6 Şubat 2016 Cumartesi

Denizli'de mülteci LGBTİ'lerin çalışması için tekstil fabrikası


Bu haftaki toplantımızı da gerçekleştirdik Denizli LGBTİ olarak...
Toplantıda kendilerini erkek eşcinsel olarak tanımlayanlar ağırlıklıydı.
Her zaman olduğu gibi trans erkeklerimiz vardı...
ESNEK heteroseksüellerimiz vardı, net heteroseksüellerimiz vardı LGBTİ'leri tanımak ve onlara destek vermek amacıyla...
Kendimizi tanıtarak ve kimlikleri tanımlayarak başladık toplantımıza...
Cinsel yönelim, kişinin duygusal ve cinsel anlamda hangi cinse ilgi duyduğu; Ecinsellik kendi cinsine eğiliminin olması, biseksüellik her iki cinse eğiliminin olması, heteroseksüellik karşı cinse eğilimin olması...
Cinsiyet kimliği: Kişinin kendini hangi cinsiyette hissettiği; transseksüellik bedenle cinsiyet kimliği uyuşmazlığı.
Toplumsal cinsiyet: Toplumun erkekliğe ve kadınlığa yüklediği roller...
Çok öz olarak kimlik tanımlamalarında buraya kadar her şey normal... Dananın kuyruğu, kalıplaşmış kimlik anlayışı dışına çıkıldığında kopuyor...
Ben de kategorileşmeye karşıyım, hatta tanımlanmak istemiyorum ama homofobiye karşı heteroseksizme derdimizi anlatabilmek için farklı kimliklerin tanımlamasını ve bu kimliklerin savunusunu yapmak zorunda kalıyoruz ama...
Heteroseksist toplumdan önce LGBTİ'ler kendi arasında anlaşamıyor kimlik konusunda...
Transseksüeller, taransseksüelliğin bedeniyle barışamamak olduğunu savunuyor, ben de bedeniyle barışmış transseksüellik de olabileceğini söylüyorum. Ama onlar bedeniyle barışmış olanın transseksüel olamayacağını söylüyor.

Literatür ne diyor bu konuda...

(Transseksüel; kendisini karşı cinse ait hisseden, karşı cinse benzeme isteği duyan veya kendisini karşı cinsten biriymiş gibi hisseden kişilere verilen addır. Hem erkek hem de kadın için geçerlidir. Yani kişi erkek olduğu halde kadın olmayı isteyebilir, kadın olduğu halde erkek olmayı isteyebilir. Ancak transseksüel, daha çok ruhsal eğilimler için belirleyici bir kelimedir.

Transseksüellik, kişinin davranışlarından çok iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi ve hissetmesidir. Bu yüzden transseksüelleri dış görünüşlerinden belirlemek söz konusu değildir. Çünkü kendilerini karşı cinsten hissettiklerini dış görünüşlerine her zaman yansıtmazlar.

Travestilikten farklı olarak giyim, fiziksel görünüm ile davranışlardan öte transseksüellerin büyük bir kısmı cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirerek sosyal ve hukuki olarak karşı cinse geçerler.

Transseksüel bireyler aslında bedensel açıdan ya erkek ya kadındırlar, fakat kendilerini, bulundukları cinsiyetten başka cinsiyete ait hissederler ve olabildiğince bu hissettikleri cinsiyetin özelliklerine bürünürler. Transseksüelliğin ne ölçüde hastalık olarak değerlendirilmesi gerektiği, kesinlikle çok tartışılan bir konudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) uluslararası hastalık sınıflama ölçütü ICD-10’a göre bir cinsiyet rahatsızlık türü olarak tanımlanmaktadır.

Transgender - Trans cinsiyet: Kişinin cinsiyet kimliği ile atanmış olan cinsinin - biyolojik cinsiyetinin uyumlu olmaması durumu.

Transgender tanımlaması şunları kapsar:

Bireylerin kadın veya erkek cinsiyet rollerine ait geleneksel tanımlara açıkça uygun olmaması, fakat bunlar arasında hareket etmesi.
Bireylerin doğumda sahip olduğu cinsel organa bakılarak atandıkları yani biyolojik cinsin, kendilerini tanımlama konusunda yanlış veya eksik olduğunu hissetmesi.
Doğumda atanan cins ile yani biyolojik cinsiyeti ile tanımlanamama veya temsil edilmeme.

Ekim 2015’te Moskova’da gerçekleşen 66. Dünya Tabipler Birliği Genel Kurulu’nda translara yönelik verilen sağlık hizmetlerine dair tavsiyeleri de içeren bir bildirge transseksüellik şu şekilde tanımlanıyor...

Trans şemsiyesi altında, anatomik olarak tanımlanabilen bir cinsiyetleri olmasına rağmen, karşı cinsiyete mensup bir kişi olarak yaşayabilmek için birincil ve ikincil cinsiyet özelliklerini ve toplumsal cinsiyet rollerini değiştirmeyi amaçlayan kişiler (transseksüel) vardır. Diğerleri ise kendi toplumsal cinsiyetlerini erkek veya kadın ikincil cinsiyet/toplumsal cinsiyet kutusunun dışına düşen bir toplumsal cinsiyetle tanımlarlar (genderqueer/kuir cinsiyet). Genel terim “transgender” tüm bu grupları yaftalama veya patolojik (hastalık) nitelemesi olmaksızın tanımlama çabasını temsil eder. Aynı zamanda olumlu bir kendinden tanımlama olarak da kullanılır. Bu bildirge, sadece belirli bir tarzda ya da geleneksel olarak karşı cinsiyetle ilişkilendirilen bir usulde giyinen (ör. travestiler) veya her iki cinsiyetin de fiziksel yönleri ile doğmuş olan, birçok çeşitliliği dahil (interseks) kişilere özellikle işaret etmemektedir. Ancak kendisini transgender olarak tanımlayan travestiler ve interseksler de vardır. Travesti veya interseks olmak bir kişinin transgender olmasına mani değildir. Son olarak, şunu belirtmek önemli ki, transgender cinsiyet kimliği ile alakalıdır ve kişinin cinsel yöneliminden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. http://kaosgl.org/sayfa.php?id=20451)

Bu tanımlardan sonra... Ben bazı transseküellerin bedenleriyle hoşnutsuzluğuna inanıyorum ve nasıl mutlu olacaklarsa, alacakları kararları da destekliyorum, aksi de düşünülemez zaten... Benim gibi benzer konumda olanlara dair yazılar okuyoruz... Bakınız Agender-Acinsiyet denilen, androjen denilen kendimi cinsiyetsiz olarak tanımlama durumum mevcut ama benim içimde bir kadın da var asla inkar edemeyeceğim... Transseksüel tanımlarında bedeniyle barışık olmama durumundan bahsediyor. Bedeniyle barışık bir kadın olarak kendimi transseksüel olarak tanımlamamın ne sakıncası var..? Bedeniyle barışık transseksüellik, bedeniyle barışık olmayan transseksüelliğin inanılmasına gölge mi düşürüyor? Hep bunu diyorum... Neden erkek bedeninde kadın, kadın bedeninde erkek mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamasın ki... Bedeniyle barışık bir transseksüelliğin kime ne zararı var? "Sen eşcinselsin, sen agender'sın, sen quircinsiyetsin..." falan, filan diyorlar... Tamam ben oyum da, buyum da, şuyum da ama hepsiyim de... Biyolojik olarak erkeklerden hoşlanıyorum yani eşcinselim, hayatta duruşum cinsiyetler üzerinde değil, kendimi cinsiyetsiz de hissediyorum, çoğu zaman da kadın hissediyorum ama ERKEK BEDENİMİ SE-Vİ-YOR-RUM! AMA KADINIM DA! Literatürde böyle bir şey quircinsiyet-genderqueer ise öyleyim veya yoksa da ben varım erkek bedeninde kadın olarak; yetmez mi! Transseksüellikle travestiliğin birbirine karıştırıldığı dönemlerde, sanırım 90'ların başına kadar falan, transseksüel ameliyatlı, travesti ameliyatsız ayrıştırmasına da karşı çıkılıp transseksüelliğin bedenle değil; beyinle, hissetmekle alakalı olduğu kabul edilmiş ve LGBTT tanımından da T'nin bir tanesi olan travesti atılmıştı. O dönemlerde bile transseksüelliğin bedenselleştirilmesine karşı çıkılımışken, benim bedenimle barışık olmam mı transseksüelliği baltalıyor? Ve üstelik Batı'da da bunun bir çok örneğini okuyoruz. Yani eşitliksiz toplumsal cinsiyetin hakim olmadığı toplumlarda, kişiler kendilerine dayatılan kimliklerin dışında varolabiliyorlar; yani erkek bedeninde kadın, kadın bedeninde erkek olarak varolabiliyorlar. Ama bizim gibi heteroseksist toplumlarda LGBTİ'ler de kalıplaşmış LGBTİ anlayışının etkisi altındalar. Ameliyat olmak isteyen transseksüeller yani transseksüelliği bedeniyle barışamamak olarak kabul eden transseksüeller, başka bir transseksüellik tanımını kabul etmedikleri gibi, bedeninden kurtulmak istemeyen transseksüelikten alınıyorlar. O tür transseksüelliği başka şey olarak tanımlıyorlar ama adını koyamıyorlar. Ad koyulsa bile kendini kadın hisseden erkek bedeniyle barışık bir şey değil mi bu; gene aynı şey anlatılmak istenmiyor mu? Bunda ne alınılacak, ne de karşı çıkılacak bir durum var. Gerçekten ben erkeklere karşı eğilimimde kendimi kadın gibi hissediyorum ve karşı tarafta beni öyle hissediyor. Ben sadece toplumsal cinsiyete uygun bir kadınlık istemiyorum; ne bedenimi değiştirmek istiyorum, ne de feminen bir kadın olmak istiyorum. Benim erkek bedenimde doğal bir kadınlığım var zaten dışarıdan hissedilen. Kadınlığımı abartmak benim kişilik yapıma ters. Altını çizeyim; ben erkek bedeninde doğal yapısını seven bir trans kadınım. Ayrıca erkek bedenimle erkekleri seven bir eşcinselim. Ayrıca cinsiyet kimliğimle toplumsal bazda varolmayı sevmiyorum; "quir"im, quircinisyetim, genderqueerim... ama sonuçta içimde bir cendır'lık, trans cinisyetlik durum var ama bu benim umrumda bile değil.  Çünkü benim varoluşum cinsel kimliğimle olamaz. Cinsel kimliklerim benim doğuştan getirdiğim normal özelliklerim. Eğer ben bunlarla varolmaya çalışırsam, cinsiyetçiliğe girer bu... Sadece dayatılanlara karşı çıkmak için ben buyum, ben şuyum diyorum. Çünkü bizi ötekileştiren kimliklerimize sahip çıkmazsak, bize dayatılanı kabul etmek zorunda kalırız. Heteroseksizmin bize dayatılan kalıpsal LGBTİ anlayışını da kabul etmiyorum. Çünkü kalıplaşmış farklı kimlikler, bizi ötekileştirmede heteroseksizme kolaylık sağlayacaktır. Biz LGBTİ'ler de bu tuzağa düşmeyelim diyorum. Kalıplaşmış transseksüellik anlayışı da işte böyle bir şey bana göre. Doğa yaratmış; erkek bedeninde kadın veya kadın bedeninde erkek. Sen barışamamışsındır, ben barışmışımdır. Bunda büyütecek bir şey yok. Ben kabul ediyorsam bedensel küslüğü, bedensel barışıklığımdan neden rahatsızlık duyulsun ki. Adına A de, B de, C de, her ne dersen de; farklı olmayacak ki; erkek bedeninde kadın olacağım gene; ne kadar kendimi cinsiyet olarak tanımlamak istemesem de. Etrafımızda bir çok kendini eşcinsel olarak tanımlayan ama her tarafından kadınlık fışkıran bireyler görüyoruz trans diyebileceğimiz ama ameliyatla bedenlerini değiştirmek istemiyorlar. Bunlara travesti desek ne değişecek, transseksüel desek ne değişecek veya başka bir kimlikle tanımlasak ne olacak; içlerinde bir kadın yok mu? Bu kişiler, yani bedeniyle ve farklı cinsel kimliğiyle barışık kişiler, hatta eşcinseller bile neden feminen veya travesti görünümlü bireylerle beraber olmak istemezler; içlerindeki kadınla alakalı olmasın. Ben zaten kendilerini eşcinsel olarak tanımlayanların, hatta en maçosunun bile içinde kadınlık olduğuna inanıyorum, biliyorum! Cinsiyetçi toplumsal etkiler burada devreye girmiyor mu; içimizdekileri dışa vuramıyoruz; kimimiz cinsel yönelimimizi, cinsiyet kimliğimizi direkt ifade edemeyip, bu anlamda gerçekleştirmelere başka isimler buluyoruz; yani toplumsal cinsiyetin dışına çıkamayıp erkeklik ve kadınlıktan ödün veremiyoruz; mesela kendi cinsiyle beraber olup ben eşcinsel değlim diyebiliyoruz, kimimiz de heteroseksizmin ötekileştirme kimliklerine kendimizi hapsetmeye çalışıyoruz; bedeniyle barışık bir transseksüel ben eşcinselim diyebiliyor... Bir arkadaşımızın lafı çok önemliydi: heteroseksizmin etkisi olmasa biz kimliklerimizi nasıl ifade ederdik acaba? Başka bir arkadaşımızın bir sözü de heteroseksizmin etkisinin ifadesi niteliğindeydi sanki; En iyisi eşcinsellik. Kimliklerimizi ifade ederken, hep heteroseksizmi en az rahatsız edecek şekilde ifade etmiyor muyuz? (trans) Erkeğim veya (trans) kadınım! Veya ailelerin çocuklarının trans olmasındansa eşcinselliklerine razı olması gibi... Kimlikleri her hafta tanımlıyoruz ama kalıplaşmışlığın dışına çok da çıkamıyoruz. Ben de eşcinselim diye geçiştirebilirim ama işte bu kalıplaşmışlığın dışında varolursak gerçek kimliklerimize o zaman kavuşacağımıza inandığımdan, konuya dikkat çekmeye çalışıyorum. Yoksa ben kendimi tanımlasam ne olacak, tanımlamasam ne olacak. Ben zaten doğama uygun bir şekilde bütün engelleri bertaraf ederek yaşamaya çalışıyorum ve bunu da göstermeye ihtiyacım yok ama heteronormatifin dışında da varoluşların olduğuna dikkat çekmek şart. LGBTİ'ler arasında da yerleşik hale gelmiş cinsiyet kimliği anlayışı dışındaki cinisyet kimliği anlayışlarına karşı çıkış da, heteroseksizmin cinsiyet kimliği anlayışını içselleştirmekle alakalı olamaz mı?

Dikkat çekmek şart dedim de, toplantıda konuştuğumuz diğer bir konuya geçecek olursak... Transseksüeller aktivist olmalı mı olmamalı mı, her LGBTİ aktivist olmalı mı olmamalı mı..? Ben de soruyorum kim queer, nereye kadar queer? Queer olmayan bir kimlik LGBTİ mücadelesinin neresindedir? Herkes LGBTİ... mücadelesinde hedefine ulaşsa da, kala kala gene geyler mi kalıyor ötekisi olarak? Zaten queer kelimesi en başta eşcinseller için kullanılmadı mı? "Öteki olduğu sürece herkes queerdir" anlayışı hakim şu anda ve doğrusu da bu ama... Ötekiyken en ötekisini de ötekileştirenlerle birlikte olup yalnız bırakmayalım tüm farklılıklar normal olarak algılanıncaya kadar!

Aslında toplantımıza imza atan en önemli gelişme, trans bir arkadaşımızın geçmişte ortak iş yaptığı kişiyle tekrar ortaklığa girerek varolan bir tekstil fabrikasını mülteci LGBTİ'lerin çalışacağı bir fabrikaya dönüştürecek olması. Hayatın içinde kimliklerimizle varolmak istemiyoruz ama kimliklerimizden dolayı dışlandığımız için, şu aşamada kimliklerimize ve kendi kendimize her anlamda sahip çıkmamız ve bu konuda iyileştirmeler yapmamız en doğrusu. Denizli'de şu anda trans kimlikleriyle çalışan ve bu konuda onları destekleyen iş yerleri mevcut. Belki LGBTİ'lerin açık kimlikleriyle iş hayatında hemencecik toptan bir şekilde yer almaları kolay olmayacak ama yapılacak açık bir iş, başkalarına da örnek olacak ve cesaret verecektir; umarım.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder