17 Haziran 2015 Çarşamba

Bir trans cinsiyetin geri dönüşü...


Sanırım ilk Facebook üzerinden kontakt kurdu benimle. Sonra telefonla konuştuk. Yarı İngilizce, yarı Türkçe anlaşıyorduk. 1 ayda Türkçeyi bayağı öğrenmişti. İlk buluşmamızda elinde bir defter ve kalemi vardı anlatmakta zorlandığında yazarak çizerek kendini ifade ettiği; kelimelerde sıkışınca şekillere baş vuruyordu. İLETİŞİM...  O kadar önemli ki... Her hafta LGBTİ toplantılarımıza gelmeye başladı; inşaatta çalıştığı için yorgun ve geç vakit olmasına rağmen. Sağlıklı iletişim kurmak adına kendini anlatma ve herkesi anlama derdindeydi. Espriliydi, pozitifti, neşe kaynağımızdı... Birleşmiş Milletler, Burdur'a yerleştirdiği için, Denizli'de kalamama sorunu çıkmıştı ama sadece imza için Burdur'a gitme koşuluyla o sorunu halletmişti. Memnundu halinden yaptığı iş ağır olsa da. Çünkü yaşadığı şehirden, ortamdan memnundu. Onur Yüyüşü'ne de geldi. Bu sabah beni aradı. Konuşmak için yanına gelmemi istedi. Geri dönüyormuş İran'a. Yapamadığını söyledi Denizli'de. Kanada'da yapamayacağını söyledi. Çünkü Kanada'nın da Denizli'den bir farkının olamayacağını düşünüyordu. Aslında kafası karışıktı gitmek ve geriye dönmek konusunda. Bedeni buradaydı ama ruhu İranda'ydı. Ruhunun ve bedeninin farklı ortamlarda olması onu mutsuz edecekti. Aslında Denizli'de kalmak, buraya yerleşmek bile istiyordu imkan olsa ama böyle bir şansı olsa bile kalmak istemiyordu artık. Çünkü ona, kirasını çıkarmak ve boğazını doyurmak için çalışıp para kazanmak yetmiyordu. Onun hayalleri başkaydı. LGBTİ hakları için mücadele etmek istiyordu ama çalışmaktan hiçbir şey yapmaya vakti kalmıyordu. Derdi çalışıp para kazanmak olsaydı, zaten bunu İranda'da yapabiliyordu. Evet babasıyla cinsel kimliğinden dolayı problem yaşamıştı ama babası şu anda hasta olduğu için, onu çok sevdiğini söylemiş telefonda. Bu da geriye dönmek istemesindeki etkenlerden biri. Ailesini seviyordu ve onlarla bir arada yaşamak istiyordu. Hedefi İran'da LGBTİ aktivizmi yapmaktı. Dediğine göre İran'da trans cinsiyetine karşı bir tolerans vardı. O da trans bir cinsiyetti ama o LGBTİ hakları için artık ülkesinde mücadele etmek istiyordu. Biliyordu Türkiye'deki gibi özgürlük yoktu İran'da ama zamanla bir şeylerin düzeleceğini umut ediyordu. Yavaş yavaş çabalamak gerekiyordu değiştirmek için. Denizli'de kaldığı iki aylık süreci bir tecrübe olarak değerlendiriyor ve bundan sonra her yıl Haziran ayında bir aylığına Türkiye'ye, yani Denizli'ye gelmeye, bizim "Onur Yürüyüşü"müze katılmaya kararlıydı. Bizleri tanımaktan çok mutlu olduğunu söyledi ve beni de İran'a davet etti. Aslında O benim gelecekteki İran köprüm olabilir. Türkiye'de LGBTİ hakları kazanıldıktan sonra, herhalde Batı'ya gidecek veya keyfimize bakacak değiliz. Anacımız tüm dünyayı değiştirmek olmalı eşitlik ve özgürlük adına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder