10 Ağustos 2015 Pazartesi

Muhafazakarlık en çok ortamda mı, LGBTİ'lerin kafasının içinde mi?


Bu haftaki LGBTİ toplantımızı biraz gecikmeli değerlendiriyorum aile içi sağlık problemlerinden dolayı...
Bugünlerde sadece 15-20 kişilik katılımların olduğu buluşmalar gerçekleştiriyoruz ama önemli olan toplantıların olması....
Herkes tarafından toplantılarımızın olduğunun ve devam ettiğinin bilinmesi...
Çünkü bu sayede yeni yeni katılımlar da oluyor...
Bu haftaki katılımcılardan biri de Adana LGBTİ oluşumundandı...
Kendi süreçlerinden, programlarından, eylemlerinden ve bizimle nasıl işbirliği yapabileceğinden, bize nasıl katkı sağlayabileceğinden bahsetti...
Yeni bir katılımcımız da, sadece LGBTİ eylemlerine değil, hayata dair her türlü etkinliğe katılarak kendimizi gösterebileceğimizden bahsetti...
Çok güzel...
Hep buna değiniyor, hep buna inanıyoruz; hayata dair her türlü ortam ve harekette bulunmalıyız ki, toplumun bir parçası olduğumuzu, heteroseksüellerden farkımızın olmadığını gösterebilelim, onlar gibi insan olduğumuza inandırabilelim...
Ama...
Ortam ve eylemlerde hangi kimliğimizle bulunacağız..?
Üstü kapalı bir şekilde varolduktan sonra bunun bize ne kadar katkısı olacak, acaba hiç katkısı olacak mı ki..?
LGBTİ olarak varolmak bile ne kadar katkı sağlıyor..?
Bir milyon kişinin "Ben LGBTİ"yim demesinden, bir kişinin "Ben eşcinselim" demesi bence çok daha önemli, çok daha anlamlı...
"Ben LGBTİ"yim diyenler, tüm farklı cinsel kimliklerin kapsayıcılığından bu kısaltmayı kullanmıyor ki; kamufle bir tanım olduğu için kullanıyor; gerçekten bir çok insan LGBTİ'nin ne olduğunu anlamıyor; anlıyor mu?
Çok sinir olduğum ve son toplantıda da geçen bir durumdan bahsedeceğim...
"Denizli muhafazakar bir şehir, burada çok açık olmak, çok kısa sürede açık olmak mümkün olmayabilir..."
Nereden biliyorsun, yaşadın mı?
O kapalılık senin kafanda mı, Denizli'de mi acaba?
Aşırı muhafazakar uçlar her yerde vardır saldırıya ve ayrımcılığa maruz kalınan ama önemli olan yaşanılan ortamın genel havasıdır...
İddia ediyorum; bu ülkede en mülayım şehir Denizli'dir...
Eşcinsel özgürlüğüne inançsızlığın sebebi Denizli değil; LGBTİ'lerin kendisidir, kendi kapalılığıdır...
Evet ben de ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldım ama bunlar daha önce de söylediğim gibi direkt cinsel kimliğime değil, seks ortamlarının karşı tarafın homofobisini bariz bir şekilde ortaya çıkarmasından dolayıydı..
Adam seks yapıyor kendi cinsiyle, sonra da ben şimdi eşcinsel mi oldum diye korkuya kapılıyordu veya benim eşcinselliğimi maddi çıkara dönüştürmek istiyordu... Karşı çıkınca da...
Denizli'de eşcinsel ve trans özgürlüğü için çok müsait bir ortam var ama onu kendi kafalarının içindeki homofo-transfobi yüzünden "LGBTİ"ler değerlendiremiyor...
Ben Denizliliyim ve açık bir eşcinsel olarak yaşıyorum ama hiç de öyle sokaktan direkt veya/hatta indirekt tepki almıyorum...
Hayatın içinde bulunma mekanım da öyle sınırlı çerçevede değil; aileden sokağa, sosyal ortamlardan resmi makamlara kadar...
Bazı ortamlar gerçekten muhafazakar olabilir ama Denizli'de muhafazakarlık LGBTİ'lerin kafasının içinde en çok...
Bir de katılacağımız eylemler, kendimizi göstereceğimiz eşcinselce eylemler olmalı diye düşünüyorum...
Yani bizi anlatmayan eylemler bizi ifade etmeyeceği gibi, LGBTİ'lere de ne kadar cazip gelir de çok katılım olur bilemeyeceğim...
Başta da dediğim gibi biz sosyal eylemlere katılırken eşcinsel veya transseksüel olarak katılamayacaksak, bize faydası da çok az olur veya hiç olmaz... diye düşünüyorum...
Tabi ki de bu umutsuz yaklaşımlarım bir şey denemeyelim anlamını taşımamalı; hatta kışkırtıcı bir unsur olarak algılanmalı...
Son olarak... Ben, LGBTİ'ler olarak her ne amaçla olursa olsun bir araya gelmeyi seviyorum, gelinmeli de; Çünkü çok güzel bir kaynaşma ortamı yaratıyor...
En azından LGBTİ'lere toplum içine çıkma özgüveni sağlıyor...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder