Konuyu şuraya bağlayacağım... Beni sevdiğini itiraf eden heteroseksüel bir erkek çıktı karşıma. Daha önce erkek erkeğe hiç beraberliği olmamış; çünkü böyle bir şey aklının ucundan bile geçmemiş. Şu anda ilişkimiz cinsel boyuttan duygusal boyuta taşınmış durumda. Beni tanıdıkça erkek bedenimi tamamen gözardı etmeye başladı. Çünkü "sevginin cinsiyetinin olmadığı" kendini göstermeye başladı. Kadınlarla ilişkilerinden dolayı duygusal olarak yara almış. "Doğru kadını bulamadım" dedi. "Beni buldun ama ben de yanlış bedende bir kadınım, ben de yanlış çıktım." dedim. Güldü. Beni kadın olarak hissediyor erkek bedenime rağmen. Benimle beraber olan erkekler de benimle kadın niyetine beraber oluyorlar erkek bedenime rağmen. Çünkü sevişen sadece bedenler değil ki; o bedene hayat veren ruh değil midir asıl önemli olan? Bedeni yönlendiren ruh değil midir? Ayrıca dediğim gibi ilişkilerde sevgi değil midir önemli olan; bu da bazen sevmek, bazen de sevilmek şeklindedir; cinsiyeti yoktur yani sevginin. Heteroseksizme göre kural dışı sayılan ilişkiler, heteroseksizme rağmen gerçekleştirildiği için, belki de en gerçek ilişkilerdir. Çünkü orada roller önemini kaybediyor başlarda toplumsal cinsiyete uygun bir kuralcılık olsa da.
LGBTİ toplantımızda bu hafta cinsel kimliğimi de şu şekilde tanımlamıştım. Bedensel olarak ve topluma göre eşcinsel, bazı erkeklere göre kadın bazı erkeklere göre erkek, ruh olarak erkek değilim; kadınım desem o da ne kadar doğrudur bilmiyorum çünkü, ilişkilerde sevmeye ve sevilmeye önem veren bir cinsiyetsizim; queer, androjen, cinsiyetsiz... Ne derseniz diyin artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder