22 Ocak 2016 Cuma

Tahammülsüzüm artık!

Son yıllarda tahammülsüz biri oldum çıktı...
Yaş ilerledikçe insan, insanların değişmeyeceğini anlıyor ve alttan ala ala ve gereğinden iyimser ve mütevazi ola ola, daha fazla kendini enayi gibi hissetmek istemiyor...
Sosyal medya sayfalarında falan bakıyorum da profil resimlerinde filan, insanların suratlarından yapış yapış kibir akıyor... İçinde yaşadığımız gezegeni sen yaratsan bile kaç yazar ki... Oysa kibirin arkası koskoca bir boşluktur...
En çok neye tahammül edemediğimle başlayayım...
Kusura bakmasın kimse ama cahilliğe tahammül edemiyorum... İnsan, internet çağında okuma ve öğrenme varken niye kendini donanımlamaz ki... Sonra da beyine kodlanan 3 şeyi hayattaki tek bilgi ve tek doğru zannerderek, insanın başına Isaac Newton kesiliyorlar... Anlatsan anlamıyorlar, dinletsen dinlemiyorlar... Küçük bilgisiz dünyalarının tembelliğine ve yobazlığına alışmışlar...
Bu bilgisizlik ve donanımsızlık neyi doğuruyor; düşmanımdan uzak olsun, kompleksi doğuruyor... Aşağılık kompleksi, kendini üstün görme kompleksi... Ne isen o ol... Kendini farklı göstermeye çalışarak itici olma. Zaten bir süre sonra anlamayacak mı insanlar senin ne olduğunu..? Tabi bu kompleksli haller hazımsızlık ve kıskançlık olarak yansıyor dışarıya... Sanki anlaşılmıyor; ilahi..!
Paralelinde bir samimiyetsizlikler, bir samimiyetsizlikler... Arkadan kuyunu kazanlar, seni görünce "hı, hı!" diye bir tebessüm, yani..! Ne diyebilirim ki... İşte bu samimiyetsizliğe hiç tahammül edemiyorum ama hayat işte; yaşamak için var-ız...
İnsan ne ise o olmalı, öyle görünmeli... Ben haksızlığa en tahammül edemediğim için, söylemek istediğim bir şey içimde kalmaz; söylerim. Arkasından konuşacağıma ulu orta söylerim; doğruyu söylemekten hiç kimse kaybetmez, herkes kazanır. Yanlış olan ne varsa bu açıklık sayesinde düzeltilir. Ama insanı, seni anlamayacak bir dünyada yaşayınca, ne haliniz varsa görünüz noktasına getiriyorlar.
Aslında çok şey bilmemelerine rağmen her şeyi biliyormuş tavrında olanlara da tahammül edemiyorum... Ukala diyebilir miyiz bunlara...
Ama bildiklerini içten bir şekilde paylaşanlara ukala denmesine de karşıyım.
Dayanaksız ve de beyne kodlanmış yanlış bilgilerle ben her şeyi biliyorum havasındaki başöğretmen edalılara tahammül edemiyorum.
Hayata bakış açıları şekilcilik üzerinden olanlara...
Hele sadece cinsel dürtüleriyle ayak altında dolaşanlara, hayata cinsel odaklı bakanlara....
Dolayısıyla boş insanlara hiç ama hiç tahammül edemiyorum...
İnsan bir müzik aleti çalmaz mı, müziğe oynamak dışında değer vermez mi, dans sadece delice tepinmek midir, insanın fotoğraf veya resim gibi estetiksel bakış açısı olmaz mı, spor sadece profesyonel bir branş mıdır, tamam kitap okunmayabilir teknolojik çağda ama internet denilen şey sadece cinsel arkadaşlık için olmamalı; göster bana sosyal medya arkadaşlarını, senin kim olduğunu söyleyeyim...
Aslında o kadar çok ki tahammül edemediklerim...
Hele çelişkili insanlara da tahammül edemiyorum... Neden vardır çelişki; çünkü insan zorda kalınca dürüst olmak yerine kendini kurtarmak için başka şeyleri savunur ve kendini bile yalancı koumuna sokarak çelişir...
Kimse yanlış anlamasına ama zaman değerlidir; zaman hırsızlığı yapmayalım...
Ayyy..! İnsan tabi bir de kimliğini açıkça ifade edebilmeli ve arkasında durabilmeli değil mi..? Sahte kimliklere de tahammül edemiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder