20 Aralık 2017 Çarşamba

Erken mi, geç mi kaldım?


5 yılı geçti idrar yapma sıkıntımla ülgili süreç başlayalı ve şu anda dayanılmaz noktasına geldi. Tuvalete gidip idrarını yapamadığın için idrar torbanı boşaltamıyorsun, dolu bir idrar torbasıyla yaşıyorsun, artık bu sürecin son evrelerinde boşaltamadığın idrar sızmaya, taşmaya başlıyor. Başlarda iyi kötü, idare ediyorsun, geç de olsa, yavaş da olsa idrarını yapabiliyorsun ama son evrede idare edemiyorsun artık. İlaç da fayda etmiyor.

İlk doktorum mesane boynu yüksekliği var, ameliyat olman gerekiyor dedi ve inanmadığım için olmadım. Çünkü sorunun prostatla alakalı olduğunu hşssediyorsun... Nasıl hissettiğimi belki sonra açıklarım... Zaten sondan üçüncü doktorum, senin sorunun mesane boynu yüksekliği olsa 48 yaşından önce de kendini gösterirdi dedi. Ama o da ameliyat yapamadan başka şehire gitmiş. 3 aylık ilaç tedavisi önermişti ama ilaç fayda etmiyordu ki artık.

Sonraki doktorlar da sorunumun prostat olduğunu bildikleri halde, hiç sevmediğim sistoskopi de dahil olmak üzere tüm tetkikleri baştan istiyorlardı prosedür gereği. Sorun değildi ama penisin ucundan girilerek idrar yollarının kontrol edildiği sistoskopi işlemi öyle o kadar sanıldığı kadar keyifli bir şey değil. Artık dayanılmaz noktada sondan ikinci doktorumun prosedürlerine uydum ve sistoskopiyi de yaptırdım. N'oldu; bir tetkik daha yapılması gerekiyor, o da devlet hastanesinde yok, üniversite hastanesine gitmen gerekiyor, dedi. Oysa bana prostatın 70 yaşındaki insanın prostatı büyüklüğünde ama prosedür gereği sistoskopiden sonra yapacağız, demişti. Ama beni üniversite hastanesine sevk etti. Sanırım mesane kaslarımın yıpranırlığını veya gücünü ölçmek adına ürodinami tahlili idi istediği. Çünkü sistoskopiden sonra ağrıdan dolayı dedikleri aklımda kalmadı, yazmak için sorduğumda da, üniversite hastanesine git, onlar bilirler demişti.

Gittim Üni. hastanesine ama poliklinik günü Perşembe imiş. Ben de Çarşamba'yı fırsat bilip 5 yıl önceki doktrouma gittim. O da dedi ki, seni niye ameliyat etmediler, geç kalmışsın. Ben de 50 yaşından önce ameliyata yanaşmadılar dedim. Kimisi bu yaşta olursan tekrar nükseder ve tekrar ameliyat olursun, ilaçla uzatabildiğin kadar uzat dedi, kimisi çocuğumun olup olmadığını sordu. Sanırsam kısır kalma riskini kasdederek bu soruyu sordu. Oysa benim kısırlık veya cinselliğimin bitmesiyle ilgili bir kaygım yok ki. Çocuk da istemiyorum, cinsellik de. Benim cinselliğimi yok ki zaten prostat bitirdiği için.

Bunun için de-cinsellik için de devlet hastanesine de, üniversite hastanesine de gittim zaten. O dönemde yaşadıklarım da hafif şeyler değildi. Penisimden iğneler, vesaireler... Dediler ki, penisindeki damarların kapakçıkları, dolan kanı tutmuyor, yapılabilecek bir şey yok, mutluluk çubuğu taktır. Oysa o kadar emindim ki bütün sorunlarımın sebebinin prostat olduğunu. Sağlıklı gaz  bile çıkartamıyorsun, sağlıklı dışkılamam kalmamıştı ama ne dediler, psikolojik. Psikolojik durumlar boşaltım sistemimi olumsuz etkiliyormuş. Sevk edildiğim gastroentroloji doktoru dışkıda gizli kan tahlili istemişti, sonuç negatif çıkınca bir şeyin yok demişti. Hatta boşaltım sistemlerine prostatın sebep olmayacağını söylediler. Cinsel gücümün bitmesiyse, idrar yapma sıkıntımı giderecek olan ilacın yan etkisi olduğunu söylediler.

Artık kimseden hesap soracak halde değilim. Ben bugüne kadar sağlığıma kavuşmak ve bu süreçte yanlış tanılar konup, yanlış müdahalaler edilmemesi için elimden geleni yaptım. Gücüm olsa, ameliyatımı bile kendim yapmak isterdim kimseye güvenim kalmadığı için. Ama bu aşamada artık yapılacak işlemin başarıyla sonuçlanmasını temenni etmekten başka yapabileceğim bir şey yok. Çünkü sistemimizde kendini kazasız belasız düzlüğe ne kadar kolay çıkartabilirsen o kar.

Umarım başarıyla veda ederim prostatıma ve yeni yıla sağlık içersinde girerim. Çünkü her şeyin başı sağlık gerçekten. İnsan yaşamadıktan sonra, başına gelmedikten sonra sağlığının kıymetini bilmiyor ama bilmek istesen de sistemimiz bu imkanı sağlamıyor bize. Eğer ben sağlık sektöründe çalışmamış olsaydım ve bilinçli davranmasaydım bu süreçte, yanlış müdahalelerin kurbanı olabilirdim. Şimdi, diyelim ki sondan ikinci doktorumun dediği ürodinami testini yaptırayım, ne değişecek; kabak gibi ortada değil mi prostatımın çok büyük olduğu ve sorunlarıma bunun sebep olduğu?

Ameliyat olacağım son doktorum, yani 5 yıl önceki ilk doktorum aynı zamanda, dedi ki, "geç kalmışsın, prostat değerin kansere işaret eidyor olabilir, patolojik tetkik de gerekiyor... Bana 5 yıl önce geldiğinde ne demiştim?". Ameliyat demiştiniz ama prostat değil, mesane boynu yüksekliği ameliyatı dedim. Prostat büyüklüğü de mesane boynunun daralmasına sebep oluyor, dedi. Peki yüksekliği veya darlığı aşmak için, buna sebep olan kaynağı, prostatı halletmek gerekmiyor muydu? Tabi son ifadem-cümlem sadece düşüncemde kaldı. Artık sağlığıma kavuşmak için kimsye bir şey demek istemiyorum. Yoruldum çünkü.

Korkmuyorum. Ameliyat dediğin ne ki... Yeter ki başarıyla neticelensin. Bugün tenis oynamaya gidince parktaki köpeklerden biri titriyor sandım. Yanına gittim sevdim, okşadım biraz. Vücudu sıcaktı oysa. Belki üşümüyordu, bilemeyeceğim. Ama bir yuvaya ihtiyacı vardı, sevgiye ihtiyacı vardı. Yaşadığımız sorunlar bundan daha kötü olmazdı değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder