31 Mayıs 2015 Pazar

Eşcinselim; onurluyum, gururluyum ve başım dik yürüyorum!


Bu yıl ilk defa "Onur Yürüyüşü" gerçekleştireceğiz Denizli'de...
Doğduğum topraklarda...
Nedir onurlu bir şekilde yürümek..?
Onurun cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliği olamaz tabiki de...
Herkesin bir onuru vardır çünkü...
Bizimki ayrımcılığa karşı kimliğimize sahip çıkmak...
Yoksa ne onursuzuz, ne de kendimizi onursuz falan hissediyoruz...
Birileri farklılıkları algılayamıyor ve bu yüzden farklılıklardan nefret ediyor diye kendimizi onursuz hissetmemiz söz konusu bile olamaz.
Hem LGBTİ'lere karşı yapılan ayrımcılıklara dikkat çekmek istiyoruz, hem de homofobi ve heteroseksizme karşı güçlü durmaya çalışıyoruz böyle bir gün aracılığıyla bir araya gelerek...
Çünkü heteroseksizmin homofobisi, bizleri bireysel olarak sindirebiliyor...
Bana göre bu özel günün anlamıysa, Onur Yürüyüşü aracılığıyla ayrımcı ve dayatmacı sisteme karşı LGBTİ bireylerin özgüvenlerini kazanarak, kimliklerini her zaman ve her yerde hayata monte edebilmeleri...
Yoksa çevremizde uzak bir zaman ve mekanda karnaval yapmak değil...
Bazıları bu özel günün amacından saptığını falan düşünüyor ama bu özel gün de olmasa hiçbir şey yapılmayacak ama...
Kim istemez her gün geçtiği sokakları şahsına münhasır kimliğiyle gökkuşağının renklerine boyamayı...
Hayatın renklerini kimse silemez ama biz işte bu özel etkinlik günleriyle fırçamızı elimize almaya cesaret edeceğiz...
Bu özel günler sayesinde herkes kendi sokağını renklendirme cesareti kazanacak...
Her sokak renklenince de kimse bizi silmeye cesaret edemeyecek...
Onurumuzu gerçek anlamda işte o zaman kurtaracağız heteroseksizmin elinden...
Aslında onurumuz kendi elimizde, kazanacağımız özgüvenle sahip çıkmış olacağız...
Onur Yürüyüşü'nü homofobi ve transfobiyle birlikte, bizim özgüvensizliğimiz de doğuruyor...
Çeşitli gerekçelerle Onur Yürüyüşü'ne sahip çıkılmamasının arkasında aslında cinsiyetçi sistemin bizlere aşıladaığı ahlakçı oto kontrol mekanizması da var..
Haziran ayında bizim rengarenk çiçek açmamız, tektipçi sistemin baskısına bir tepkiden başka bir şey değil.
O yüzden yaşam karnavalımızı yılda bir defa da olsa dikkat çekici şekilde yapmamaızın falan da hiçbir sakıncası yok.
Çünkü biz heteroseksizmin formülüne uygun bir eşcinsellik veya transseksüellik istemiyoruz...
Yapımıza uygun içimizden geldiği gibi bir LGBTİ'liğin özgürlüğü için dikkat çekmeye çalışıyoruz o gün...
Yoksa gündelik hayatta herkesin renk konsantrasyonu yapısal olarak farklıdır zaten.
Ama herkesin renk seviyesine saygı için, o gün toplumun kabul etmeyeceği en üst seviyeden de gösterebiliriz kendimizi...
Biz her yıl 365 gün heteroseksizmin siyah beyaz griliğine tahammül ediyoruz ama...
İşte ben bunu istemiyorum.
Elimizde gökkuşağının şemsiyesi garanti şekilde olsun da, onu ne zaman nasıl kullanacağımıza kendimiz karar verelim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder