9 Nisan 2016 Cumartesi

Cinsiyet kimliği veya cinsel yönelim bedende değil, beyindedir

LGBTİ'ler olarak toplanmadığımız hiçbir hafta olmuyor. Belki devrim yaratmıyor buluşmalarımız ama LGBTİ ruhunu diri tutuyoruz. Katılımlı oluyor toplantılarımız ve her hafta yeni konuklarımız oluyor aramızda. Bu hafta Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sosoyoloji ve diğer bazı bölümlerden öğrencilerle Anatomi bölümünden Akademisyen Prof. Dr. Esat Adıgüzel, Nazilli'de okuyan aslen Nahçıvanlı olan Nazilli LGBTİ'den bir trans erkek arkadaşımz ve İranlı mülteci LGBTİ'lerle LGBTİ destekçilerimiz vardı.

Nazilli'de öğrenci olan Nahçıvanlı arkadaşımız, Nahçıvan'da LGBTİ olmanın zorluklarını ve oradaki homofobi ve transfobinin şiddetli yüzünü anlattı bize. Bir trans erkek olmasına rağmen LGBTİ'lere karşı o da önyargılıymış ve kendi kimliğiyle barışık değilmiş başlarda. LGBTİ'lerin yaşadıkları zorluklara şahit oldukça ve kendi gerçeğiyle yüzleştikçe... Nahçıvan'da LGBTİ olmanın zorluklarından dolayı Türkiye'de öğrenci olmayı seçtiğini söyledi. Şimdi ise LGBTİ harekeitne katkı sağlamak için yola çıkmış durumda... Arkadaşımızın bir sözyse çok anlamlıydı. "Tek başınayken homofobiye, transfobiye maruz kalabiliyoruz ama yalnız olmadığımızda, LGBTİ'ler kalabalık olduklarında dışarıdan kimse bir şey yapamıyor. O yüzden Nazilli LGBTİ'nin bir an evvel kalabalıklaşmasını istiyorum..."

Bu haftaki toplantılarımıza kalabalık bir grup olarak katılan İranlı mülteci LGBTİ'ler de orada yaşadıkları sıkıntıları ve hangi amaçla iltica etmek istediklerini anlattılar. Trans arkadaşlarımız, İran'da trans geçiş ameliyatlarının, transları düşünmekten çok, insanları belli kalıplara hapsetmek amacıyla serbest olduğunu söylediler. Transseksüelleri kabulün özde değil sözde olduğunu ve bu tek tiplileştirmenin kurbanlarının eşcinseller olduğunu aktardılar. Çünkü İran'da ya erkek olacaksın ya da kadın; eşcinselliğin de erkeklik ve kadınlık gibi cinsiyet kimliğiyle alakasının olmamasına rağmen, mecburiyetten ameliyatla transseksüel olmaya zorlandıklarını anlattılar. İran'dan kaçış sebebleri, daha eşit ve özgür, insanca yaşayabilmek yaşayabilmek için; yoksa yaşanamadığından değil. Mesela trans kadın arkadaşımız, psikolojisinde derinden yer etmiş şiddet boyutunda hiçbir transfobiyle karşılaşmadığını, ailesinin kendisini desteklediğini ama bu rağmen dışarıdaki alaycı hedeflerden ve samimi olmayan devletin trans desteğinin kurbanı olmamak için Batı'ya iltica etmek istediğini söyledi. Çünkü devletin trans politikasının toplumun translara bakış açısına olumlu katkı sağlamadığını, mesleklerini icra edemediklerini, hatta işverenlerin kendilerine iş vermedikleirni söyledi trans arkadaşlar.

Tıp Fakültesi'nden katılan arkadaşımızın toplantımızda bulunma sebebi ilginçti. Özgür ve laik yetiştirilen arkadaşımız, tüm ötekileri anlama, herkesin penceresinden bakma derdindeydi... İlginç dememin sebebiyse, muhafazakarları falan da anlamaya çalışmasıydı... Bu size ilginç gelmeyebilir ama özgürlükçüler tarafından bakarsan olaya, ilginç bence... Çünkü eşcinselliğe hastalık, sapık, günah diyen birisini anlamaya çalışmak, olsa olsa onların olaya doğal pencereden bakmamalarını sebebplerini bulmak için olabilir. Çünkü ben eşcinselim, sağlıklıyım, mutluyum ve kendimi gerçekleştirmek bir insanlık hakkıyken, beni karalamaya çalışanların homofobilerinin haklılık payı olabilir mi?

Okuduğu sürece bizi destekleyen Gülçin arkadaşımız da mezuniyetini bizimle paylaştı memleketine dönmeden önce... Toplantılarımızın bir güzelliği de, eşitliğe, özgürlüğe inananların yolunun LGBTİ ortamından geçmesiydi... Ve bu da uzun vadede homofobiye karşı, toplantılar dışında da LGBTİ'lere bir destek noktasıydı...

Toplantılarımıza ara ara katılan Pamukkalr Üniversitesi Anatomi akademisyenleirnden Prof Dr. Esat Adıgüzel'in interseksüelliği tanımlarken cinsel kimliklere bakış açımı pekiştiren sözleriyse, biz LGBTİ'lere kendimize inancımız babında güç verdi... "İnterseksüellik biyolojik olarak bir çiftcinsiyetlilik olmasına rağmen kişinin cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliğinden bağımsız bir durumdur. Kişi kendini cinisyet kimliği olarak kadın, erkek veya hiçbir şey, cinsel yönelim olarak da eşcinsel, heteroseksüel, biseksüel vesaire hissedebilir... Kişi doğduğunda cinsel kimliği net bir şekilde oluşmuş olur ve çevresel faktörlerin baskıcı veya özgür olması, ya kişinin kendini bastırmasına sebep olur, ya da kendini keşfetmesini sağlar... Kişinin cinsel kimliği veya cinsel yönlimi beyindedir, biyolojisiyle alakalı değildir. Bu da sonradan olan bir şey değildir."

Önümüzdeki hafta "İhsan Hala" konuğumuz olacak. Daha sonraki hafta da Pembe Hayat Derneği'nden trans arkadaş konuklarımızın trans geçiş sürecini anlatacakları bir atöleyemiz olacak. Haftaya Cuma ayrıca, uluslararası bir gazeteden mülteci LGBTİ'lerin sorunlarıyla alakalı olarak seslerini duyurrmaları için bir muhabir gelecek Denizli'ye...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder