18 Ağustos 2016 Perşembe

Nefret cinayetleri neden durdurulamıyor?

Transseksüel hakları ne zaman kazanılır biliyor musunuz; kafamızın içindeki cinsiyet kimlğimizin bedenimizden bağımsız olarak da varolabileceğini, bu şekilde kendini gerçekleştirebileceğini anladığımız vakit. Ben 90'lı yılların başından beri bilinçlenmiş, eşcinsel hareketinin ivme kazandığı günlere birebir şahit olmuş bir kişi olarak, ta o günlerden beri transseksüelliğin kafanın içinde olduğunu okuyan, öğrenen ve bilen bir kişiyim ama hala LGBTİ hareketindeki transseksüel biriminin en büyük derdi bedenden bağımsız eşitlik ve özgürlük mücadelesine dönüşebilmiş değil. Yaşadığım şehirdeki toplantılarda bile toplantıların en önemli, hatta tek konusu, eşit ve özgür olarak varolmanın yollarının araştırılması değil de, alınan veya alınacak hormon düzeyleri, ameliyat süreci ve altı çizilen heteroseksüellikleri... Onu da boşverin, dahası bedene takılmamış bir transseksüelliği rencide edici bulup alınganlık gösteriyorlar, tepki gösteriyorlar, bu tarz bir transseksüellik düşüncesini dışlıyorlar. Yani kısaca transseksüellik daha hala bedenin transı bölümünde, hatta sadece orada! Yani ancak nefret cinayetlerinde poltikleşebiliyor birazcık transseksüellik, o da sedece LGBTİ dünyasında sınırlı kalıyor, yani kimse iplemiyor siyasi arenada falan. En fazla duyarlı bir kaç kişinin, gazetecini veya birkaç meşhur kişinin sesi duyulabiliyor. O da birilerini rahatsız edecek boyutta değil; sosyal medya hesabından falan duyuruluyor. Ne diyorsun, sadede gel diyebilirsiniz... Zaten bilen biliyor benim düşüncelerimi ve o yüzden transfobik olarak düşünülüyorum veya söylemlerimden öyle algılanabilir ama fobiklikle kesinlikle alakası yok, çünkü ben de trans bir kadın sayılabilirim veya öyleyim de; LGBTİ'leri ancak cinsiyetsizliğin özgürlüğe kavuşturabileceğine inandığım için bunu-cinsiyeti bertaraf eden birisiyim... Tabii bir de insanın cinsel kimliğini gerçekleştirmesinin bedensel yapısına en uygun şekilde olacağına inandığım için de böyle düşünüyorum. Mantık çerçevesinde düşünürsek bana göre bedensel transfer, bir insanın bedensel anlamda kendini gerçekleştirmesinin önünde bir engeldir. İyi düşünün ama bilimsel anlamda iyi düşünün, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tabii kişi topluma dahil olmak istiyorsa, çoğunluk gibi yaşama daha mutlu edecekse, tercihlerinde serbesttir. Yoksa transfer olan kişi, bilimsel anlamda kendini layığıyla gerçekleştirecektir diye bir şey söz konusu olamaz. Çünkü biyolojinin doğasına uygun kendini bir gerçekleştirme şekli vardır. Mesela ben... Biyolojik bir erkek olarak kafamın içinde bir kadın var ama bu kadınlığım en sağlıklı şekilde kendini erkek bedeni içersinde gerçekleştirebilir. Mesela bir erkekle sevişirken kocaman bir klitorisimin olduğunu hayal ediyorum kendimi hadım ettirmek yerine, gibi... Veya biyolojik olarak kadın olduğumu düşünün ama kafamın içinde erkek bir cinsiyet var... Soruyorum size... Bu biyoloji bedensel anlamda sağlıklı bir şekilde kendini nasıl gerçekleştirebilir; erkeklik organı transferiyle mi, yoksa biyolojik yapısına uygun olarak mı? Evet, ben bir çok transseskeüle göre onları anlayamıyorum..! acaba? Ben mi transseksüelliği, hatta kendimi anlayamıyorum, yoksa onlar mı kendilerini anlayamıyorlar? Aslında lafı fazla uzatmak istemiyorum da... Tabiki de herkes nasıl mutlu olacaksa öyle olmalı da ama asıl benim demek istediğim, değindiğim bu konular olmasa da (yani transseksüelliğin trans tarafı), trans cinsiyetinin özgürlük hareketinin istenilen seviyede olmamasının sebebi de baştada dediğim gibi, cinsiyet geçiş bölümü öncelikli olması. Tabi kişinin kendini gerçekleştirmesi hayatsal anlamda en öncelikli şeydir ama yasal haklar öncelikli olmazsa, toplum içersinde eşit bir şekilde varolamayız ki. Trans kadın oluruz ama hep öteki trans kadın olarak varoluruz. Eşit ve özgür şekilde nasıl varolunabileceği konusunda gene de açıklayıcı olmayabilir düşüncelerim... Şunu diyorum... Farklı bireyler diyelim kısaca, çünkü farklılık sadece transseksüelliği kapsamıyor, çok da poltik olmuyorlar, daha doğrusu çok da politik olmanın derdinde değiller. Heteroseksist bir dünyada olunamıyor mu..? Derdimiz bu olmalı, neden olunamıyor olmalı, ilk önceliğimiz kendimizden bile önce belki de bu olmalı. "Ben" olmak çok önemli ama yarınki "ben"leri de düşünerek hareket etmeliyiz ki, bugünkü bizim durumumuzdan daha iyi olmalı yarınki "ben"ler. 90'lardan önce bir eşcinsel hareketi yok gibiydi ülkemizde. Hep kişiler bedensel anlamda gerçekleştirmişler kendilerini ve yarına, yani bizlere bir şey bırakmamışlar. Zeki Müren örneğinde olduğu gibi yüksek platformlu ayakkabılar ve pullu abiye kıyafetler üzerinde kalmış eşcinselik, Bülent Ersoy örneğinde olduğu gibi toplumsal cinsiyete uydurulmaya çalışılmış transseksüellik. Hala da bir şey yapılamıyor gerçek anlamda LGBTİ hakları konusunda, yapmak isteyenlerinki de ne yazık ki yetersiz kalıyor. En çok canımı sıkan şey de farklılıkların farklılık olarak mücadelesinin verilmeyip, heteroseksizme uygun şekilde mücadelesinin verilmesi. Hep diyorum bu şekilde bir yere varılamayacağını. Artık heteroseksizmden bağımsız ve birazcık daha içinde yaşadığımız kültüre dokunacak şekilde varolalım. Daha hala herkes aktivist olmak zorunda değil gibi bir düşünce hakim LGBTİ dünyasında. Her farklılık kendisi için mücadele etmez ise, diğerleri salak mı? Ne demek Bülent Ersoy LGBTİ hareketinin bir parçası olmak zorunda değil. E o zaman da farklılıkların çoğu kabul edilmez, anca' gücü olan kendini gösterebilir, o da iktidarı rahatsız etmeden. Acaba diyorum, hedefine varmak isteyen bütün farklıklar aynı kafadan, mesela transların hedefi bedensel geçiş, ne bileyim eşcinsellerin amacı bir sevgili, sosyo ekonomik iyi bir gelecek ve ondan sonrası, yani LGBTİ'lerin heteroseksüeller kadar aynı haklara sahip olması hiç önemli değil mi? Aktivizm demek de ilk etapta illa ki eşcinsel bir parti kurmak veya bir partiyi eşcinselleştirmek demek değil ki? Aslında hep bunu anlatmak istiyorum şahsım adına. Ailemizde, mahallemizde, içinde yaşadığımız şehirde açık kimliğimizle varolmak, zaten başlı başına toplumsal birimlerde bir varolma isteği talebidir. Bir şey var ise, görünür ise ancak talep eder konumda olabilir. Yani yanlış anlaşılmasın ama biraz hazırcıyıZ hak-hukuk konusunda. Hep toplum ve birimleri bizim yanımızda değil diyoruz ama biz öteki olmaktan kurtarmaya ne kadar çalışıyoruz kendimizi? Yaşamak için zor yolu denemiyor olabilir miyiz? Kısa vadeli ve de kalıbaına uygun mu düşlüyoruz hayatımızı? Kısaca içinde yaşadığımız kültürü dönüştürme cesaretimiz ne kadar diye sorabiliriz. Ben mesela her eşcinsellikle ilgili bir kelimeden farkındalık yaratmaya çalışıyorum yaşarken. Belki bu espiri konusu oluyor, belki birilerini rahatsız ediyor ama bir şekilde varoluş mücadelesi sergiliyorum heteroseksistsel bir tip olmadığıma dair. Acaba diyorum, bizim dedimiz kendi içimizde mi asıl..? Biz ne kadar barışabildik farklılığımızla, ne kadar silebildik çocukluğumuzda beynimize atılan cinsiyetçi formatları? Verdiğimiz savaş kime karşı..? O yüzden mi dışarıya karşı daha cesur olamıyoruz? Cesareti de sadece görünen örnekler üzerinden varmış gibi kendimizi kandırmayalım. 80 milyonluk Türkiye'de o kadar yok gibi ki LGBTİ'ler? Yanlış anlaşılmasın, ben muhafazakar iktidar döneminde bile LGBTİ'liğe karşı daha bir farkındalık yaratıldığına inanıyorum ama içinde bulunduğumuz tarihte, yaşadığımız dönemdeki ileri ülkelerle karşılaştırıldığımızda yok gibiyiz. Daha fazla uzatmayayım ve noktayı koyayım. LGBTİ haklarının kazanılması için, politikleşmeliyiz arkadaşlar. Önceliğimiz heteroseksist ve ahlakçı toplumda, cinisyetsiz ve ahlaksız olmak olmalı! Bireysel meselelerimizle, LGBTİ hareketini yerinde saydırmayalım. Yani yani, bir nefret cinayeti olmasını beklemeyelim sesimizi çıkarmak için. Biz heteroseksizme uygun bir LGBTİ'lik treninde sallanmadan giderken, bir nefret cinayeti olunca uyanıyor gibi bir görüntü arzediyoruz. Aslında daha söyleyecek çok şeyim var da, daha fazla abartmayayım. Bir şey kalmadı diyebilirsiniz; hayır daha o kadar çok acı gerçek var ki görmezlikten geldiğimiz. Bakınız ben 50 yaşında bir LGBTİ bireyiyim (geçen yazımda LGBTİ bireyi değil, "top"um demiştim ama bu, terimlerin kamuflaj olarak kullanılmasına karşı oluşumla alakalı bir şeydi) ve bu hayatın içindeyim ve neyin ne, kimin ne olduğunu bilen birisiyim. LGBTİ haklarına bak, gerçekleri gör zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder