31 Temmuz 2017 Pazartesi

İktidarın yaşam politikası ne ise, sistemin tüm çarkları da o doğrultuda dönüyor


Dünden beri iki haber var gündemimizde, en azından benim açımdan önemli olduğu için dikkatimi çeken.
Biri Atatürk heykeline saldırılması, diğeri bir güvenlik görevlisinin parktaki kadına kıyafetinden dolayı müdahale etmesi.
Atatürk heykeline saldıranın gerekçesi din, kadına müdahale edeninki ahlakçılık.
Ve bu gerekçelerin demokratik bir yaşamda mantıklı açıklaması olamaz. Çünkü din kişinin kendisini bağlayan manevi bir şeydir, ahlakçılık da kişinin beyinsel kapasitesi doğrultsunda yetişme tarzının verdiği tutuculukla alakalı bir şeydir.
Eğer bunları günlük hayatı geçirirsek, o zaman herkesin konularla ilgili bakış açısı göreceli olacağı için, herkes kendince bir dayanak üretip birbirine müdahale etmekte sakınca görmeyecektir.
Eşit ve özgür, insanca yaşamak istiyorsak, sen ne kadar özgür olmayan yaşam biçimlerini yaşayarak mutluysan ve hayata geçirdiğinde müdahale edilmek istemiyorsan, sana göre ters olan heykel, başı açıklık veya omuzdan bir bluz veya diz üstü bir şort veya etketen de rahatsız olmaman gerekir.
Dünya herksin istediği gibi olmak zorunda değildir. Bu dünya herkese yetecek kadar büyüktür ve herkesin düşüncesini kaldırabilecek kadar de bir hoşgörüye sahiptir.
Eğer birilerinin yaşam tarzını beğenmiyorsan, o senin dar görüşlülüğündür.
Ne saçma bir şey dinde yeri yok diye heykele saldırmak. Bu ilkellikten, yobazlıktan, cehaletten başka bir şey değildir.
İnsan sormadan da edemiyor; burada müdahale edilen heykel mi, Atatürk mü? Çünkü ülkemizde bir çok heykel var ve bu saldırgan bula bula Atatürk heykelini mi bulmuş?
Ülkemizde, demokrasiyi getiren ve modern Türkiye'yi kuran Atatürk karşıtları yok mu neden karşı olduğunu bile düşünemeyecek kadar cahil olan?
Neymiş Atatürk kadınların başını açmış da... Senin kapatmana kim karışıyor ki? Sen istediğin kadar kapan.
Senin kapanma hakkın varsa, bu da Atatürk'ün kadınlara verdiği seçme seçilme hakkından dolayıdır.
Kadına seçme seçilme hakkı ne demektir biliyor musunuz; kadının nasıl yaşayacağına kendisinin karar vermesidir; kocasının değil.
Ama kadınlar başlarını neden örtüyor biliyor musunuz? Evin erkekleri öyle istediği için.
Günümüzde kapanma neden trend hale geldi; çünkü yönetim biçimimiz muhafazakar.
Eskiden kadınların örtünmesi bu şekilde miydi; ikiz kuleler kadar yüksek topuzlara bağlanan gösterişli türbanların üstüne kafa gibi gözlükler yerleştirilmesi şeklinde değildi.
Baş kapanıyor ama altta skinny pantolonlar ve üstte dar body'ler, popstar gibi ful makyajlar...
Siz hiç türbanlılar kadar şatafatlı Atatürkçü kadın gördünüz mü?
İnanın modern kadınlar değil dikkat çeken, türbanlı kadınlar; muhafazakarlık moda olmuş da onlar da buna uyuyorlarmış gibi...
Zaten insanlar modernleştikçe sadeleşiyor, muhafazakarlaştıkça abartılı bir giyim-kuşam içersine giriyor, yaşam biçimleri de abartılı oluyor paralelinde.
Genel anlamda insanların özgür yaşamlarına müdahalenin arkasında muhafazakarlık yatıyor ve bu müdahaleler sadece basına yansıyanlarla sınırlı değil.
Mesela yaşadığımız şehirde bir eşcinsel ailesi tarafından öldürülmekle tehdit ediliyor.
Bundan kimin haberi var? Haberdar olunsa bile dur diyecek bir mekanizmanın devreye girmesi ne derecede mümkün?
Mesela diğer olaylarda saldırganları sanki koruyan bir zihiyet var fırsatını buluverse hemen devreye girecek olan.
Fiziksel saldırıda bulunanların hemen akıl sağlığı gerekçe gösterilir ve ahlakçılığın müdahale ettiği olaylarda da hemen iftiralar atılır.
Ve ne yazık ki saldırganlar kendilerini savunmak için kanıt göstermek yerine, mağdur olanlar kanıt göstermek zorunda kalırlar.
Kimse inkar etmesin; iktidarın yaşam politikası ne ise, sistemin tüm çarkları da o doğrultuda dönüyor.
Bu müdahaleciliği iktidardan bağımsız düşünebilir miyiz?
Fazla da uzatmaya gerek yok sanırım lafı...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder