7 Ocak 2016 Perşembe

"Kedicikler"i hem ahlaksız bulur, hem de en çok severiz!


Hem ahlakçıyız, hem çıplaklığa karşıyız, bu konuda TV'deki programlarla ilgli şikayette bulunuruz ama şikayet ettiğimiz ahlaksızlığı(!) severiz de... O zaman insan sormadan edemiyor; insan zararlı ve ahlaksız olan bir şeyi sever mi? Öyleyse ya ahlaksızlığımızı kabul edip ahlaksız bulduğumuz şeylerden uzak duracağız, ya da hayata daha doğal, daha gerçekçi bakıp ahlak anlayışımızı gözden geçireceğiz. Bir kere şu konuda anlaşalım. Çıplaklık ahlaksızlık diye bir şey olamaz; çünkü o insanın bedenidir. Cinsellik ahlaksızlık diye bir şey olamaz; o da canlının temel bir ihtiyacıdır. Yapılan bir şey de doğru ise doğrudur, yanlış ise yanlıştır. Geleneksel yapıya uygunluğu belirleyemez bir şeyin ahlaklı veya ahlaksız olduğunu. O gelenek, örf-adet dediğmiz şey de "erkek egemen yapı"nın kültürel bir uzantısı değil mi insanlar üzerinde çıkarına uygun şekilde uyguladığı, hatta baskı kurduğu. İnsan bedeni ve cinselliği üzerinden üretilen ahlak anlayışı, erkek cinsiyetinin cinsiyetçi tasarrufundan başka bir şey değildir. Çünkü beden ve cinsellik özgürleşse, heteroseksizmin gücü % 100 etkisini kaybedecek. Ahlakçı manevi dayanaklar bile sadece heteroseksizmi ayakta tutabilmek adına birer bahane. Yoksa gerçekten ahlaksızlık başlığı altında insanlara tehdit olarak kullanılan çıplaklığın, cinselliğin özgürce kullanımının kime ne zararı olabilir ki; daha kullanılmamasının zararı olur. İnsanlar cinselliğini yaşayamayınca bu konuda saldırganlaşıyor veya gayri meşru yollardan ihtiyaçlarını gidermek zorunda kalıyor. Gidermese saldırganlaşıyor, giderse ahlaksız ilan ediliyor. İnsanoğlunun kendi kendine işkencesinden başka bir şey değil cinsel tutsaklık. Adnan Oktar'ın Kedicikleri TV'de en çok beğenilenlermiş de... Hani rahatsızdı herkes dekolte arzediyor diye... Pardon bu konuda ikiyüzlü müyüz ne..?! Unutmayın ki barışı özgürlük getirecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder