Dini filmlerde ve çeşitli rollerde oynarken alkışlanan Eylem Doğan, şimdi aynı kişiler tarafından bir trans karakteri canlandırınca tepki aldığını söylüyor ve kendine kızıyor "ne kadar görmeden yaşıyormuşuz" diye. Bu anlamsız tepkinin rolünü daha hissederek oynamasında itici güç oluşturduğunu söylüyor. "Ben bir anneyim ve çocuğumun cinsel kimliğinin ne olacağını bilemem, hiçbir anne de bilemez. Çocuğumun cinsel kimliğinden dolayı öldürülmesini ister miyim? Bir empatiyle çıktım yola..." diyor ve oyunun konusunu kısaca şöyle anlatıyor...
"Adından da anlaşıldığı gibi bu oyun bir travestinin günlüğü. Zuzu (Zuhal) karakteri trans bir tuhafiyeci. Geçmişte çok acılar yaşamış bilinçli bir kadın. Artık bir yer açmış kendine. Birikimli, mücadeleci ruhuyla olumsuz koşulları tersine çevirmiş...
Birde seks işçiliği yapan Aslı isimli travesti karakterimiz var. Hayat dolu, kıvrak zekaya sahip, içinde fırtınalar kopsa da yüzünde hep gülümseme olan, genc bir trans. Zuhal hep Aslı'da kendini görüyor, onu koruyor kolluyor... Komedi şeklinde başlayan oyun, homofobik birinin bir gece Aslı işten dönerken, Aslı'yı öldürmesiyle dramatik bir şekilde bitiyor.
Zuzu, Aslı'nın ölümüyle sorguluyor seyirciyi... Nedir bunun sebebi diye? Oyun 10 kisilik... Lezbiyen var, çiçekçi bir kız var, katil var, tangocu evli bir çift var, efemine bakkal Fifi var..."
Bu hikayede anlatılmak istenen de oyunu uyarlayan ve yöneten Feridun Hocalar'ın ifadesiyle...
"Cinsiyet mağduru olan LGBTİ bireylerin toplumdaki her vatandaş gibi eşit koşullarda yaşama haklarının olduğu, cinsel kimliklerinin kabul edilmesi ve seks içiliğine mahkum bırakılmayıp ekonomik özgürlüklerini kazanmalarına fırsat verilmesi, herkes kadar devletin sosyal hizmetlerinden faydalanma haklarının olması gerektiği..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder