16 Ocak 2018 Salı

Yaşarken ödediğimiz bedeller belki de bizi geleceğe taşıyan köprülerdir

Öfkeyle bir tekme savurdu hayata isyan ederek. Hayat ona mucizevi bir mesaj gönderdi. Ama o isyan etmeye devam etti kendisiyle barışmadığı, kendisini sevmediği, kendisine saygı duymadığı için. Hayat gene insaflıydı. Onun yaşamasını istiyordu. Tekme savurunca verilen mesajı almak istemediği için, yaşamak için o bacağını bedel olarak vermesi gerekiyordu. Buna da isyan etmemesi gerekiyordu. Çünkü o engel, ona sürekli dersini hatırlatacak bir mesaj ve geleceğinin mutluluk köprüsüydü. Mutlu geleceği için engelli olarak uzun bir yolculuğa çıkması gerekiyordu. Mülteci olmak kaderi miydi, kaderini kendi elleriyle mi yazmıştı..? Gerçek ve değiştirilmez olan bir şey vardı. O da eninde sonunda kabul etmesi gereken eşcinselliği!


Hayattan ders almak-çıkarmak da aslında o kadar zor değil, eğer öğrenmeye niyetimiz varsa...
Benim hayatta öğrendiğim şeylerden birisi de, yaşadıklarımızdan şikayetçi olmak yerine, hayata şükretmektir.
Acı yaşarız ama bunun bir sebebi vardır. Ya kendi bilinçsizliğimizin hatası, ya da yaptıklarımızın veya yaşayacaklarımızın bir bedelidir.
İsyan etmek yerine, olaylara olumlu tarafından yaklaşmaya çalışmalıyız.
Dediğim gibi etme bulma dünyasıdır da...
Aptallık da yapmış olabiliriz...
Veya bir ön bedelidir mutlu geleceğimizin yaşadığımız sıkıntılar...
Bin yıl acı çekeriz, son bir günkü mutluluğumuz bütün acılarımızı unutturabilir...Ya da bin yıl mutlu yaşarız, son bir dakika yaşadığımız acı bütün mutluluğumuzu siler süpürür...Bu açıdan da bakabiliriz hayata.
O yüzen yaşamı biraz da hayatın bize sunduğu şekilde kabul etmeliyiz.
Yaşarken ödediğimiz bedeller belki de bizi geleceğe taşıyan köprülerdir...
O bedellerdir belki de bu dünyada olgunlaşmamızı, pişmemizi, hayatı tecrübe etmemizi sağlayan.
O bedeller olmasaydı, belki de yaşam zincirinin halkası olma gururunu taşıyamayacaktık.
Hepimiz yaşam zincirinin küçük veya büyük bir halkası olduğumuz için değerliyiz ve de görevliyiz.
Görev ihmale ve ihlale gelmez.
O yüzden kendimizi sevmeliyiz, kendimizle barışmalıyız, kendimizi değerli hissedip kendimize saygı duymalıyız.
İsyan etmeyelim derim hayata.
Sonuçta varacağımız nokta isyan ede ede de olsa, hayat tecrübesi kazanacağımız nokta. Niye kafamız yarılarak tecrübe edelim ki hayatı öğrenerek, ders çıkararak tecrübe etmek varken.
Kimizin zamana ve sabıra ihtiyacı olabilir...
Hayata sağduyulu ve mantıklı yaklaşıp, onu sabırla anlamaya ve öğrenmeye çalışmazsak, unutamayacağımız şekilde verir hayat dersini.
Sen hayata şükretmezsen, hayat sana yaşam formülünü boynuna acı bir şekilde takar gene de ve sen sürekli ona bakarak, o acınla yaşayarak pişersin, tecrübe edersin hayatı ve ancak o şekilde olgunlaşırsın.
Neden diye sorulmaz hayata; nedeni sendedir öyle veya böyle... O nedendir sana hayat veren.
Sen hayata ne verirsen, hayatta sana misli misli verir!
Güzel şeyler gönder, güzel şeyler göndersin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder