamlanıyor hala "şakır şıkır"! Selam olsun aşk-a sevgi-Li'ye!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder