15 Mayıs 2015 Cuma

Sırf aşk haklarımız için bile 17 Mayıs'ta sokaklara çıkmalıyız?

Eşcinsellerin de aşk hakları vardır!

17 Mayıs Uluslararası Antihomofobi günü, cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelime ilişkin, yani eşcinsellere ve transseksüellere karşı her türlü şiddete ve nefrete karşı bir hareket ve direniş günü olarak belirlenmiştir. Günün amacı, LGBTİ'lere karşı yapılan her türlü ayrımcılığa, şiddete ve nefrete dikkat çekmektir.

Dünya Sağlık Örgütü 17 Mayıs 1990 tarihinde eşcinselliği hastalıklar sınıfından çıkarmış, 2006 yılında da Montreal'de yapılan LGBTİ konferansında da, 17 Mayıs Uluslararası Anthomofobi günü ilan edilmiştir. Ülkemizde de her yıl Kaos GL tarafından organize edilen bir etkinlikle, "17 Mayıs" Uluslararası düzeyde kutlanmaktadır.

Neden es geçmemeliyiz bu günü yerelde de? Çünkü homofobi dünyanın her yerinde yaşanırken, bizim bu nefrete sessiz kalmamız kendimize karşı yaptığımız en büyük haksızlık olur... Çünkü hala eşcinselliğe hastalık gözüyle bakılmaktadır ne kadar WHO hastalık sınıfından çıkarsa da. Eşcinselliğe sapıklık ve ahlaksızlık olarak bakılıyor... Bu yüzden LGBTİ'ler gizlenmek zorunda kalıyorlar ve kendileri olamadıkları için intihara kadar giden psikolojik sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Oysa hastalık veya ahlaksızlık olan eşcinsellik değil, doğuştan getirdiğimiz özelliklerimizin yok sayılması, yani homofobi bir hastalık ve de ahlaksızlıktır. Homofobi LGBTİ'lerin en büyük, hatta tek sorunudur alt etmesi gerektiği. Çünkü bütün sıkıntılarımızın kaynağı, bizim doğuştan getirdiğimiz özelliklerimizin kabul edilmemesi, yani homofobi, bu yüzden de ayrımcılığa, nefrete, şiddete, hatta cinayetlere maruz kalmamızdır. Bunun için görünür olup, kimliklerimizin arkasında durmalıyız. Çünkü eşcinsel olarak varolmadığımız sürece, kimse bizim cinsel yönelimimizden hastalık diye falan rahatsız olmuyor. Ne zaman kendimiz gibi yaşamaya başladık mı, o zaman hastalıklı, sapık veya ahlaksız muamelesi görüyoruz. Oysa biz aynı biziz... Sadece adımızı koymamız, ne olduğumuzu açıkça ifade etmemiz mi sorun olan? LGBTİ'ler kendileri gibi olmadığı sürece, sağlıklı bir şekilde yaşayamıyorlar ama. Sessiz kaldığımız sürece, homofobinin nefretinden, şiddetinden de korunamıyoruz üstelik. Eşcinselliğimizden, cinsiyet kimliklerimizden dolayı utanması gereken biz değil, bize karşı haksızlık yapan homofobiklerdir. O yüzden LGBTİ'lerin maruz kaldığı akıl dışı ayrımcılıklara, şiddete ve nefrete dikkat çekmeliyiz 17 Mayıs'ta sokaklara çıkarak, kendimizi göstererek...

Homofobi yüzünden, yasal olarak eşit vatandaş muamelesi göremiyoruz, herkes kadar can güvenliğimiz yok. Eşcinsel veya transseksüel olduğumuz için saldırıya maruz kalıyoruz, cinayete kurban gidiyoruz ama nefret suçları kapsamına alınmıyor bize karşı işlenen suçlar. Neden; çünkü homofobi var.

Çalışma hayatında sıkıntılar yaşıyoruz, ailelerimiz tarafından dışlanıyoruz, medya tarafından aşağılanıyoruz, barınma sıkıntımız var, çevrenin etkisinden kurtulmak için bizi tanımayan daha büyük şehirlere mülteci olmak durumunda kalıyoruz, okulda ayrımcılığa maruz kalıyoruz, güvenlik güçlerinin ayrımcılığına maruz kalıyoruz, yargı önünde mağdur olduğumuz halde bile suçlu ilan edilebiliyoruz (Çünkü herkesin kafasında eşcinselliğin tahrik edici unsur olduğuna dair bir yargı var), sosyal güvencemiz yok, heteroseksüellerin faydalandığı sosyal yaşam haklarından kesinlikle faydalanamıyoruz (Mesela neden sadece heteroseksüellerin çocuk sahibi olma hakkı var; sapığa çocuk mu teslim edilir değil mi?!), ne yolda yürüyebiliyoruz, ne de toplu taşıma araçlarından faydalanabiliyoruz, ne de herkesin katıldığı sosyal etkinliklere kendimiz olarak katılabliyoruz... En önemlisi biz hissettiğimiz kimliklerle resmi olarak varolamıyoruz... Neden; çünkü homofobi var, eşcinsel veya transseksüel karşıtlığı var, nefret var bizlere karşı...

Dünyanın önde gelen ülkelerindeniz eşcinsel ve transseksüel cinayetlerinde. Yaşama, insanca yaşama, eşit ve özgür bir şekilde yaşama haklarımız için homofobiye karşı mücadele etmeliyiz. Herkese, hasta olmadığımızı, sapık olmadığımızı, ahlaksız olmadığımızı göstermek zorundayız. Heteroseksist dünyanın nefretine dur demek için, 17 Mayıs'ta kimliklerimizin arkasında durmalıyız homofobiye karşı.

Kaldığımız ayrımcılıkların hepsi bir tarafa, biz aşkımızı, sevgimizi yaşayamıyoruz özgürce. Bir insanın içinden geldiği gibi sevememesi ne demektir anlayabilir misiniz? Heteroseksüeller davulla-zurnayla beraberliklerini meşrulaştırırken, biz karanlıklarda, kuytu köşelerde el yordamıyla sevgimizi gerçekleştirmek zorunda kalıyoruz. Neden; homofobi yüzünden. Sevgimizi gerçekleştirememeyi de bir taraf bırakın... Bizler, yapımıza tamamen ters olan heteroseksüel evlilikler yapmak zorunda kalıyoruz homofobi yüzünden. Bu bile LGBTİ'lerin bir intiharı sayılır. Hayat boyu insanın yapısına uymayan bir sevgiye mecbur kalmasından daha ağır bir yük olabilir mi? Neden mecburuz bu zorunluklara; dışlanmamak için... homofobi yüzünden. Sırf aşk haklarımız için bile 17 Mayıs'ta homofobiye karşı varolmalıyız.

17 Mayıs'ta sokaklarda heteroseksüel dostlarımızın da bizleri yalnız bırakmamasını istiyoruz aşkımız için!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder