2 Şubat 2016 Salı

Eşcinsellik normaldir; anormal olan homofobidir!


Homofobik gazetelerden Milat yazarı Özlem Doğan, filmlerde yer alan eşcinsel sahneleri eleştirerek homofobisini kusmuş ...

"Vizyona peş peşe giren üç film: Nadide Hayat, Kocan Kadar Konuş Diriliş ve Delibal. Bu üç filminde ortak bir özelliği var. Filmdeki karakterlerin en yakın arkadaşları veya yan karakterler ya gay, ya lezbiyen. Üstelik hemcinsleri olan sevgilileriyle övünüyorlar, iyilik sosuyla süslenmiş rolleriyle de apaçık olarak özenti ve sempati toplama hissi uyandırıyorlar. Onlara bu filmlerde böyle bir rol biçilmiş." demiş...

Eşcinsellik var ki, eşcinseller var. Eşcinseller var ki, hayatın içindeler. Filmlerde neden olmasın..?
Özenti ve sempati mi? Toplumun en öteki kesimine karşı, insan yapısında olmasa özenir mi? Nefret edilmek, aşağılanmak, dışlanmak, öldürülmek için mi özenecek eşcinselliğe? Yüceltilen bir heteroseksüellik varken, niye eşcinselliğe özensin ki..? "Acaba tek normal eşcinsellik de, heteroseksizm gücünü kaybetmekten mi korkuyor?" diyesi geliyor insanın..

"Grup olarak gittikleri ödev kampındaki kızın, orada tanıştığı bir lezbiyenle birlikte gitmesi ve gerçek aşkı bulduğunu söylemesi, gruptakilerin de bunu gülümseyerek karşılaması Türkiye toplumunun gelenek ve ahlak anlayışına ne kadar ters olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. Genel hatlarıyla başarılı bulduğum Nadide Hayat’ta böyle bir role ne gerek vardı, bilemiyorum." demiş...

Türk toplumu demek sadece gelenek mi demek, gelenek insan hayatından daha mı önemli?
Canlı doğası diye bir şeyi gözardı etmek ne kadar akıl ve mantık karı?
Bir insanın doğal, genetiksel yapısı diye bir şey var...
Doğa, doğal diye bilimsel bir gerçek var?
Din ile insanların hayatına ne kadar müdahale edebilirsiniz?
Eşcinsel karşıtlığının dogmalardan başka bir dayanağı var mı?
Cinsel yönelimin ahlakla ne alakası var?
Hayatın içinde olan her şeyin anlatılması gerekir... Doğada eşcinsellik var, hayatın içinde de ne yazık ki homofobi var... Homofobiye dur demek için, NEFRETE DUR demek için eşcinselliğe sanat içersinde yer verilmesi şarttır.
Sen heteroseksistsindir, homofobiksindir, farklılıklardan nefret ediyor olabilirsin ama bu sana, homofobini ahlak veya gelenek gerekçesiyle kusma hakkını vermez.
Eşcinsel karşıtlığı, her ne sebeple olursa olsun homofobidir ve tedavi edilmesi gereken korkuya dayalı bir nefrettir...

"Bir diğer dikkat çekmek istediğim nokta ise Efsun’un en yakın arkadaşının bir eşcinsel olması. Bu karakter de diğer film ve dizilerde olduğu gibi melek gibi prototipe oturtulmuş. Mehmet, Efsun’a yakışıklı bir sevgili isteğinden bahsediyor ve Efsun’un bekârlığa veda partisini ‘gay clup’te transseksüellerle birlikte kutluyor." demiş...

Eşcinsellik genelde önyargılı bir şekilde şekilde anlatılmıyor mu filmlerde, dizilerde? Eşcinsellik insanda kötü bir karaktere mi sebep oluyor da, eşcineller hep kötü anlatılsın; bir kere de melek gibi anlatılsın. Cinsel yönelimin insan kişiliği ve karakteriyle ne alakası var. Eşcinsel barda transeksüellerle eğlenmek de kötü bir şey değildir. Kötü bir şey midir? Ben de gittim ama bir zarar görmedim!

"Fakat bu filmde de izlenilebilirlik düzeyinden çok asıl sorun; ana karakter Füsun’un en yakın arkadaşının bir eşcinsel olması. Üç farklı film, aynı bilinçaltı mesaj: “Eşcinsellik normaldir.” demiş...

EVET, EŞCİNSELLİK NORMALDİR. EŞCİNSELLİK BİR CİNSEL YÖNELİMDİR VE "HETEROSEKSÜELLİK NORMAL, EŞCİNSELLİK ANORMAL" DEMEK AKIL VE MANTIK DIŞILIKTIR. EŞCİNSELLİK SEVGİDİR, SEVMEKTİR, EĞİLİMDİR AMA KENDİ CİNSİNE. BENİM SEVGİMİN DE KİMSEYE ZARARI OLMADIĞINA GÖRE, KENDİME ZARARI OLMADIĞINA GÖRE... BUNA BİRİLERİNİN KALKIP DA ANORMAL MUAMELESİ YAPMASI İNSANLIK DIŞIDIR, YASALARA GÖR SUÇ SAYILMALIDIR. ÇÜNKÜ EŞCİNSELLERİN NEFRETE HEDEF GÖSTERİLMESİ ÖLÜMLERİNE SEBEP OLABİLMEKTEDİR. HİÇ KİMSENİN BUNA HAKKI OLAMAZ. Bİ' TUTUN BE NEFRETİNİZİ İÇİNİZDE, Bİ' TUTUN!

Bırakın artık dinin eşcinselliğe bakış açısını; din adına nefret diliyle konuşarak, dinin pozitif değerleriyle çelişmeyin. Din birilerini karalamak için kullanılabilir mi? Ayrıca ne değişecek homofobiyle? Eşcinsellik yok mu olacak? Sadece nefret pekişecek, büyüyecek ve insanlar bu nefret yüzünden ölecek, ölüyor da...

İnsan nerede, ne ve kim olarak yaşarsa yaşasın, o toplulukta bir kişi dahi olsa insanca yaşama hakkına ve insanca yaşama haklarını dile getirme hakkına sahip olmalıdır. Heteroseksüelliğin eşcinsellikten ne üstünlüğü vardır, ne de ayrıcalığı... Senin çıkarlarına ters düşüyorsa eşcinsellik, susacaksın, sadece susacaksın!

Eşcinselliğin anlatılması topluma ters düşebilir ama gerçek anlamda ters olan burada eşcinsellik değildir; doğanın gerçeklerine olan nefrettir, doğanın gerçeklerine yabancı kalmaktır, doğanın gerçeklerini karalamak ve ötekileştirmektir, farklılıkları anlamamak, anlamaya çalışmamak, anlamaya çalışmayan toplumdur ters olan... Sadece SENin inançlarına, değerlerine göre bir kültür oluşturmak kadar saçma bir şey olabilir mi? Homofobiyi insanların bilgisizliğine veriyorum ama bu bilgisizliğe dayalı söylemlere fırsat verilmesi de nefreti iyice pekiştirdiği için daha bir cahilce... Sonra da barıştan söz ediyorlar, eşitlikten-özgürlükten-demokrasiden bahsediyorlar... İnsan yabancı kaldığı doğanın gerçeklerine karşı savaş verirken, nasıl evrensel barıştan söz edilebilir?

Senaristlere, yönetmenlere, oyunculara "Neden eşcinsellik propagandası yapıyorsunuz, dinimizi bilmiyor musunuz?" demiş bu kişi..

Heteroseksüeller özel hayatlarının uzantısı seksist bir kültür oluştururlarken, eşcinseller doğal kimlikleriyle neden toplumsal yaşamın dışında kalsınlar?

Evet, eşcinselliğin normal bir yönelim olduğunun anlaşılması için, 70'den 77'ye herkesin izleyeceği filmlere konu edilmeli, aileden itibaren eşcinselliğin normalliği anlatılmalı ki homofobi olmasın...

Sansür nedir biliyor musunuz; egemen kültürlerin, çıkarlarına ters düştüğü için hayatın gerçeklerini makaslamasıdır. Doğada olmayan bir şey, yaşamda zaten yer bulmaz; var ise de zaten doğaldır ve yaşanılması kaçınılmazdır. Çıplaklık, sevişme, eşcinsellik gibi gerçekler de ahlaksızlık değil, yaşanılası şeyler, doğanın olmazsa olmazlarıdır. Bunların da sanki ahlaksızlıkmış gibi muamele görmesi cahilliktir, SADECE CAHİLLİKTİR.

Eşcinselliğin normalleştirilmesi bir insanlık görevidir..!

Eşcinsellerin cinsel yönelimi, bir insanlık hakkıdır ve manevi değerlerle kıyaslanması söz konusu bile olamaz. Eğer eşcinseller Onur Yürüyüşü gibi etkinliklerle haksızlıklara dikkat çekmeye çalışıyorlarsa, bu insanca yaşayamadıklarındandır. Eşcinsellerin insanca yaşama haklarını dile getirdikleri etkinlikleri dini bir aya denk geldiyse, bunda eşcinsellerin ne suçu var; sen ibadetini yap, eşcinseller de haklarını dile getirsin... İnsanın insanca yaşama hakkından daha kutsal ne olabilir ki?

Sanat dediğimiz şey nedir biliyor musunuz? İnsan hayatını ve gerçeklerini, daha çok yaşadığı sıkıntıları dile getirmesidir. Yoksa onun dışındakiler eğlence kültürünün bir ürünü olabilir en fazla. Baştada dediğim gibi eşcinsellik bir ahlaksızlık değildir; ahlaksızlık hayatın gerçeklerine sırıtını dönmek ve nefret kusmaktır asıl. Eşcinsellik doğanın bir gerçeği olduğuna göre, bunun sanat eselerinde dile getirilmesi de kaçınılmazdır. Çünkü eşcinsellerin de insanca, eşit ve özgür bir şekilde yaşama hakları vardır. Eşcinsellik mutlaka kendini ifade edeceği bir mecra bulacaktır ne kadar yok saymaya, yok etmeye çalışsanız da!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder