9 Temmuz 2016 Cumartesi

Ben mi zarar veriyorum?!


Yazmasam içimde kalır ve bu beni sürekli rahatsız ederdi. Ben kendi hatalarımın da bilinmesini isterim herkes tarafından o yanlışı bir daha yapmamak için, başkalarının bana yaptıklarının da bilinmesini isterim gerçeklerin bilinmesi adına. Sonuçta doğruları söylemek kötü bir şey değildir. Kaç yıl oldu bilmiyorum... Yıllar önce Denizli'de Kadın ve Çevre Derneği kurulacağı haberi çıktı yerel gazetelerden birinde. Çünkü eşcinseller dahil risk grubunda yer alan herkesin haklarını savunacağı söyleniyordu dernek amacı olarak. Halk Sağlığı Uzmanı kadın doktorla hastanedeki görev yerine konuşmaya gittim, tanıştık ve bu dernekte yer almak isteyen ilk kişi ben olmuşum ve kuruluşunda yer aldım. Dernek hiç toplanmadı bir yıllık süre boyunca veya ben haberdar edilmedim. Sonra dernekten uzaklaştırılmak istendim dernekteki diğer üyelerin eşcinselliğimden rahatsız olduğu gerekçesiyle. Bu ne derneğin ilkesiyle bağdaşıyordu, ne de diğer dernek üyeleriyle biraraya gelmediğimiz için benden rahatsız olma durumları söz konusuydu. Tabi ben ayrılmak istemesem de dernekle ilişiğim kesildi. Dernek başkanıyla derneğin kurulma aşaması dışında görüşmedik bile ki aramızda bir husumet falan olsun. Sonra bu kişi hedeflerine ulaşmak için yaptığı projelerden birine beni gene dahil etmek istedi. Ben de eşcinsel haklarına faydalı olur düşüncesiyle onun projesi kapsamında Denizli'de yaşayan tek açık eşcinsel olarak Habertürk Gazetesine röportaj vermiştim. Sonrasında arkamdan gene dedikodumu yaptığını falan da duydum ama bunlar benim için bir anlam ifade edebilir mi sizce?

Yıllar yıllar sonra LGBTİ ve yakınlarının yer aldığı bir yemekte 5-6 kişi bir araya geldik ve bir LGBTİ insiyatifi oluşturmaya karar verdik (Bu arada Denizli'de bir LGBTİ oluşumunun fitilini ateşleyen Pamukkale Üniversitesinden bir akademisyendir). Başta sadece bir LGBTİ oluşumu olacaktı bu. Çünkü aileler ve LGBTİ'lerin birarada sağlıklı hareket edemeyeceği savunuldu. Aile ekinin toplumun sert bakış açısını yumuşatabileceğini ve hem yapıya, hem de isime "aileleri" ekinin ilave edilmesinin avantaj sağlayabileceğini savununan da bendim. Ama ne oldu..? İki yıllık süreci anlatmayacağım burada. İyisiyle kötüsüyle iki yıla yakın süre Denizli LGBTİ ve Aileleri olarak bir şeyler yapmaya çalıştık. Ben hiç kimsenin emeğine saygısız değilim. Hiçbir şey yapmayan, tek bir kelime bile etmeyen ve sadece bir toplantıya veya etkinliğe bile katılmış olsa da, her katılımcı en çok iş yapanla aynı değerdedir benim için. Çünkü orada LGBTİ görünürlüğüne bir güç katmıştır varoluşuyla. Yapılan hiçbir toplantıyı kaçırmadığım, her toplantıyı raporladığım ve fotoğrafladığım, etkinliklerde açık bir eşcinsel olarak en önde yer aldığım (gerçi bu bazılarına rahatsızlık vermiş ayrı mesele), toplantıları sorularımla sürükleyip içini doldurduğum halde (belki en çok bu rahatsızlık verdi bazılarına; çünkü konuşmalarımdan rahatsız olanlar olmuş kulağıma geldiği kadarıyla), en önemlisi oluşumun yöneticileri olduğunu iddia edenler haftalarca toplantılara katılmadıkları halde sürekliliği sağlayan kişi olduğum halde (bakınız bu kişiler olmadığı haftalarda da, hatta daha verimli toplantılar yapmışız), son Anti Homofobi Haftası ve Onur etkinlikleri'nde bazı aşamalarda (bazıları kabul etmeyebilir ama) yalnız bırakıldığım halde... (bu şekildeki cümle dizisini uzatabilirim de uzatabilirim daha...) oluşumu zarar veren kişi ilan edildim ve oluşumdan ayrılmam istendi; ne manidardır ki gene kadın bir Halk Sağlığı Uzmanı tarafından üstelik. Denizli LGBTİ ve Aileleri oluşumunun iki grup halinde yola devam etmesinin sebebi asla ben değilim, olamam da. Hiç kimse benim yapıcı tarafımı inkar edemez. Olmayan sözde son olayda da beni olumsuz ilan edenlerin hiçbirisi o Cuma gecesi orada değildi... Ne kavga olmuştu, ne de tartışma... Sedece mekan sahibi toplantı gidişatımıza müdahale etmiş ve bundan sonra mekanında toplanmamızı istememişti. Olay bundan ibaretti. Ben, üstelik sadece dışarıdaki homo/transfobiye karşı değil, oluşumun ilk aşamasından son aşamasına kadar oluşum içindeki ahlakçı ve içselleştirilmiş homofobiyle de mücadele etmek zorunda kaldım... Burası Denizli küçük bir şehir açıklığı kaldıramaz, yok burası Aileleri oluşumu üslubumuza dikkat etmeliyiz, yok sadece heteroseksist ölçütlerde transsesküellik anlayışını dile getirmeliyiz, çünkü transseksüeller rencide olabilir veya aileleri kabul etmeyebilir, yok neden oluşumun sayfasında isminle yazılarını paylaşıyorsun (kimin ismiyle paylaşacaktım peki; anonim mi yazsaydım? Sonradan "yok öyle denilmek istenmedi, yanlış anladın" diye kıvrıldı ama açık ve net söylenen sözlerin nesi anlaşılmayacak) yok neden müzik yazılarını paylaşıyorsun oluşum sayfasında (Dışarıdan eleştiri geliyormuş da... Kaos GL niye paylaşıyor acaba benim müzik yazılarımı?), yok kişisel bloglarında bile çıplak model fotoğraf paylaşamazsın, toplantılar dışında hiç kimseyle görüşmediğim halde iftiralar, arkamdan konuşmalarla birilerini bana kışkırtmalar (bununla ilgili hakaret ve küfür dolu mesajlar hala telefonumda kayıtlı) vesire, vesaire... Dernekleşme hevesimiz bile yarım bırakıldı; bunu da söylemeden geçemeyeceğim...

Başta da söylediğim gibi bunları paylaşmasaydım içimde kalırdı. Söylediklerimde de bir yanlış varsa, bir iftira varsa, bir hakaret varsa hukuğun yolu açık, herkes mahkemeye başvurabilir. Zamanında, içinde kendimin de yer aldığı bir oluşum fotoğrafını paylaştığım için beni mahkemeye verecek bir LGBTİ üyesi de olmuştu. "Bu kadar çekiniyordun neden fotoğraf karesine girdin denilebilir" değil mi bu kişiye ama sorun fotoğraf aracılığıyla görünmesi falan değil, benim gibi bir ahlaksızın(!) sayfasında yer almak istememesiydi. Çünkü benim sayfalarımda mayolu erkek model fotoğrafı varmış (Ah şu mayolu, üstü çıplak erkek modellerim benim)!  İşte Halil denilen bu şahsiyet, (bazılarına göre ş.refsiz; çünkü mesajda bu şekilde hitap ediyor bana), bu tür saçmalıklarla da mücadele etmek zorunda kalıyor ne yazık ki... Neymiş birileri çıplaklıktan rahatsız oluyormuş. Ahlakçılığın kabul edeceği bir eşcinsellik biçimi varmıymış acaba?

Benim şu anda homofobiyle direkt bir sorunum yok ama eşcinsellik demek ben olmadığım için, elimden geldiğince bir şeyler yapmaya 3 kişi de olsak, 5 kişi de olsak (zaten sayı değil önemli olan) devam edeceğim, edeceğiz samimiyetime inanan ve samimi insanlarla (Yüzüne gülüp arkandan küfür edenlerle değil!). Ben mağduriyetlere karşı duyarlı olmadan yaşayamayan bir insanım. Eşcinsellere hakları layığıyla teslim edilse bile mülteciler var, hayvanlar var, engelliler var, vesaire var birlikte yol alınacak, hayat paylaşılacak ama en önemlisi eğitim için bir şeyler yapılması gerekiyor... Eşcinsellere, LGBTİ'lere hakları teslim edilinceye kadar da, her hafta maksat muhabbet olsun amacıyla bile olsa, Denizli'deki LGBTİ ruhunu diri tutmaya devam edeceğim, edeceğiz. İnsanlardan tek ricam var; lütfen kişisel ego hesaplarınızı mücadele ruhunun dışında tutunuz. Hatta diyebilirim ki bir dava için biraraya gelince, kendi içimizde ittifak oluşturarak gerçekleri görmezlikten gelecek boyutta acımasız olmayınız. Ben 20 küsur senedir açık bir eşcinsel olarak yaşıyor, elimden geldiğince mücadelenin içinde yer almaya çalışıyorum ve benim özel mahiyetinde bile gizlim saklım yoktur. Hep derim "ben ahlaksız ve mahremiyetsiz bir insanım!" diye. O yüzden zaten hakkımdaki karalamalar tamamen iftiradan ibarettir. Çünkü gocunacak hiç yaram yoktur ki. "Halil şunu yaptın, bunu yaptın desinler": Zaten yanlışsa yanlıştır yaptığım şey ve kabul ederin, doğruysa da doğrudur ama arkamdan konuşulacak gizli hiçbir şeyim yoktur. İftiralar, karalamalar ne için vardır, nefretler ne için vardır, durduk yere rahatsız olmalar niye vardır sizce..? Herkes cevabını çok iyi biliyor ama ben kişisel olumsuz şeyleri dile getirmeye bile utanan bir insanım. Evet dürüstlük kaybettirir ama insanın kendini kaybetmemesi hayattaki en büyük kazançtır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder