7 Ağustos 2017 Pazartesi

Spor eşcinsellerin kendilerini daha sağlıklı ifade etmelerini sağlar

4.5 yıldır sporla uğraşan Halil Kandok, gay spor dergisi 'Top!'un ilk sayısına, spor ve eşcinsellik arasındaki ilişkiyi anlattı...


Bize spor geçmişinden bahsedebilir misin?
- 4.5 yıl öncesine dayanıyor belli bir branşta spor yapmaya başlamam. Kilo takıntısı olan biri olduğum için zaman zaman rejime giriyordum ama sadece rejimle zayıflamam hastalıklı bir görüntü arzediyordu 65 kilolara düşmeme rağmen. İlk bisiklete binmem ve öğrenmem de 2010'lar sonrası tam tarih veremesem de. İlk bisiklete bindiğimde sanki yeni yürümeye başlayan bebekler gibi bacaklarımı hiç kullanamadığımı farkettim. Pedal basmıyordu bacaklarım. Basmaya başladıktan sonra da çok ağrıyor ve hemen yoruluyordu kasların hantallığından. Bizler yürürken bacaklarımızın sadace bir bölümünün kaslarını çalıştırıyormuşuz. Bacak kaslarım güçlendikçe, bisiklete binmek artık spor gibi bile gelmiyordu. Çünkü bisiklete binmek yürümekten daha kolay gelmeye başlamıştı bacaklar güçlendikçe. Sonraki yıllarda aldığım kiloları parktaki koşu parkurlarında koşarak dengelemeye çalıştım ve bir ara o kadar abarttım ki koşmayı, 177 boyuma rağmen 63 kiloya düşmüştüm.

Parkta spor aletlerinde kondisyon çalışırken belediyenin spor kursları başlamıştı 2010'ların başında ve tenis oynayan kadınlara baktıkça imreniyordum ama ilk başlarda erkeklere kurs verilmiyordu. Sonrasında nasıl olduysa erkeklere de verilmeye başladı ama o sezon kışa denk geldiği için hava şartlarının yağmur gibi olağanlıklarından dolayı hiç tenis dersi olmadı gibi bir şey oldu. Raket tutuşunu, topa vuruşunu falan öğrenmiştim ama derslerin olmamasından dolayı tenisteki seviyem sıfır noktasında sayılırdı.

Tenis kursundan kadın bir kursiyerin badmintonu tavsiye etmesiyle badmintona başladım. Çok kolay gelmişti bana ve beni havaya sokmuştu badminton. Kısa sürede oynayabilir konuma geldim, hatta ilerlettim, bağımlısı bile oldum diyebilirim. Bu esnada bütün vücut kaslarım güçlenmek için yırtıldı ve iyileşti; kol, bacak, ayak bileği, el bileği, bel, parmaklar, vesaire... Haftada bir gün tatil dışında her gün gidiyordum badminton oynamaya. Artık ciddi ciddi maçlar yapıyorduk ve profesyonel sporcular gibi ağrılardan uyuyamadığım geceler oluyordu. Bu arada badminton sporuna İranlı sporcuların gelmesi, ayrı bir kültürel sosyalleşme ve dostluk sağladı. Resmi bazda olmasa da minicik de olsa aile kıvamında kulüpleştik. Spor dışında da bir araya gelmelerimiz başladı keyif verici bir şekilde piknik gibi, çay sohbetleri, doğum günü kutlamaları gibi... Ve hala kesintisiz devam ediyor badminton oynamam.

Bu arada 9 yaşından beri tenis oynayan arkadaşım Bodrum'dan dönünce onunla tenis oynamalarım başladı ve belediye kurslarına gerek kalmadan fazla teknik olmasa da tenis oyunumu ilerlettim. Belediye kurslarına gitmem, kurs dışında da tenis oynayabilmemiz için arkadaşlıklar kazanmamı sağladı. Belediye'nin tenis kurslarına hala renk olsun diye katılmaya devam ediyorum ama asıl tenis oynamalarım, edindiğim tenis arkadaşlıklarıyla kendi aramızda oyunlarımız ve maçlarımız şeklinde devam ediyor.

* Her iki branşta da spor yapmanın faydaları ve zararları var mı?
- Tenis ve badminton raket sporları olduğu için bana göre birbirini besliyor ama birbirinin stilini de belki bozuyor. Çünkü izleyenler tenis oynarken badminton gibi oynuyorsun, badminton oynarken de tenis gibi oynuyorsun diyorlar. Teknik olarak oyun stiline olumsuz etki yapsa da aynı anda iki sporu yapmak, bana göre birbirini besledikleri için faydalı. Badminton konsantasyon gerektiren bir spor olduğu için teniste topla raketi buluşturma kolaylığı sağlıyor; çünkü ben tenis oynamaya başladığımda, badminton sayesinde direkt oynamaya başladım. Teniste sadece raket tutuşunu biliyordum. Topla çok iyi buluşturamıyordum bile raketi. Badminton tenise hızlı bir geçiş yapmamı sağladı. Tenisin badmintona katkısıysa, tenis kol kaslarını güçlendiriyor ve badmintonda smaça dayalı bir oyun oynamana yardımcı oluyor. Tek olumsuz tarafı, her gün iki sporu 2'şer saat yapmak çok yorucu olabiliyor. İki branşta spor yapmaya başladıktan sonra vücudum kaldırmadığı için koşmayı bıraktım artık. Hala spor aletlerinde kondisyona devam ediyorum ama...

* Belli bir yaştan sonra spor ağır gelmiyor mu?
- Sporun yaşı olmaz ve her yaşa uygun spor yapılması, sağlıklı bir yaşam için şart. Ben belki 50 yaşına merdiven dayamış biri olarak 20 yaş altı ve benden daha genç kişilerle maçlar yaparak bünyemi zorluyorum ama beden zaten sen istesende daha fazlasını yapamıyorki. Bedenin bir kapasite var ve zaten yapabileceğin kadarına izin veriyor. Ayrıca benim sportif hırsım birilerini yenmekten çok, kendi kapasiteme uygun kendimle yarışımla alakalı bir şey. Yani haddimi biliyorum bu konuda.

* Başka branşlarda spor yaptın mı?
- Hayatın geneline paralel maymun iştahlılığım tabiki de sporda da devreye girdi ve yüzme sporunu denedim. Daha önce yüzme bilmiyordum. Uzun uğraşlar sonucunda yüzmeyi öğrendim. Daha doğrusu ben kısa sürede yüzmeyi öğrenmişim de, boğulma korkumu üzerimden atamadığım için, yüzmeyi öğrendiğimi geç farkettim. Kurs kaydını yenileme tarihini unutunca ve hocasız serbest bölüme kaydolunca, direkt yüzmeye başladığım anda öğrendim yüzmeyi öğrendiğimi. Yüzme sporu zor bir spor aynı anda bir çok kası çalıştırdığı için ve de kollar, bacaklar ve nefes koordinasyonu açısından. Ama bedene katkısı tüm branşlardan daha fazla. Zayıflamak mı istiyorsunuz, yüzünüz derim. 1 saat yüzüp havuzdan çıktıktan sonra sanki 2-3 beden inceliyorsun.

Daha sonra buz patenine gittim. Biraz öğrendim hiç düşmeden ama bir gün çok kötü düşünce ve baygınlık geçirip tepemde yıldızler dönmeye başlayınca bıraktım. Hala hevesleniyorum buz patenine ama bakalım..! Oysa ne hayallerim vardı sevdiğim müzikler eşliğinde buzda dans etmek gibi.

* Açık eşcinsel kimliğinin spor ortamında homofobik yansımaları oldu mu?
- Şöyle anlatayım. Ben bir ortama girince eşcinselim dye girmiyorum ki; o işi yapmak amacıyla giriyorum. O işi yaparken de benim cinsel yönelimimin devreye girmesi söz konusu olabilir mi? Eşcinseller topa şöyle vurur, heteroseksüeller böyle vurur diye bir şey olabilir mi? Belki eşcinselliğin verdiği mülayimliğin yumuşak bir ifadesi olabilir hal ve tavırlarda ama bunu nezakete verirsen kim niye rahatsız olsun ki? Elbette belli bir süreden sonra kaynaşmanın getirdiği samimiyetle insanların meraklarına dayalı sorular eğer bu konuda cesur ve özgüvenli bir kişiysen, kimliğini sözel olarak ifade etmene sebep olacaktır ama ben bunu sebep değil, kendimi ben olarak ispat ettikten sonra cinsel yönelimimi de ifade etmek için bir fırsat olarak değerlendiriyorum. İnsanların benim cinsel yönelimim dışında uğraştığım şeyle ilgili olarak başarımı kabul ettikten sonra, cinsel yönelimimi yaptığım işe karıştırmadığımı da gördükten sonra bırakın rahatsız olmayı, eşcinsellere önyargılı bakış açısı yüzünden eşcnselliğimi takdirle ve hayretle bile karşılıyorlar. Çünkü açık eşcinsel sporcuların olmaması, eşcinsel sporcu olmayacağına dair de bir algı yaratıyor. Spor yapabilen bir eşcinsel görünce de bu onları rahatsız etmiyor. Belki bana karşı değil de eşcinselliğe karşı olan önyargı ve homofobiden dolayı, benim iyi spor yapmam bazılarında rahatsızlık yaratıyor olabilir. "Bak şu 'top'a, ben heteroseksüel olmama rağmen benden daha iyi oynuyor" anlamında öfke ve hırs ifadelerine rastlamadım dersem yalan olur ama bu beni yaptığım işte daha da başarıya götüren itici bir güç olabilir en fazla beni rahatsız etmesi yerine.

*Türkiye'de profesyonel olarak spor yapanlar arasında açık eşcinsel sporcu mevcut mu?
- Hatırlayamadım şu anda...

* Açık eşcinsel olmanın homofobiyi aşmada eşcinselliğe bir katkısı nasıl olabilir?
- Spor özürlü bir toplumda herkesin yapmadığ bir alanda bir şeyler başarmak, elbette eşcinselliğe bakış açısını "Onur Yürüyüşü"ne katılmaktan daha olumlu şekilde etkileyecektir. Çünkü sen burada bağıran çağıran bir karnaval havasıyla değil de normal bir insanmış gibi ifade ediyorsun kendini. İnsanlar ürkmüyor senden bu sayede. Hatta kafaları olumlu bir şekilde karıştırıyorsun, soru işaretleri oluşturuyorsun kafalarda eşcinselliğin sadece cinsellikten ibaret bir şey olmadığını göstererek. Bu elbette eşcinselliğin kabulünü kolaylaştırıyor, eşcinselliğin kötü bir şey olarak algılanmasının önüne geçiyor, senin olduğun gibi kabul edilmeni kolaylaştıryor. Şimdi bana eşcinsel olduğum için spor yapmaya gelme demek, senin tenis veya badminton oynamaya, yüzmeye hakkın yok demek gibi bir şey olur. Böyle bir hakkı da kimse kendinde göremez. Ama ben spor yapmadan eşcinselliğimi ön planda tutarak ortamda varolmaya çalışsaydım, elbette eşcinselliğe dair önyargılar devreye girecek ve insanlar bana mesafeli duracaktı ve onlarla kaynaşamayacaktım. Şimdi benimle eşcinsel olduğum için badminton veya tenis oynamak istemeyen kişi olamaz ki. Dahası iyi oynayabildiğim, onların spor mücadelesine katkı sağlayabildiğim için tercih bile ediliyorum. Kimse benimle mecburiyetten badminton veya tenis oynamıyor, böyle bir mecburiyette yok. İyi oynayabilmeme rağmen gene de benimle oynamak istemezlerse, bu tabi onların bileceği şey ama bu onların homofobiye dayalı cehaleti olur, onların ayıbı olur.

* Resmi ortamlarda açık şcinselliğiyle spor yapan başka sporcular var mı senden başka?
- Bulunduğum şehirde sanırım yok. Başka şehirde var mı bilmiyorum. Eşcinsel olduğunu bildiklerim var ama onlar cinsel yönelimlerini gizliyorlar. Anlaşılanlar olabiliyor ama onlar da eşcinsel bir sporcu olarak lanse etmiyorlar kendilerini. Ben de eşcinsel bir sporcu olarak lanse etmiyorum elbette kendimi ama eşcinselliğimi beni bilen herkes biliyor. Çünkü ben meraklar karşısında hiçbir zaman eşcinselliğimi gizlemiyorum.

* Eşcinsellerin spora ilgisi nasıl?
- Maalesef yok gibi bir şey. Bazıları heves edip başlıyor ama devamını getirmiyor. Bunun sebebi de homofobi falan değil; toplumun geneline paralel olarak spora olan ilgisizlik. Bu ülkede spor demek, futbol seyircisi olmak demek, en fazla basketbol seyircisi olmak demek. Eşcinseller arasında da lezbiyenler sanki daha bir ilgili gibiler spora. Çünkü özellikle trans erkek konumundakiler kendilerini gösterebilecekleri ve varedebilecekleri bir alan olarak görüyorlar sporu.

* Trans erkek konumundaki kişilerin kadın kategorisinde mücadele etmesine ne diyorsun?
- Biyolojik olarak hangi cinisyettelerse, o kategoride mücadele etme haklarına kesinlikle müdahale edilmemeli. Eğer trans erkek sporcular kadınlara göre daha başarılılarsa, bu onların metabolizmalarının daha güçlü olmasından değil, hırsa dayalı başarılı olma ve varoluş mücadelelerinden dolayı.

* Eşcinselleir spora nasıl dahil edebiliriz?
- Benim sosyal medya üzerinde spor aktivitelerimi günü gününe paylaşmam her fotoğraf karem birbirini tekrar ettiği için bazılarını rahatsız etse de, aslında amacım insnaları eşcinselliğe özendirmek olduğu için rahatsızlıklara aldırış etmiyorum. Sadece eşcinseller tarafından değil, art niyetli olmayanlar dışında heteroseksüelller tarafından da takdirle karşılanıyorum düzenli bir şekilde spor yaptığım ve bunu gösterdiğim için. Elbette yerini bulacaktır görünür olmanın birilerinin cesaretini harekete geçirmek açısından. En azından eşcinsel hakları adına bireysel olarak bir aktivizm yapıyor sayılırım açık eşcinsel kimliğimle spor yaparak.

* Sporla ilgili gelecek planlarınız ne?
- Yaşıma uygun şekilde spor yapmaya devam edeceğim, elimden geldiğince uğraştığım branşlarda teknik olarak kendimi ilerletmeye çalışacağım. Çünkü belli bir yaştan sonra fiziksel olarak güç yetersizliğini ancak teknik becerilerinle kapatabilirsin. Ayrıca spor bağımlılığı, hayat bağımlılığı gibi bir şey oluyor. Çünkü spor yapıyorsan, yediğine içtiğine de dikkat ediyorsun. Çünkü yediklerin yaktığından fazla olursa sporla kilo arasında ters bir orantı oluşturuyor, bu da sporda çelişkiye sebep oluyor. Yani spor her anlamda bir denge sağlıyor insanda. Zamanını faydalı bir şekilde değerlendiryorsun en önemlisi; bazıları canım sıkılıyor der ya yapacak bir şeyi olmadığı için; spor yapınca zaman yetmiyor insana. Düzenli bir hayatın da oluyor spor sayesinde.

* Peki bunlar dışında sporun sana kattıkları neler?
- Bir kere özgüven kazanıyorsun. Spor yapan kişide bedensel anlamda bir özgüven oluşuyor. Bu da insanda psikolojik bir rahatlama sağlıyor. Eşcinsel olarak da daha bir toplum içine çıkmanı sağlıyor. Çünkü spor sayesinde insan içine çıka çıka, bir bakmışsın eşcinselliğin yüzünden kendi içinde oluşturduğun lüzumsuz homofobiden de kurtulmuşsun. Ebette bu açıdan, yani eşcinsellerin homofobi konusunda kendi kendilerini kurmasının önüne geçiyor spor. Zaten spor yapan ve sanatla uğraşan eşcinseller olsaydık, eşcinsel hakları farklı bir konumda olurdu kendimizi daha anlaşılabilir ve kabuledilebilir kılacağı için. Bu toplum geneli içinde aynı; eğer spor yapan ve sanatla ilgilenen bir toplum olsaydık, farklılıklara karşı daha esnek, daha hoşgörülü olurduk.

* Bir spor geçmişin yok çocukluğundan, geçmişinden gelen. Buna rağmen kendini sporcu olarak tanımlayabilir misin?
- Benim için sporcu demek, profesyonel olması veya madalya kazanmış olması demek değildir. Herkes kapasitesine ve yaşına uygun bir şekilde gönülden severek yapıyorsa, o kişi gerçek bir sporcudur. Zamanında profesyonel bir sporcu olmuşsun ama gelecekte sporun s'si bile kalmamışsa hayatında, o sporculuk değil, ticarettir.

* Başka sevdiğin ve yapmak istediğin branşta bir spor var mı?
- Ben aslında voleybol tutkunuyum. Fırsat buldukça oynadım ama oynayabilmek için ne saha var, ne de ortam. Olursa en büyük tutkum voleybola karşı. Çünkü voleybol oynamak çok meşakatli bir iş aynı anda çok şey yaptığın bir takım oyunu olduğu için ve ben de zor yükün altına girmeyi seven bir yapıya sahip olduğum için, fırsatını bulursam çok oynamak istiyorum voleybolu.

* Başka denediğin sporlar oldu mu?
- Masa tenisini oynadım bir süre ama ben saha içinde koşmayı sevdiğim için masa tenisini fazla sevemedim. Unutamadığm bir anım ise... Masa tenisi öğretmeninin bana raket sporlarına uygun olmadığımı söyleyip, kurslara gelmemi istememsiydi. Ben de şikayetçi olmuştum ve görevinden attırmıştım! Bana yamuk yapanlara karşı haklarımı kullanmayı asla es geçmem.

* Eşcinsellere sporla ilgili bir mesajın var mı?
- Spor yaparlarsa hayatla daha barışık ourlar. Bu da onların kendilerini daha sağlıklı ifade etmelerini sağlar. Homofobinin bir sebebi de kendimizi anlaşılabilir bir şekilde ifade edememek çünkü. Spor kaynaştırır ve farklılıklar arasında köprü kurar. Neden bu iletişim ağının bir parçası olmayalım eşcinseller olarak? Ayrıca gördümki sporla hayata karışarak, heteroseksüellerle kurduğum ilişki LGBTİ'lerle kurduğum ilişkiyi sollamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder