5 Eylül 2016 Pazartesi

Eşcinsellikle ilgili kafaya takılan sorular

Eşcinselliği masaya yatırdım!


Eşcinsellik kişinin kendi cinsine cinsel ve duygusal olarak ilgi duymasıdır, eğilimidir, yönelimidir, kendi cinsinden hoşlanmasıdır.

Eşcinsellik genetikseldir, doğuştandır. Bakmayın siz, kafası karışık insanların "daha eşcinselliğin çevresel mi, doğuştan mı olduğu bilinmiyor" demelerine. Bir insanın cinsel yönelimi daha anne karnındayken bellidir. Öyle olmasaydı, aynı koşullarda yetişen canlılarda eşcinsellik niye olsun? Ayrıca bir insanın ne olduğunun en iyisini uzman veya başkaları değil, kişinin kendisi bilir. Benim kimden hoşlandığımı, hoşlanacağımı başkaları benden daha iyi bilemez...
Benim yemem-içmem, yatmam-kalkmam, müzik anlayışım vesaire, kısaca yaşam biçimim, hayata bakış açım bile içinde yetiştiğim kültürden etkilenmeyebiliyorsa, bu neyin tereddütü, hatta cehaleti... Bir şey insanın yapısında olmasa, şiddet ve nefret karşısında vazgeçer o şeyden. Çevre özgür değilse kişinin kendisini bastırmasına sebep olur, özgür ise kendisini keşfetmesini, kendisiyle barışmasını sağlar. Eşcinsellik gibi baskıya rağmen varolan bir şey ise, hayatın en gerçeğidir. Bir insanın genetiği nasıl şekillendiyse, dünyaya da o şekilde gelir. Bunun aksini düşüneninkiyse homofobiden başka bir şey değildir.

Eşcinsellik hastalık değildir. En başta şu cevabı vereyim bu şekilde düşünenlere ki, üzerime baskı kuramasınlar. Hastalıksa hastayım, hastalığımla yaşamaktan çok mutluyum, çünkü bana iyi geliyor, çünkü bu hastalık sayesinde sevme edimimi gerçekleştiriyorum. O yüzden ben iyileşmek istemiyorum! Çünkü iyileşirsem sevemem, yani heteroseksüel gibi yaşarsam sevgiden mahrum kalırım, bu da benim ölmem demektir. Anlayabiliyor musunuz? Eşcinsel aşkı anlayamayan bir insan sevgi körüdür, aşk körüdür, aşkını-sevgisini yaşayamamış bir kişi, aşkının sevginin ne olduğunu bilmeyen bir kişi olabilir ancak... Eşcinselliğin hastalık sayılması bir insanın bir insanı sevebilmesiyle eş anlamlıdır. Sevmenin şeklinin de hiç kimseye bir zararı yoksa... Hasta olan kimdir acaba? Hastalık nedir; bir insanın ruhsal veya bedensel olarak bozuk olmasıdır. Eşcinseller eşcinselliğini ifade edene kadar normal karşılanıp da eşcinselliği ortaya çıkınca hasta olarak görülüp tedavi ettirilmeye çalışılıyorsa, burada bir anlayışsızlık vardır, art niyet vardır, farklı olanlara karşı kötü duygu söz konusudur, belki bilgisizliğin verdiği cehalet ve beraberinde korkuya, kaygıya dayalı bir nefret vardır, vesaire ama eşcisnelliğe hastalık gözüyle bakılmasının mantıklı hiçbir açıklaması yoktur. Öyleyse kim hasta; hayatın gerçekleri mi, bu gerçekleri kabul edemeyen kafalar mı? Ayrıca resmi kurumların eşcinselliği hastalık sınıfından çıkarması da bağlayıcı olmamalı eşcinselliğin normal karşılanması için. Çünkü eşcinselliğin normalliğinin birilerine bağlı olması, her zaman kötü niyetlilerin kumadayı ellerine geçirmelerine sebep olabilir. Ben iyiyim diyorsam, iyiyimdir. Biraz önce de dediğim gibi benim nasıl olduğumu-eşcinselliğimin hastalık olup olmadığını cinsiyetçi dünyanın kurumları, kuramları ve kuralları belirleyemez. Hem bugüne kadar hangi akıllım eşcinselliği heteroseksüelliğe dönüştürebilmiş ki... Belki bazı homofobik eşcinseller eşcinselliklerini hadım etmiş olabilirler en fazla...

Eşcinsellik bir tercih değildir. Tercih olsaydı heteroseksist ve homofobik bir dünyada eşcinseller öldürülmek için mi eşcinselliği tercih edecekelerdi, aşağılanmak, dışlanmak, ayrımcılığa maruz kalmak için mi tercih edecekerdi? Tercihimize saygıdan çok haklarımızı istiyoruz ayrıca! Pardon eşcinsellik bir tercihse, siz homofobik heteroseksüeller bir kere de siz eşcinselliği tercih eder misiniz? İnanın kötü bir şey olmuyor eşcinsel olunca, garantisini veriyorum...

İnsanların eşcinsellikle ilgili merak ettiklerinin en başında gelen eşcinsellerin cinsel yönelimlerini ne zaman farkettikleri... Kendimden bahsedeyim. Kendimi bildim bileli... Çünkü geriye dönük en hatırlayabildiğim yaşlarda bile kendi cinsimden hoşlanıyor, çocukça cinsel oyunlarımı kendi cinsimle oynuyordum... Burada bir parantez daha açmak istiyorum transfobik olarak adlandırılsam da. Ben çocukça cinsel oyunlarımda falan hep kadın rolünü oynardım ama şu anda öyle kadın olmak gibi bir isteğim falan yok. Sevişirken falan kadın gibi de hissediyorum kendimi yarı yarıya veya yarıdan fazla ama cinsiyetin tanımlanması beni cinisyetten soğutmuştur. Benim birisiyle beraber olurken ne hissettiğimin belli bir kalıba dökülmesi insafsızca geliyor bana. Çünkü yatakta veya toplum içinde oynadığım rol belirliyorsa benim cinsiyetimi, bunu kategorize etmek özgürlük anlayışıma ters. Ben seviyor ve seviliyorum, insanca yaşamaya çalışıyorum. Hayatımın bir anında etkin, bir bölümünde edilgen olabiliyorum. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi cinsiyet kavramına inanmıyorum. Toplumsal cinsiyetin biyolojik cinsiyetlere atfettiği bir şey söz konusu bence. Hatta ben eşcinsellikle transseksüelliği ayırt etmiyorum. Erkek bedeninde her iki cinisyet duygularını barındırmak veya cinsiyetsizliğe dair bir şey gibi benimki. Daha doğrusu kafamın içinde cinisyete dair ne varsa, bu benim bedenime ters gelmiyor. Böyle doğmuşum ve bundan rahatsız olup da bedenimi niye değiştirme ihtiyacı hissedeyim ki. Ben kadın cinisyetinde olsam bile erkek bedeninde bir kadın olurum, penisli bir kadın olurum, olur biter. Bu anlattıklarım bedeniyle barışık olmayan transseksüellere ne kadar ters gelse de benim durumum bundan ibaret. Yani bir erkek biyolojisi var, bir de kadın biyolojisi... İçindekiler de envai çeşit olabilir. Neden bunu iki tipe indirgemeye çalışıyoruz ki cinsiyetçi dünya gibi. Anlayabiliyor musunuz beni?

Bir de şöyle saçmalık var... Hiç karşı cinsle beraber oldun mu da biliyorsun heteroseksüel olmadığını? Sen kendi cinsile beraber oldun mu da biliyorsun eşcinsel olmadığını. İnanın heteroseksüle olduğunu iddia edenlerden çok eşcinsel çıkar da, eşcinsel olanlardan hiç heteroseksüel çıkmaz. Çünkü eşcinsellik homofobiye rağmen varsa, bu değiştirilemez...

Eşcinselliğin sonradan olduğuna dair, yani çevresel olabileceğine dair de çok bahene var... Eşcinsellerin mutsuz bir ailede büyümüş olabileceğinin düşünülmesi, farklılık olsun diye böyle bir şeyin denenmiş olabileceğinin düşünülmesi, özenilerek oluştuğunu düşünülmesi, veya hahaha... tecavüze uğrayarak eşcinsel olunduğunun düşünülmesi... Eşcinseller de homofobiye karşı heteroseksizmin homofobik argümanlarını kullanırlar genellikle kendilerini savunurlarken. İşte, tecavüze uğradım da öyle eşcinsel oldum, önümde rol modeli yoktu, mutsuz bir ailede büyüdüm, vesaire...

Eşcinsellik günah mı meselesine gelirsek... Dine inanıyorsan eşcinsellik günahtır. Çünkü din heteroseksizmin tekelindedir. Çünkü dikkat ederseniz eşcinselliğe heteroseksizmin bakış açısıyla dinin bakış açısı paraleledir. Bırakın eşcinselliği, dini uygulamalarda genel anlamda bile kültürler arası bile fark yok mu?

Heteroseksizmin bir de, eşcinseller bile eşcinselliklerinden rahatsız fırsatçılığı vardır. Eşcinseller eşcinselliklerinden dolayı değil, homofobiden dolayı mutsuzlar, homofobiden dolayı keşke heteroseksüel olsaydım diyebiliyorlar.

Eşcinsellerin sayısıyla ilgili de kafalar karışıktır. Zannedilir ki herkes heteroseksüeldir ve arada bazı kadınsı erkekler vardır eşcinsel olarak, onlar da eşcinselliği azınlık olarak gösterir. Eğer homofobi olmasaydı belki kadınsı erkekler kadınsı olmayacaktı ve de kadınsı olmayan eşcinseller de kendileirni eşcinsel olarak dile getirebileceklerdi. İçinde yaşanılan ortamın, kültürün özgürlük seviyesi belirliyor eşcinsellerin görünürlüğünü. Gelişmiş-ileri kültürlerde daha çok eşcinsel olduğunun, geleneksel-muhafazakar toplumlarda eşcisnellerin az olduğunun zannedilmesi demokrasiye paralel görünür olup olmama meselesindendir. Moderniteyle beraber eşcinselliğin arttığının zannedilmesi ülkelerin demokrasi seviyesiyle alakalıdır yani. Yani eşcinseller özgüreştikçe görünürlüklerinin sayılarının arttığını zannettirmesi eşcinselliğin yaygınlaştığını, çoğaldığını göstermez. Aynı sayıdaydılar ama görünür değillerdi. Şimdi görünürler ama sayıları gene aynı.

Eşcinselliğin sapıklık, ahlaksızlık olarak falan düşünülmesi tamamen homofobiyle alakalıdır. Heteroseksist uygulamalara bakarak bu ahlaksızlık, bu sapıklık diyemeyiz. Eşcinselliğin sapıklık olup olmadığına, kişiye ve çevresine zarar verip vermediğine bakarak karar verebiliriz ancak. Sapıklık veya ahlaksızlık cinsel yönelimle değil, kişilik yapısıyla alakalı olabilir ancak... Eşcinseller daha sapıkça davranıyor diye istatistiki veri mi var? İstatistiki verilere bakarak bir değerlendirme yapacak olursak, yerin dibine batacak olan eşcinsellik değil heteroseksüelliktir o zaman.

Eşcinselliği duygudan yoksun şekilde sadece cinselliğe indirgemek de ahlakçılık üzerinden homofobiyle alakalı bir durum. İnsanlar uhrevi değil bilimsel düşünse, ahlakçı değil özgürce davransa zaten homofobi olmaz değil mi? Çünkü eşcinsel karşıtlığının mantıklı hiçbir dayanağı yok. Hem niye eşcinsellerin cinselliğine kafayı takıyor bu millet. Bırakınız dilediğince yaşasınlar, kime ne zarar var cinselliğin. Heteroseksüellerin cinsel problemi olunca eksiklik olarak görülüp tamamlanmaya çalışılırken, eşcinsellerin cinselliğinin rahatsızlık vermesi çifte standart değil mi?
Aslında kafaya takılan eşcinsellerin cinselliği değil de cinselliklerinin şekli. Yani ters ilişkiye bakılan bakış açısı. Oysa bedensel ilişki, kafadaki eşcinselliğin bir uzantısı. Kişinin cinsel yönelimi kendi cinsine olmasa, bunu bedensel olarak da uygulamaz ki zaten. Eşcinseller arasındaki ilişkiye bakış açısı eşcinsellere de sirayet etmekte ve eşcinseller de pasif olmaktan kaçınıp aktifliği eşcinsellikten saymama gibi bir durum oluşmaktadır. Oysa eşcinsel, eşcinseldir kendi cinsiyle isteyerek ilişkiye girdiği sürece.

Eşcinsellik hakkındaki en büyük yargılardan biri de eşcinsellerin iktidarsız olduklarıdır. Eşcinselliğin biyolojik cinsiyetle alakası yoktur ki. Yani eşcinseller biyolojik olarak tam teşekküllü erkek veya lezbiyenler tam teşekküllü kadındırlar.

Bu konuda benim en rahatsız olduğum cehaletse, eşcinselliğin hormanal eksiklik olarak görülmesi. Kardeşim eşcinsellik erkeklik veya kadınlıkla alakalı değil diyorum anlamıyor musunuz? Bir erkek bedeninin illa ki kadın bedenini sevecek diye bir mecburiyeti yok ki. Burada tek cinselliğe koşullanmış beyinlerin başka türlüsünü kavrayamama veya kabul etmeme durumu söz konusu. Ben eşcinselliğin erkeklikle kadınlıkla alakası yok diyorum, siz bir de ilişkide hanginiz erkekliği, hanginiz kadınlığı üstleniyorsunuz diyorsunuz. Gerçi erkekliğe kadınlığa koşullanmış eşcinseller yok da sayılmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder