31 Mayıs 2017 Çarşamba

Eşcinselleri boşver, kedilere bak!


Bir şeye emek veryiyorsan, emek verdiğine değmeli. Boşa gidecekse eğer, bence zaman ve emek kaybına hiç gerek yok. Gerçi ben ne kadar emek verdim tartışılır ama en azından kendime emek verdiğime inanıyorum EŞCİNSELLİK konusunda. Ben bulunduğum 1 milyonluk şehir Denizli'de yıllarca açık bir eşcinsel olarak yaşarken bile tuhaf karşılanıyordum diğer eşcinseller tarafından, hala da eşcinsellerin EŞCİNELLİKlerinin arkasında durmak gibi dertleri yok. Çünkü inanmıyorlar eşcinselliğin doğal bir gerçek olduğuna. Kimisi çok seks derdinde, kimisi sevgili yapma derdinde, kimisi para derdinde, kimisi transseksüel oalrak heteroseksizme adapte olma derdinde, vesaire. Niye çabalayayım o zaman lüzumundan fazla? Benim açık bir eşcinsel olarak yaşayıp diğer eşcinsellere cesaret vermem bile başlı başına aktivizmin en büyüğü. Egzajere değil bu, gerçeğin ta kendisi. Eşcinsellerin de normal bir insan olduğunu göstermekten daha büyük bir aktivizm olabilir mi? Adamlar bakıyor, bu eşcinsel ama bizim yaptığımızı yapabiliyor, bizim gibi yaşayabiliyor, tek derdi de seks yapmak ve gördüğü her erkeğe asılmak değil diyebiliyor. Gerçekten de istedikten sonra hayatın her biriminde açık eşcinsel olarak bulunabiliyorsun; çalışabiliyorsun, okuyabiliyorsun, sanat ve spor gibi sosyal aktivitelerde bulunabiliyorsun, kimse de bir şey demiyor. Engeller çıkmıyor mu; inanın heteroseksüellerin karşısına çıkan engeller eşcinsellerinkinden çok daha fazla. 90'lı yıllardan günümüze kaç seneler geçti, hala daha eşcnseller gizliliğin önemini vurguluyorlar. Ben açık oldum da ne oldu; yemediler beni, sindirmediler. Benim tuzum kuru falan değildi. Yıllarca asgari ücretle çalıştım karın tokluğuna. Unutmayın ki cinsel anlamda yirdirmezseniz, kimse size bir şey demiyor. Eğer işinize, yaptığnız her ne ise ona asılırsanız, karşılığını alıyorsunuz farklı da olsanız. Bana hiç kimse sen eşcinselsin burada çalışamazsın, senin işini yapmayız, seni istemiyoruz falan demediler ama işimle eşcinselliğimi de birbirine hiç karıştırmadım. Siz eşcinselliğe hayatın içinde vücut bulduruyor musunuz da eşcinselliğiniz normal karşılansın? Sağlam bir şekilde vücut buldurun eşcinselliğinize, tek bir eşcinsel olsanız bile kabul eidlirsiniz. Ben kabul edildim heteroseksist dünyaya ama LGBTİ+ tabirli dünyada reddedildim "transseksüellik, bedeniyle barışamamış bir rahatsızlık, eşcinselliğin bozulmuş hali" dediğim için. Gelecekte bana takınılan tavırdan dolayı herkes utanacak. Çünkü her şey aslına dönecek. Benim belki de tek hatam zamanından önce gerçekçi olabilmem sayılabilir. Bu da hata değil, takdir edilmesi gereken bir şeydir. Gelecekte bedenleriyle barışmış eşcinselleri gördükçe, transseksüelliğin tarih olduğunu gördükçe, umarım görebilirsiniz o günleri, ne demek istediğim anlaşılacaktır diye düşünüyorum. Konuyla ilgili benden bilimsel veri, akademik dayanak falan istiyorlar. Ayol benim hislerimden gerçek ne olabilir ki. Adamlar veya kadınlar heteroseksüel ama kalkıp benim düşüncelerimi eleştiriyorlar bugüne kadar yazılmış, çizilmişlere bakarak. Ben diyorum ki, kafamın içinde bir erkek yok, belki/büyük ihtimal kadın var ama ben bunu cinisyetleştirmeden bir insan olarak yaşamak istiyorum; çünkü kafamın içinde ne varsa var, o şeyi bedenim çok güzel taşıyabiliyor, tatmin edebiliyor. Toplumsal cinsiyeti bertaraf ederek beni taşıyan bedenimi olduğu gibi çok seviyourum, aşığım ona, müteşekkirim hayata bu yüzden. Bedensel geçiş yapmak isteyen eşcinselden benim bir farkım yok ki. O bedeniyle barışamamış, ben barışmışım. Ha geçmek isteyen geçer, destekliyorum diyorum da ama düşüncelerimi ifade etmem bile kabul edilemiyor. Ne farkınız kaldı heteroseksizmden? Aslında yüzüme bakmaya yüzünüz bile yok. Her neyse... Ben eşcinseller için değil, eşcinsellik ve eşcinselliğim için hayat boyu yaşamaya devam edeceğim ama yaşamak ve yaşatmak dışında bir faaliyette bulunmayacağım artık. Çünkü eşcinsellere değmeyeceğini anladım. Artık hayatımda daha çok yardıma ihtiyacı olan hayvanlar, özellikle ruhdaşım olan kediler öncelikli olacak. Fotoğrafta gördüğünüz kediler sokaktan geldi. Anneler ordan ora taşıyarak iki tanesini telef etti. Kalanlar umut veriyor bence. Çünkü gözlerinin iltihaplanması, çapaklanması geçti göz damlası ve göz kremi sayesinde. İlçede bir arkadaşımın 3 annenin 10 küsur kedi yavrusunu ayakta tutma çabasını duyunca o kadar mutlu oldum ki... Billy ve Lilly de artık dışarıya çıkmak istedi güzel havayı görünce. Biraz çıkardım dışarıya ama trafik canavarları harıl harıl geçiyor binamızın önünden. Olsun, hayatı ne kadar yaşayabilirlerse artık. Ne kadar çok kedi hayatta kalabilirse ve ne kadar çok yaşayabilirse, o kardır benim için...

Billy ve Lilly

5 tabak fazla koyuverelim sofraya ama vicdanlarımız rahat olsun!
Kedi sahiplendirmeyi vicdansızlık olarak düşünüyorum. Şimdi sokak kızı İrma bizim eve taşımış yavrularını, sonra ordan oraya taşırken bazılarını telef etmiş ve tekrar bize getirmiş(Doğası gereği müdahale edemem buna). Yavrular şimdi şimdi kendilerine gelmeye başladılar. Belki gene az büyüdükten sonra gene telef olacaklar ama tam alışmışken bize, psikolojilerini alt üst etmeye hakkımız var mı? 5 tabak fazla koyuverelim sofraya ama vicdanlarımız rahat olsun!

Pumik oğlan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder