19 Şubat 2018 Pazartesi

Bazı eşcinseller milyon kere ötekileştirilir vicdansızca


Nasıl bir vicdan, nasıl bir insanlık, nasıl inanç sizinki... Bir insana eşcinsel diye, bedensel engelli diye, yabancı diye, yaşlı diye güç yeterliliği yapılır mı, fırsatçılık yapılır mı? Aksine yardımcı olunmaya çalışılmaz mı? Ben dile getirirken utanıyorum ama yapanlar da zerre kadar yüz, utanma olduğuna inanmıyorum. Heteroseksist yapının hamuru böyle. Hep onlar en doğrusunu bilir, hep onlar haklıdırlar, tersi olursa bütün kötülüklerini sergilerler.

Aslında burada konu, eşcinsellik falan değil; kötü insanlar seni aşağılayacak, üzerine basacak bir tarafını bulurlar onların çıkarlarına ters düşersen. Konu burada cehalet. İnsanlar neyi, niçin yaptıklarını bilmiyorlar. Daha kendilerini karşılarındakinin yerine koyabilecek evreye gelememişler ki, bu kadar benciller, bu kadar acımasızlar, insafsızlar, vicdansızlar... Hala daha egoların tavan yaptığı "ben" evresindeyiz ki, bu kadar kötü bür dünyada yaşıyoruz.

Konumuz ne biliyor musunuz? Aslında örneklendirmek de istemiyorum. Başta da dediğim gibi konu mağduriyete sebep olacak yapısal özelliklerimiz değil, hala vicdansız bir dünyada yaşamamız cehaletimizden dolayı. Bu gün ona, yarın bana. Çözüm bir kişiyi kurtarmaktan çok, cehaletimizden kurtarmak olmalı kendimizi. Kötü taraflarımızı iyileştirmek, yani kötü insanları terbiye etmemiz gerekiyor eğitimle. Bu süreçte de elbette kendimizi koruyarak daha güvenli yaşamaya çalışmalıyız... Kendi kendini korumaya çalışmak..!

Peki yabancı bir kültürde, engelli ve belli bir yaşın üzerinde eşcinsel olarak, sığınmacı olarak yaşamak ne kadar kolay olabilir, ne kadar sorunlar asgariye indirgenebilir sizce? Öncelikli hale getiremez miyiz bazı sorunları, bazılarımızı? İşin en acı tarafı da, vicdanlarımızın bile formalite, göstermelik, samimiyetsiz oluşu. Adına yardım diyorlar ama yardımı bile kendimizi iyi göstermek için fırsatçılığa dönüştürüyoruz.

İnsanın kendinden başka hiçbir şeye güvenememesi ne feci bir şey. Bu paranoya falan değil, gerçeğin ta kendisi; insan bazı şeyler yaşıyor ki, artık hep şüphe duyuyor, hiç güvenemiyor. Bakınız, kötülükle karşılaşmayan bir insan ürkek değildir, özgüvenlidir ve karşısındakine de güvenir ama güvensizlik yaratacak olay yaşaya yaşaya güven duygusu sarsılır insanın. İşte bu hale geldik biz, özellikle eşcinsel dünya. Çünkü kötülükle karşılaşıyoruz ama herkesi koruyan devlete bile güvenmiyoruz. Çünkü eşcinselliğe devlet de normal bakmıyor. Normal bakmadığı bir şey konusunda sağlıklı karar verebilir mi? Sokaktaki insanla adalet sistemi arasında fark olamayabiliyor. Son homofobik olaya maruz kalan arkadaşımıza saldıranlar diyor ki, "Bu top, bunu götürsünler, dötünü miksinler..! Mahkemede bana hakim de diyor ki, "Sen erkekleri eve götürüyor muşsun..! Eşcinsellere bakış açısı bu işte!

Yaa, seks yapmak kötü bir şey mi? Aktif olan erkek kahraman oluyor, ama diğerleri tu kaka! O zaman cinsellik de yasak olsun. Keza cinsellik de yasak gibi bir şey değil mi? Ayıp bir şey en azından; toplumsal yasalara göre bir şekilde cezalandırılıyor heteroseksizmin çıkarına ters şekilde gerçekleştirildiği zaman. Yani heteroseksizm tek taraflı adaletini devreye sokuyor özellikle cinsellik konusunda. Çünkü insanları temel ihtiyaçlar üzerinden güdümlemek en kolayıdır.

N'oluyor peki sonuçta..? Ben diyorum ki arkadaşıma... "Üzülme, adaletaiz bir dünyada haksızlık da olsa bunlar olabilecek şeyler  eğer yaşamak istiyorsak.". Tamam olanları unutsun, beynini hemen arındırsaın ve mutlu yaşama dönsün en azında akşamları dört duvarında... Peki yarın saldırıya maruz kalmayaacğının garantisi var mı, daha da önemlisi o an yaşadığı psikolojinin telafisi nasıl olacak; çünkü bu olumsuzluklar yaşana yaşana birikiyor, onulmaz yaralar oluşturuyor, içimizdeki yaşama ve sevgiye dair umutlarımızı kırıyor...

"Gideceğim" diyor arkadaşım; başka bir şehire, başka bir mahalleye... Kilitleyeceğim beynimi, kapatacağım insanlara; sağır ve dilsiz numarası yapacağım. İnsanın güvenebileceği hiçbir kimsenin olmaması ne kadar acı bir şey tahmin edebiliyor musunuz; sadece toplum değil, kendi camian bile. Çünkü eşcinsel dünya da heteroseksist dünyaya ayak uydurmuş. Yalancıysan, dolancıysan, iki yüzlüysen, çıkarcıysan, vesaireysen, o zaman seviyor seni, o zaman dost oluyor. Bazı insanlar bin kere, milyon kere ötekileştiriliyor biliyor musunuz? Genç değilsen, güzel değilsen, paran yoksa, bedensel özürlüysen, yabancıysan, daha da önemlisi sahtekar değilsen, satmıyorsan insanaları, ötekilerin de ötekisi oluyorsun çarka ayak uydurmadığın için. Bazıları yalnız kalmaz, yanızlığı tercih etmeye zorlarlar; dürüst kişiliğinden ödün veremeyenlerin kaderi budur.

Arkadaşıma diyorum ki gene... Boşveeerr... Kötü olmaktansa, kötülüğe maruz kal. Aynı şeyleri başkasına yapan sen olmak istyer miydin? Sen duyarlı ve vicdanlı bir adamsın. Sen öyle olamayacağına göre, madolyanın iyi yüzü olmaktan üzülmek yerine, kötü yüzü olmadığın için mutlu ol. Mağduriyet kötü bir şey ama vicdansız biri olmak daha kötü bir şey. En azından kendi adıma böyle. Vicdanım beni rahatsız edeceğine veya vicdansız ve kötü bir insan olacağıma, acı çekmeyi yeğlerim. Siz hangi tarafta yer almak isterdiniz; bütün güçleri elinde bulunduran ve acı veren vicdansız ve kötü tarafta mı, yoksa vicdanlı ve iyi tarafta, acı çeken tarafta mı?

Bazı inanlar evet kaldıramıyor kötü olaylara maruz kalmayı. Ama benim bütüncül düşüncem, dünyanın kötü tarafları için mücadele edilmesi gerektiğine inancım, olayların etkisinden daha kolay sıyrılmamı sağlıyor. Yaşamak istiyorsak, hepimizin bir şekilde mücadeleci etmesi gerekiyor. Çünkü pes etmek, kendinden vazgeçmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder