2 Aralık 2016 Cuma

Sirenlerin hiçbir önemi yok artık

Şöyle bir şey oluyor... Geçmişten bir zaman hatırlıyorsun. Mesela ben askerden hemencecik gelmişim, daha yeğenlerimden biri ilkokula bile başlamamış. Annem onun elinden tutmuş ablamlara gidiyoruz birlikte (Bu sadece tek bir örnek.). Üzerinden 25 yıl geçmiş ve annem yok şimdi. İnsan kabul edemiyor işte (Ve yaşadığımız tüm anlar bir film şeridi gibi sürekli gözlerimin önünden geçiyor.). Hatırlamadığım bir kaç yaşındaki dönemimle birlikte 47 yıl yaşamışız toplam. Çok mu; bilmem ki... İnsan sonsuza kadar ayrılmak istemiyor sevdiğinden. Sanırım ayrılıkları kabul edememeyi obsesifleştirenlerdenim. Acım hiç azalmıyor hayatımı aksaksız yaşasam da. Hep bir acı, hep bir hüzün, hep bir eksiklik... Sürekli hatırlamak ne kadar normal, ne kadar anormal bilmiyorum. Huzurlu değilim çok. Çünkü... Çünküsünü de bilmiyorum işte...

Her ambulans sireni çaldığında, son 75 günlük sürecin ilk günü aklıma geliyor. Annemi hatırlatması dışında sirenlerin hiçbir önemi kalmadı artık. Hastanelerde çok süreç geçirdik. Hep iyileştirdi bizi, hep birlikteliğimizi uzattı. Artık yapılacak bir şeyler kalmamış mıydı? Acaba diyorum bu süreyi biraz daha uzatabilir miydik; ben nerede eksik, yanlış yaptım diye sorguluyorum kendimi. Hep gerekçeler buluyorum ayrılığımıza sebep şu olmuş olabilir mi diye? Haydeee, bu kafayı yemiş diyebilirsiniz ama öyle işte... Belki bir şeyler daha ve daha iyi yapılabilirdi gerçekten. Belki de son 75 gün bile benim ayrılığı kabul etmem için uzatmalardı. Nasıl olacak, nasıl yaşanacak böyle bilmiyorum. Gerçekten hala inanamıyorum ayrılığımıza. Her şey sanki daha dün gibi, sanki hiç ayrılmamışız gibi, sanki şaka gibi... Hep yanımda hissediyorum. 20'li yaşlarımda dönüşsüz bir ayrılığı kabul edemem diyordum. Son dönemlerde kabul edebilirim dedim ama kabul edemeyecekmişim gerçekten. Hayırlısı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder