17 Nisan 2017 Pazartesi

Homofobiyi, hayatı yaşayarak yenen eşcinseller


20-25 sene önce başladı arkadaşlığımız. Onun hayatının yanında mucizeler bile masal kalır. 25 yıla o kadar çok şey-hayatlar sığdırdı ki, yaşamadığı hiçbir şey kalmamıştır sanırım. Onun cesur yaşamının yanında LGBTİ hareketi bile halt etmiştir! Ne yaşamıştır diyebilirsiniz, abarttığımı düşünebilirsiniz. Düşünün..!!! Onun hayatını ben çekmeliyim gerçekten yakından tanık olan ve ara ara kaleme alan biri olarak. Heteroseksüel evlilikLER, heteroseksüel eşler, çocukLARLARLAR, eşcnsel evlilikLER, onu tanıyan herkese kendini kabul ettirebilmesi, kimliğiyle herkesi barıştırabilmesi...

Denizli'de açık ve cesur yaşamlarıyla homofobiyi yenen, toplumun eşcinselliğe bakış açısını kimliklerinin arkasında durarak yumuşatan ve iyileştiren, politikası doğal yaşam biçimi olan eşcinseller var. Bu arkadaşlarımızın cesaretlerinin ifade edildiği belgesel tadında çekimler LGBTİ denilen harekete ivme kazandırabilir, yeni nesile ışık tutabilir. Ama ülkemiz LGBTİ'sinin geçmişe saygısız bir anlayışı var ve de yanlış perdelerden ses veriyor ne yazık ki ama aslında bu da başımızın çaresine kendi kendimize bakmamızı sağlıyor, heteroseksizm ve homofobiye karşı bağışıklık sistemimizi güçlendiryor. Doğal seleksiyonun, sosyal seleksiyona yenilmemesi elbette güzel bir dirençtir.

Bu ülkede işbirliği içersinde bir LGBTİ hareketi söz konusu olamadı ne yazık ki. Çünkü güçlü bir eğitim sistemimiz olmadığı için heteroseksizmin başat olduğu bir sosyal yapıyı içselleştirmek farklı bakış açılarına sebep oldu LGBTİ'ler arasında. Kendi kendimize hayatta kalma mücadeleleri geliştirdik. Aynı çevrede bile kopmalarımız oldu ve başka başka hayatlar yaşadık. Belki de tecrübelendik diyelim artık bunlara; geriye dönüşü olmayacağı için. Belki doğruydu, belki yanlıştı yaşamlarımız ama düşe kalka öğrenmekten başka seçenekler de yeterli derecede önümüze koyuldu diyemeyiz. Her LGBTİ de heteroseksizmi zamanında bertaraf edemedi ne yazık ki. Ama dediğim gibi hayatta kaldık, tecrübelendik, özgüven kazandık, güçlendik ve elimizden geldiğince yaşamaya çalışıyoruz işte.

Bizler hayatlarımızla barıştık azbuçuk ve bunu, yani kendimizi gösterdik çevremize. Layığıyla kabul edilmesek de hayatın içinde yer bulabildik. Evet yerimiz var içinde yaşadığımız kültürde. Biz eşcnseliz, travestiyiz öteki olarak ama hayatın gerçekleriyiz. Aslında kişiliklerimizle hayatın içinde sevilen gerçekleriz de ama eşcinselliğimzi yanımıza daha itinayla koyamuyorlar. O günler de gelecek. İçinde yaşadığımız kültür eşcinselliği kabul etti. Siyasi hakların kazanılması için toplumsal kabul çok önemlidir. Ve benim bu konuda umudum var. Dün İranlı bir eşcinselin daha, "Denizli'de aileler LGBTİ çocuklarını kabul ediyor" diyerek benim her zaman dile getirdiğim bir gerçeği teyid etmesi ve buna şaşırması umudumu bir kez daha pekştirdi. Toplumun en küçük birimi, örneği aile değil midir bu ülkede?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder