3 Mart 2017 Cuma

Koskoca bir hayatın özgün ve özgür bir şekilde yaşanılamaması çok ağır bir şey değil mi zaten?


Söylenmedik bir şey kalmasın istiyorum hayatta veya hayatımda ve bir günah çıkartmak istiyorum. Buna da günah denmez aslında. Çünkü ben hiçbir zaman gerçek anlamda mağdur insanın karşısında olmadım yanlışları pekiştirse bile. Konu, heteroseksüel evlilik yapan erkekler, yapmak zorunda kalan erkekler demek daha doğru olur. Erkekliğini ispat etmek için evlenen gizli eşcinsel-sözde erkekleri acımasız, düşüncesiz bulup konunun dışında bırakıyorum. Bu kişiler erkekliklerini ispat etmek yerine cinsel yönelimleri-eşcinsellikleriyle barışsalar kimse(evlendikleri kadınlar ve kendileri) mağdur olmaz ve cinsiyetçiliğe de ket vurmuş olurlardı. Konumuz, gerçekten ailesinin baskısına karşı koyamamış, eşcinselliğin arkasında durabilme cesareti gösterememiş eşcinseller. Onları görünce ne kadar üzülüyorum anlatamam (sonra da kendime ne kadar şanslısın Halil diyorum). Çevremde bu şekilde o kadar çok eşcinsel erkek var ki heteroseksüel yola girmiş ama heteroseksüel yaşamdan çok mutsuz. Bir nebze olsun ucundan-bucağından hayatı yakalamaya çalışıyorlar ama mümkün olabilir mi belli bir saatten sonra, belli bir yaştan sonra? Ancak belli bir yaşın getirdiği serbestlikle eşcinsel taraflarını hoş tutmaya çalışıyorlar en azından. Gerçekten hala daha eşcinselliğin normal olmadığı saflığı içersindeler. Ama bu arkadaşlarımız gerçekten bu konuda saflar-temizler. Belli bir heteroseksüel aile düzenleri var artık. Mümkün olduğunca heteroseksüel yaşamdan tat almaya çalışıyorlar. Belki de hayatın aşk ve cinselik dışındaki birimlerinden haz almaya çalışıyorlar. Ne bileyim içinde bulunulan kültüre göre sosyalleşiyorlar. O sosyalleşme keşke gelişmiş toplumlardaki gibi sanat veya spor seviyesinde olsaydı da daha çok tatmin olsalardı. Ne bileyim pikniğe gitmek, küçük bir seyahat, bir arakadaş-dost muhabbeti bile eşcinselliğin yerine geçebilecek tatminler olabiliyor onlar için. Yazılarım bazen anlaşılamayabiliyor üstü kapalı mesajlar verdiği için. Geçtiğimiz günlerde yazdığım bir yazıda eşcinsel mücadelemde değişimden bahsetmiştim. Bu değişim aslında bu manadaydı. Ben eşcinselliğin gerçekten yardıma ihtiyacı olan bölümlerinde mücadele etmek istiyorum artık. Genç eşcinseller ve işin yasal boyutu, iletişim çağında konunun alakalı kişileri tarafından halledilmesi gereken konular diye düşünebiliriz. Yaşlı eşcinseller, gizli kalmak zorunda kalan özgüvensiz eşcinseller gibi gözardı edilmiş konular daha çok ilgilenilmesi gereken konular gibime geliyor şu anda bana. Çünkü bir tane hayatımız var ve hayatının aktif döneminde yeterli mutluluğu yakalayamamış eşcinselleri kalan sürelerinde mutlu edebilmek bir elzem diye düşünüyorum. Eşcinselliğim öğreilirse intihar ederim diyen yaşlı eşcinseller var, eşcinselliğini daha kafasında oturtamamış eşcinseller var. İnsanın bu hayattan kendisiyle barışık gidebilmesi çok önemli değil midir? Aslında tabiki de eşcinselliğin normalliğini en baştan içselleştirmek gerekiyor mutlu bir eşcinsel olarak yaş alabilmek için ama eşcinsel mücadelenin başlangıç dönemine denk gelmemiş eşcinseller var bu ülkede yanında durulması, birlikte yürünülmesi gereken konuyla alakalı olarak bilgisiz, dolayısıyla bilinçsiz olan. Çok dile getirmiyorum ama bu şekilde eşcinsel arkadaşlarım var. Benim açık bir eşcinsel olmam, onların benimle iletişime geçmelerini sağlıyor. Umarım moralizasyon sağlıyoruzdur bir nebze olsun bir araya gelemelerimizde. Aslında biraraya gelemelerimizde konuyu çok da irdeleyemiyoruz. Çünkü kapalılar bu konuda. Çünkü onlara karşı çok eleştirel olamıyorum, incitmekten korktuğum için. Çünkü koskoca bir hayatın özgün ve özgür bir şekilde yaşanılamaması zaten çok ağır değil mi? Zararın neresinden dönülürse kar diye teselli edelim kendimizi ve özgrülüğün önemini kavrayalım geç de olsa. Sevgiler, saygılar... Son bir not daha... Eşcinsellik hayatın belli döneminde yaşanılan bir süreç değil; bütün eşcinseller yaşlanacak elbet..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder