18 Ağustos 2016 Perşembe

Açık bir eşcinselin homofobiye rağmen hayatta keyifli bir şekilde kalma mücadelesinin formülü


1987'den 2008'e kadar asgari ücretli bir işçi olarak çalıştım. İşi bıraktığımda aldığım ücret 500 lira idi. Hiçbir zaman elim bol para görmedi, hep ucu ucuna yaşadım. İşçi isen çok rahat değildir çalışmak. Ezilirsin hep. Eşcinselsen direkt veya dolaylı homofobiye de maruz kalabilirsin. Direnmezsen bu yüzden işten bile atılabilirsin. Amaaa... Benim öncelikli derdim hiçbir zaman homofobi olmadı ki... Hayat gailesi çok daha öncelikli sorunumdu. Senin yeme-içmen, ev kiran, vesaire ihtiyaçların ve de ailevi sorumlulukların varken homofobi şiddetli bir şekilde rahatsız etmediği sürece insanın aklına bile gelmiyor, umrunda bile olmayabiliyor. Homofobi benim için ekstra bir yük değil, her halükarda kendimi korumam gereken sıradan bir şeydi. Ben çalışarak ihtiyaçlarımı karşılamalı, sorumluluklarımı yerine getirmeli, gelecekte de kimseye muhtaç olmamak için emeklilik için yeterli primimi tamamlamalıydım. O yüzden iş yerindeki zorluklara göğüs germeli, homofobiyi de kendime yük olarak görmemeliydim. Öyle de oldu, öyle de yaptım. Benim karşılaştığım homofobi de az-buz değil, belki de en şiddetlisini yaşayanlardan biriyimdir. Açık bir eşcinsel olduğum için de resmi veya gayri resmi her türlü homofobiyle karşılaştım. N'oldu, bu yolumdan alıkoydu mu beni? Kaç kere of demişimdir acaba hayata karşı? Demişimdir de gene de vazgeçmemem gerektiğinin bilincindeydim hep. Ne demek yaa homofobiye karşı hayattan vazgeçmek falan... İnsanın çalışmaması için, çalışmayı sevmemesi gerekir! İntihara kalkışan ve seks işçiliği yapan eşcinsellerden bahsediyorum... Gerçekten zannedildiği gibi ben hiçbir zaman tuzu kuru falan olmadım. Yani rahat bir hayatım ve geleceğim garanti olduğu için değildi açık eşcinsel olmam. Ben de aynı ülkede yaşıyorum, ben de aynı davranışlara maruz kalıyorum. Ben liseyi bırakarak çalışmaya başladım 17 yaşındayken, hem de asgari ücretli bir işçi olarak, hem de hayatım boyunca. İşsiz kaldığım dönemlerde otelde garsonluk ve bulaşıkçılık da yaptım, apartmanlarda merdiven yıkayıcılığı da ama kalkıp da hayat çok zor, iş yok, yaşamak istemiyorum demedim, bir Allahın kulundan da 5 kuruş borç para istememişimdir. Hep ayağımı yorganıma göre uzatıp, ihtiyatlı olmuşumdur. Hayatta zor durumda kalmamak için de öyle çok da yırtmadım kendimi. Normal şekilde bir mücadele insanı kurtarıyor anlayacağınız. Yoksa ben başka bir gezgenden mi bahsediyorum, hayata bakış açımız mı farklı; kesinlikle ikincisi. Belki de hayatta beni avantajlı yapan tek şey, kimliğim de dahil olmak üzere her konuda dürüst ve samimi olmamdır.

Bazıları diyor ya iş güç, başka şey yapmaya vakit kalmıyor. Kimse kimseyi kandırmasın... Kalan lise 3. sınıfımı açıktan tamamladım ve şu anda açıktan da olsa 4. üniveristemi okuyorum. Sırasıyla Halkla İlişkiler, İşletme, Sosyoloji okudum, Felsefe bölümü devam ediyor. Sanırım en azından 10 tane de kurslardan sertifikam vardır. Gitar, bağlama, dans, resim, web, vesaire... Bazılarını sık güncelleyemesem de 30'a yakın blog sitem var şu anda. 20'li yaşlarımdan beri kendi çapımda eşcinsellik için bir şeyler de yapmaya çalışıyorum. Her gün spor yapıyorum ve belli seviyede badminton ve tenis oynuyorum. Bunun yüzmesi, bisikleti, voleybolu ekstrası... Bakmakla yükümlü olduğum kişiler var... Elimden geldiğince insanlarla diyalog halindeyim ve elimden geleni de yapmaya çalışıyorum onlar için de hiç yüksünmeden... Evet uykuya da vakit kalıyor... Gece 2 ile 3 arası uyuyorum ve hayat 8-9 arası başlıyor her gün... Unutmadan... Müzik benim yaşam kaynağımdır. Müzik olmasaydı, belki de yaşam konusunda bu kadar hevesli olmazdım. O yüzden bütün dünya müziklerini mümkün mertebede kaçırmamaya çalışıyorum. Artık sayısını unuttuğum binlerce orjinal CD ve 5-6 terabaytlık müzik arşivim var. Tabi Türkiye'de çıkmış bütün müzik dergileri arşivim de mevcut. İnternet gerçekten hayatı çok kolaylaştırdı. Eskiden belli başlı gazeteleri alarak ve sayfaları keserek eşcinsel arşivi oluştururdum (onlar da duruyor hala dolaplar dolusu) ama şimdi öyle mi; internetten her habere çok kolayca ulaşabiliyorsun. Bu arada Türkçe yayınlanmış bütün LGBTİ kitapları da arşivimde mevcut, LGBTİ filmleri de... Niye bunları anlattım... İnsan homofobiye rağmen açık bir eşcinsel olarak hayattan keyif alarak yaşayabiliyor. Daha çok şey anlatabilirim ama... Yaa.. benim ciltler dolusu günlüklerim ne olacak? Son olarak da "hayat güzel, yaşamasını bilene" diyyeim mi?

Unutumadan... Bazıları diyebilir ki... "Ne olacak, aşksız-seksisz ot gibi yaşamışsın işte...". Rekor bende bebeğim!

Cinsel yönelim, eşcinselliğim konusunda açıklık seviyeme gelirsek... Beni bilen herkes, eşcinsel olduğumu bilir...

Müzik dışında en büyük hobimin fotoğraf çekmek olduğunu geçmemeliyim değil mi?

Benim yazıyla kendimi ifade edişim de işte böyle kuralsız; içimi dökme şeklinde...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder