23 Ocak 2016 Cumartesi

Telefonun ucundaki "öteki" ses...


Yanlış anlaşılmasın, bu yazımda anlatacaklarımdan egosal bir nemalanma sağladığım falan çıkartılmasın... Kendimin de aynı konumda olduğu bir durum... İnsan kendini yalnız hisseder, ortak noktası olduğu kişilerle bir şey paylaşmak ister, kendi yapısıyla ilgili bir şeyler yapmak ister, kendini ifade etmek ister, bir varoluştur çünkü insanın kendini ifade etmesi, dar çerçevede de olsa dile gelmesi... Bir sığınaktır, bir güçtür, bir cesaret unsurudur uzaklarda da olsa, yeni tanıştığı kişi de olsa kendinden bir şeyler bulduğu unsurlar, bir garantidir hayatın zorluklarına karşı, kaşılaşılacak olumsuzluklara karşı, belki de bir şeyleri öğrenme ve kendini geliştirme, bilinçlendirme kaynağıdır, birlikte daha güçlü olma, birbirinin eksiklerini tamamlamadır, en önemlisi de insan haklarının fitilinin ateşleneceği noktalardır... Limanlar önemlidir..! Fırtınada en güvenli sığınaktır...

LGBTİ'ler için LGBTİ merkezlerinden bahsediyorum. Ben 20 küsur yıl önce "Kaos GL Merkez!"inin fanziniyle bir kitapçıda karşılaşınca, sanki yeniden doğmuş, hayata yeni başlamış gibi oldum. Çünkü eşcinsellerin sesini duymuştum. O ses ile temas kurdum hemen. 90'ların başında teknoloji bu kadar hızlı değildi; ne cep telefonu vardı, ne de internet... Galiba Kaos GL'nin sabit telefonu bile yoktu ki sadece mektuplaşabiliyorduk... Evlerde bile sabit telefonlar lükstü sanırım o dönemler. Geçmiş zaman oldu artık hatırlamıyorum ilk mektubumda Kaos GL'ye ne yazdığımı.. Fanzinlerine sürekli olarak nasıl ulaşabileceğimi sormuşumdur büyük ihtimal. Yazışmalarımız devam etti, ben derginin aracılığını üstlendim, küçük de olsa yazınsal bir şeyler gönderdim... Denizli'deki eşcinsellerin hayat hikayelerini, yaşadıkları zorlukları anlatıyordum... Sonra Kaos GL'nin Ankara'daki etkinliklerine katılmaya başladım... Kaos GL'nin de Denizli şubesi gibi de bir şey oldum.

Yazmaya çok cesaret edemiyordum aslında edebi bir yeteneğim olmadığı için ama insanların sorunlarını düz bir şekilde de ifade etmesi gerektiğinin bilincine varınca, blogların popüler olduğu dönemde sürekli yazmaya başladım ve Kaos GL'de daha çok dile gelmeye başladım. Sağolsun Ali Erol bir keresinde sosyal medyalardan biri kişisel sayfamı kapatınca, benim için 20 yıllık Kaos GL muhabiri ifadesini kullanınca, beni rütbelendirmişti de. O gün kendimi diploma almış gibi hissettim şahsen. Ne kadar bir parçası oldum sayılır Kaos GL'nin bilmiyorum ama ben Kaos GL ile varoldum, kendimi Kaos GL ile ifade etmeye başladım ve Kaos GL gibi de hissediyorum ne yalan söyleyeyim ve ölünceye kadar da öyle olacak...

Pardon konuyu gene çok kişiselleştirdim sanırım... Demek istediğim şu... Gene kendi tanıklığıma başvurmak zorundayım ama... Sonrasında ne zaman Denizli'ye dışarıdan bir öğrenci gelse veya gelecek olsa, tabi ilk dönemlerden bahsediyorum, kendisiyle temas kurmuş öğrencileri Kaos GL bana yönlendiriyordu... İnternet dönemindeyse artık Google abiye "Eşcinsel Denizli, Gey Denizli nerede?" diye falan sorulunca karşılarına ben çıkıyordum... LGBTİ aktivizmine dair neler yapabileceğimizi konuşuyorduk... Denendi, denendi olmadı, hatta çok defa göle maya çalmalarımız başarısızlıkla sonuçlandı diyelim ama yaklaşık 20 yıl sonra göl maya tuttu. Gerçekten tuttu ve adına insiyatif mi diyorlar, oluşum mu ne diyorlarsa işte gruplaştık, bir araya gelmeye başladık, gruplaştıktan sonra da açık kimliğimden dolayı iletişim noktası olmaya devam ettim ve bugünlere geldik...

Neredeyse her hafta istikrarlı bir şekilde toplanmaya devam ettik, ediyoruz da, Onur Yürüyüşü bile gerçekleştirdik, oluşumun verdiği cesaretle açılımlar çorap söküğü gibi gerçekleşti, Kaos GL'nin son etkinliği de medya etkinliğiydi Denizli'de. Hatta Denizli, mülteci LGBTİ'lerin başkenti konumuna geldi. Kaç yüz İranlı LGBTİ var bilmiyorum ama dün Kaos GL avukatı Hayriya Kara 500'ün üzerinde olduğunu söyledi.

Bu göl niye maya tuttu; çünkü umut vardı. Bu yazıyı niye yazdım... Benim gibi telefonun ucundaki "öteki" seslerin Denizli'ye gelip öğrenciyse öğrenci, her ne ise görevlerini tamamlayıp Denizli'den gitmelerini rağmen dostlukların hiç bitmemesi ... Çünkü Denizli'ye gelip giden LGBTİ'ler tekrar Denizli'ye dönebiliyorlar. Mesela geçen yıl İbrahim arkadaşımız geldiğinde, LGBTİ hakları mücadelesi konusunda bir şeyler yapma çabasının meyvelerini görünce hem şaşırdı, hem de çok sevindi... Bunun gibi... Şimdi de bir LGBTİ arkadaşımız daha gidiyor okulunu tamamlayıp... Yılların da  ne çabuk geçtiğini hatırlıyoruz bu sayede... Yolun açık olsun ..., şansın bol olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder