12 Eylül 2016 Pazartesi

(Yabancısı olduğum) Eşcinsel dünyalar!

Eşcinsellerden daha mı çok doktor çıkıyor, dövme yaptırmak ve dine yönelmek içselleştirilmiş bir homofobi midir, eşcinsel aşktaki obsesiflik homofobiyle ne kadar bağlantılı, eşcinsellik siyaset yapmanın önünde bir engel değilse neden eşcinsellik yasallaşmaz..?

Adamı, karısı iki erkekle basıyor ve ertesi gün adamın bütün mal varlığını üzerine yaptırarak yurt dışına gidiyor çocuğuyla beraber. Adam sıfırı tüketince değişik arayışlara giriyor... Mesela vücuduna tepeden tırnağa dövme yaptırıyor. Tanıştığı partneri bunu görünce ürküyor ve yılan derisi gibi bir vücudu olan kişiyle ancak sevişemeyip arkadaş olabileceğini söylüyor. Arkadaşız senle! Eşcinsel doktorumuz eşcinsel literatürüne uygun kanişler ediniyor... Sonra eşcinselliğini kamufle etmek için Hristiyan olup ayinler düzenliyor. Olayı anlatan kişinin de katıldığı 37 kişilik son ayinde bulunanların çoğunun da aynı şekilde eşcinsel olması..!

Son tanıştığım kişinin eşcinselliğe dair anlattıkları, eşcinsel dünyasında ilginç şeylerin döndüğünü gösteriyor... Mesela kendini erkek eşcinsel olarak tanıtan bir kişi doktor çıkıyor; çok ironik değil mi? Bir de eşcinsellerden, çok sağlıkçının çıkması da tesadüf olamaz sanırım... Sonra bu doktorumuz evleniyor ailenin baskısı ve de eşcinselliğini gizlemek için. Ama turizm şehrindeki balayı bile karşı cinsle cinsel anlamda kendini gerçekleştirmesine yetmiyor. Sonunda tüp bebek yoluyla çocuk sahibi oluyorlar ama bu da, yani çocuk sahibi olmak da bir heteroseksüelle bir eşcinselin evliklik sürdürmesine yetmiyor.

Kişinin eşcinselliğini geç keşfetmesinin arkasında tabiki de içinde yaşanılan cinsiyetçi kültürün şekillendirici etkisi çok önemli. Kimliğini geç farkediyorsun, farkedinceye kadar heteroseksüel yola girip geç kalabiliyorsun veya erken farketsen de özgüvenli davranamayabiliyorsun cinsel kimliğin konusunda. Ama kişi bir şekilde kendini kimliğine uygun gerçekleştiriyor ama bunun legal yollardan gerçekleştirilememesi hiç de eşcinselliğin yararına olmuyor tabi. Aslında eşcinsellerin yararına da olmuyor. Yarım bir yaşam bence kişinin kendini özgürce gerçekleştirememesi ve kimliğiyle alakalı olarak fedekarlıklar yapması... Eşcinsellerin ilişkiler konusunda saplantılı olmalarının arkasında da özgür olamamaları yatıyor aslında... Çünkü aşktaki mülkiyetçilik, kısıtlı alalarda kaybetme korkusuyla da alakalı bir şey... Peki sekste kat edilen kilometreler ne ile alakalı? Sanki milyonluk şehirlerde insanların frekanslarının tuttuğu kişiler hiç olamazmış gibi şehirler arası seyahatlar nasıl açıklanabilir? Kişilerin burnunun dibindeki uyumlu kişileri bile görememesi, eşcinselliğin özgür olmmasıyla alakalı değil mi?

Eşcinsellik doğanın öyle bir gerçeğidir ki, ne politika dinler ne siyaset..? Milletvekili olmak, meclise girmek, eşcinsel ilişkiyi frenleyemez ama homofobi kişinin kendi olmasını engeller...

Açık bir eşcinsel olarak yaşadığım için bu tür eşcinsel yaşamlar ilgimi çekebiliyor bazen...

Eşcinsellikle transseksüelliği birbirinden ayırt etmememin bir sebebi de, transseksüellerle birlikte eşcinsellerin de erkeksi erkeklerden hoşlanması, erkeksi eşcinsellerin de homofobiden dolayı erkeksi davrandıkları ve.., çünkü konuşunca ve davranışlarını görünce hiçbirimizin birbirimizden farkımızın olmadığını görüyoruz aslında. Heteroseksizmin bizi kategorize etmesinden başka bir şey değil bu. Nasıl kategorize ettiği de toplumsal cinsiyetle alakalı... Kiminiz bedenlerine küs eşcinselleriz, kimimiz bedenleriyle barışık transseksüeller... Hepimiz aynı kapıya çıkıyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder