20 Şubat 2017 Pazartesi

Hayatlarını doya doya yaşamasını bilen eşcinseller topluluğu!


Bu hafta buluştuk belli yaşın üzerinde geyler olarak. Gey diyince içimizde trans kimliğimiz de var. Bizler bedenleriyle barışabilmiş eşcinseller olduğumuz için, trans kimliğimizle heteroseksizmi beslemek, büyütmek, başımıza çorap örmek istemeyen geyleriz. Biz quuer'iz. Bizler heteroseksizm mikrobundan ruhumuzu koruyabilmiş geyleriz. Çünkü bizler sadece insanca yaşayabilmeyi ilke edinmiş geyleriz. Yaşarken cinsiyet dayatmasıyla hayatımızı kategorize etmeyi ve kısıtlamayı asla kabul edemeyenlerdeniz. Biz severiz ve doğamızı muhafaza ederek içimizden geldiği gibi yaşayanlardanız. İçimizdeki envai çeşit kokunun aslını heteroseksizmin bozmasına izin vermeden yaşamayı tercih edenlerdeniz. Biz doğamızla barışık şekilde bir hayat sürmeyi seviyoruz arkadaş! Biz yaşarken lüzumsuz ve dolambaçlı yollarla vakit kaybetmiyoruz. Hayvanlar gibi insanca yaşıyoruz kısaca. Dile gelmemize bile gerek yok bu konuda. Doğal bir şekilde yaşayarak, hayatın içinde varolarak tertemiz politikamızı yapıyoruz zaten. O yüzden kimse bir şey diyemiyor ya zaten. Evet bu i*ne, bu t.p diyorlar ama ondan başka da bir bahane bulamıyorlar. Hayatın içinde olduğumuz gibi varolarak da zaten hiç kimseden bir farkımızın olmadığını gösteriyoruz. Hayat bize çok güzel ama bu bir şans falan değil; akılcı yaklaşımımızla gerçekleri net olarak görebilmemiz. O yüzden hayatımızı keyfimizce yaşayarak zamanı çok güzel değerlendiriyoruz. Yiyiyoruz, içiyoruz, yapımıza uygun içimizden geldiği gibi sosyalleşiyoruz. Homofobi yok mu; olsun; homofobiye kadar daha ne zorluklar var hayatta. Sürekli eşcinselliğimizi gözümüze sokmuyorlar ki. Zaten bir süre sonra alışıyorlar eşcinselliğimize ve dahil oluyoruz hayata. Varsın olsun onların alaycı gözleriyle, vesaire gözleriyle dahil olalım hayata. Nükhet (Duru) abla da zaten "hayatın şakası" demiyor mu biz eşcinsellere? Biz de espriye vuruverelim, ne olacak. Tak, tak nereye kadar... Hayata geniş baktıkça zaten insan pozitif olmayı da öğreniyor. Cinsel kimliğimize kafayı takmaktansa bazıları gibi; önümüze, hayatımıza bakıyoruz. Mesela ben hayatımı yaşarken, gece yastığı başıma koyarken eşcinselliğimi düşünerek yaşamıyorum ki... Yapacaklarım, hedeflerim, kısaca hayat muhasebem gündem oluşturuyor kafamda. Ay bana ne hormonumdan, kılımdan-tüyümden, hangi cinsten olduğumdan..? Niye kendime hesap sorayım ki doğamla ilgili olarak. Böyle bir şey boşa zaman kaybından başka bir şey değil zaten; Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Yaşa gitsin! Heteroseksizme dahil olma çabası da neyin nesi..! Lafı fazla uzatmayayım. Dün gece de buluştuk, yedik içtik, derden-tepeden konuştuk, güldük-eğlendik... Bol bol da müzik dinledik... Özlem Cevher, İzel, Emel Sayın, Ajda Pekkan, Kamuran Akkor, Bergen, Esengül, Biricik ve Zeki Müren, vesaire... İranlı arkadaşlarımızın da sevdiği İranlı sanatçılardan örnekler dinledik. Bu arada şu notu da düşmeden geçemeyeceğim. Artık toplu fotoğraf çekme huyumuzdan vazgeçme kararı aldık. Çünkü yıl 2017 olmuş, hala görünür olmak bazı arkadaşlarımız için problem oluşturabiliyor. Biz de günün hatırası olarak, bu konuda çekinecek bir şeyi olmayanlarla işimize bakıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder