19 Kasım 2015 Perşembe

90'lar eşcinselleri



Her şey 90'larda başladı. Belki bir ağ kurulamadı internet falan olmadığı için ama görünür olma ve kendilerini ifade etme ruhu, enerjisi vardı eşcinsellerde o dönem. Her yerleşim biriminde bir hareket, bir gruplaşma vardır. Eşcinsellerin o dönemki görünür olma arzularının nedenini bilmiyorum. Kendi üzerimden veya çevremden gidersem... Sosyo ekonomik olarak hayatın bir ucundan tutmaya başlamamızın, bağımsızlığımızı kazanarak yakın çevremizden uzak olmamızın bir özgüveni, cesareti olabilir miydi? Hızlı şehirleşme o döneme mi denk geliyordu? Fabrikalarda, orda burda çalışmaya başlayınca, ailelerinden uzakta daha rahat gerçekleştirmeye başladı sanırım eşcinseller kendilerini, bu yoğunlaşma da birbirlerini bulmalarını kolaylaştırdı sanırım.

Biz eşcinseller Denizli'de işten vakit buldukça bir araya gelmeye çalışıyorduk. Birbirimizin evlerinde buluşuyorduk, pikniğe gidiyorduk, sokakları birlikte turluyorduk ve dolayısıyla görünür oluyorduk. Kendilerini direkt ifade edemeyenlerin de kendilerini gerçekleştirme mecrası oluyorduk. Gizli veya açık bir eşcinsel kitle, çevre oluşuyordu böylece. E biliniyorduk da artık, arkamızdan iyi şeyler söylenmese de.

Kolay geçti mi bu süreç; hayır. Her anlamda kolay geçmedi. İş konusunda olsun, şiddete maruz kalma konusunda olsun bayağı sıkıntı çektik. Her eşcinsel şanslı değildi iş konusunda. Gerçekten seks işçiliği yapıncaya kadar bayağı iş tecrübesi yaşadılar ama olmadı. Çünkü herkesin yapısal olarak hayatta varolma potansyeli eşit değildi. Herkesin direnci kuvvetli olmayabiliyordu.

Biz Denizli'de hepimiz eşcinseldik aslında LGBTİ bireyleri olarak. Sonra ayrıştık da travesti, transseksüel falan olduk. Bizler erkeklerden hoşlanan kadınsı erkeklerdik. Hiç öyle kategorik kıstaslarımız yoktu. Beraberlikler neyi gerektiriyorsa, o şekilde seksüel olarak gerçekleştiryorduk kendimizi. Önemli olan hangi cinsten hoşlandığımızdı sadece çünkü.

Seks işçiliğine yönelince travesti olunmaya başlandı. Daha sosyal olan İzmir'e transfer olundu. Bazı arkadaşlarımız nefret cinayetine kurban gittiler. Ara ara memleketleri Denizli'yi ziyaret ediyorlar. ARTIK TRANSSEKSÜEL OLDULAR FİZİKSEL OLARAK DA MEMELERİNE SİLİKON FALAN TAKTIRARAK. Bugün de 90'lar arkadaşlarımdan biri geldi Denizli'ye; Denizli'nin en meşhur ilk travestisi, transseksüeli. Silikon taktırdığına pişman. "Benimki bir hevesti, geçti gitti. Bizimle beraber olanlar zaten eşcinsel. Bizim kadınlığımıza gelmiyorlar ki" dedi.

Şimdilik hayatını İzmir'de sürdürecek, daha sonra hayvanlarla yaşlanacağı kıyıda köşede bir yaşam düşlüyor. Belki de hepimizin gelecekteki düşü, şehrin karmaşık hayatından uzak sakin bir yaşam. Çünkü görünür olarak ve homofobiyle mücadele ederek, belki bir çeşit aktivizm yaptık ve yorulduk. Yorulduk demek de yakışmaz bize; sanırım hayata biraz daha sakin, biraz daha dingin bir şekilde hoşçakal demek istiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder