24 Şubat 2016 Çarşamba

Hayat, aşk ve şarkılar...


Kendimi iyi hissediyorum... Hedeflerim var her zaman olduğu gibi... Yapabileceğime inandıklarım... Uzun bir aradan sonra part time da olsa iş yaptım... Apartmanımızdaki genç, doğum gününde sevgilisine sürpriz hazırlamış. Kırmızı kartonun üzerine, plastik bardakları kırmızı kağıtlarla kaplayarak ters kapatıp yapıştırmış. Çok bardak vardı kapalı. Her birinde bir hediye varmış. Birinde de yüzük... Aşksız dönem ve aşksız insan mı olur... Hani eski aşklar yok deniyor ya... Dönemine göre aşk yaşanıyor işte. Aşk ölmez... Nezle gibi bir şey; herkes en azından bir kere de olsa yakalanır bu hastalığa... "Ben de inanmıyorum artık aşka" diyorum ama aşk insanın içinde hep oluyor; sadece kendini gerçekleştireceği frekansı tutturamıyor. İnsan büyüdükçe hayata daha mantıklı yaklaşıyor acı çekmemek için. Çünkü aşk acı bir anlamda da. Kendini gerçekleştireceği sağlıklı ortamı da bulamayabiliyor aşk. Yoksa benim her gün kaç kere aşkım depreşiyor uyaranlarla karşılaşınca. Mümkün mertebede uygulamada da bulunuyorum ama tatmin edici olmayabiliyor uygulamaların çoğu. Çünkü uygulamada aşkın aslı bozulmuş; şekilci olmuş, kuralcı olmuş... Bilgisayarımda Sezen Aksu şarkıları çalıyor Royal Filarmoni Orkestrası'nın seslendirdiği. Herkesin aşkına tekabül eden bir Sezen Aksu şarkısı var(mı)dır mutlaka... Benimki, "Ben Sende Tutuklu Kaldım". Aşk hastalığına yakalandığım dönemde çıkmıştı bu albüm. Sevdiğim ama onun beni sevmediği, sevmesini umut ettiğim kişi bu albümle gelmişti bir akşam bana. Birbirimize sarılıp nefes nefese dinlemiştik bu albümü. Bu aşk hastalığımdan kurtulduktan sonra bu albümü bir daha asla dinlemedim. Sanırım bu hikayeyi bloğumda bir kez daha paylaşmıştım. İnsan birilerine karşı kuvvetli duygular hissediyor ama karşısındakinin bırak sevmemesini, sevip sevmediğini bile bilmeyebiliyor... Sadece umut ediyor onunla hayatı paylaşmayı. Bir şeyler yaşanıyor öyle veya böyle, az veya çok.. Yolun kesişmiş işte herhangi bir şekilde. Bir taraf alacağını erkenden teslim alıp tüketiyor ve başka heyecanlara yelken açıyor. Anlaşılamayacak bir şey yok aslında. İnsan bazen mantıksızlaşıp bu durumu kabul edemeyebiliyor. Oysa kabul edemeyecek bir durum da yok. Adam seni yolda görünce bile görmezlikten geliyorsa, neyi kabul edemeyeceksin ki... Bırak çalsın şarkılar tutkulu tutkulu... Ben de öyle yapıyorum zaten artık. Sezen Aksu şarkısı "Ben Sende Tutukul kaldım" diyor ve yüreğim sızlamıyor bile artık... Acaba? Gene de insanın kendini kandırmaması gerekiyor. Dürüst olmak gerekirse hiç filmlerdeki gibi aşk yaşamadım. Yani içimdeki aslı bozulmamış kuvvetli aşkımı birisiyle paylaşamadım asla. Belki de gerçek aşk herkesin yaşayabildiği kadar olandır; gerisi hayal ürünü... Aklıma gelmişken.. O dönem aşkım gerçekten aptalcaydı. Beni sevmesini istediğim kişi, o dönemler yağlı boya resim yapıyordum, bitirdiğim bir resmin üzerinde kendi kafasına göre değişiklik yapmamı istemşti ve ben de yapmıştım. Bu bile onun beni sevmediğinin bir göstergesi değil mi? Çok saygısızca...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder