11 Ocak 2017 Çarşamba

Hayatta gerçeklerden daha büyük saygı duyulacak ve itibar edilecek bir şey yoktur


Şu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum... Son günlerde eşcinsellikle ilgili düşüncelerimi açıklamamdan rahatsız olanların tepkilerine karşı nasıl bu kadar cesur olduğum merak ediliyor... Ve uyarı anlamında tavsiyeler de alıyorum sözlerim konusunda...
1. Arkadaşlar ben inandıklarımı savunuyorum ve söylediklerimi çürütebilecek bugüne kadar bir tane mantıklı bir karşı düşünceyle karşılaşmadım. Çünkü herkes de biliyor savunduklarımın doğru olduğunu... Yarası olup gocunanlar kendileriyle barışamayanlar zaten, seslerini çıkarmayanlar da söylediklerime inanıp da çıkarları için susanlar. Kimse çıkıp da transseksüellik bedeniyle barışık olmama durumu diyemez ki akıl ve mantık çerçevesinde. Zaten yapılan uygulama, ayan beyan kendilerini transseksüel olarak tanımlayanların bedenleriyle barışık olamama halleri değil mi? Barışık olsalar bedenlerini değiştirmeye çalışırlar mı? Burada bir sorun veya anlaşılayan bir şey var mı? Kusur, bunu, benim dile getirmem mi? Benden bilimsel referans isteyenlere, tıp literatürünün bu konudaki açıklamalarına kulak vermelerini tavsiye ediyorum. Ve ben diyorum ki, anlamadıysanız bir kez daha altını çizerek açıklayayım... Transseksüelliği bedeniyle barışamamam noktasında destekliyorum. Rahatsızlık duyulan, "transseksüellik bedeniyle barışamamış eşcinsellik" lafımsa, bunun da sonuna kadar arkasındayım. Eşcinsellik nedir; aynı bedenden iki cinsin birbirine ilgi duyması değil midir? Bir kişi kendini cinsiyet kimliği olarak, ne olarak tanımlarsa tanımlasın, doğduğundaki bedeni ne ise ve hangi bedenle beraber oluyorsa, ilişkisinin ne olduğunu, yani eşcinsellik mi yoksa heteroseksüellik olduğunu belirleyen odur. Evet, transseksüellik bedeniyle barışamamış eşcinselliktir ve ayrıca da heteroseksizmin cinisyetçi bir dönüşüm poltikasıdır. Bunda gerçekten rahatsız olunacak ne var? Benim düşüncelerimi çürütün, buyrun ben de size inanayım, sizi destekleyeyim.
2. Arkadaşlar düşüncelerimi ifade konusunda bu kadar rahat olmamaın arkasında düşüncelerime inanmamın yanı sıra, benim hiç kimseyle resmi veya gayri resmi bir bağımın olmaması. Bugün benimle görüşmek istemeyenlerin, benim hayatımda olup olmamaları hiçbir önem arzetmiyor. Dün de tek başınaydım, bugün de tek başınayım, yarın da tek başıma aynı şekilde ayakta durabilecek güçteyim. Bazı dönemler bazı oluşumlarda, bazı gruplarda olmam, onlarla bir şey olduğum anlamına gelmez. Ben gönüllülük esasına dayalı yatay bir mücadele sistemine inanan birisi olduğum için, nerede ve nasıl olduğuma bakmadan elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışan biriyim. İnternet çağında da elimden geldiğince faydalı olmaya çalışmaya devam edeceğim mücadele azmim devam ettikçe. Benim maddi manevi hiç kimseden, hiçbir gruptan öğünüm gelmiyor. Bugüne kadar birileri olmadan varolabildiysem, bundan sonra da kimsecikler olmadan varolabilirim. Kaldı ki enformasyon çağında kimse kendini bir şey zannetmesin. Önemli olan, samimi olmaktır, gerçekçi olmaktır ve bunlardan hiçbir şekilde taviz vermemektir. Söylediklerimden dolayı hiçbir şey kaybetmedim. İtibar denilen şeyse gerçekçilikten başka hiçbir şey değldir. En azından kendimi kandırmadığımı biliyorum. En önemlisi benim hayatta varoluş sebebim eşcinselliğim değil ki... Bütün LGBTİ dünyası onlara inanmadıktan sonra karşımda olsalar kaç yazar?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder