5 Nisan 2015 Pazar

Eczacıbaşı'nı sonunda şampiyon ettik!


Sonunda Eczacıbaşı'nı da Avrupa Şampiyonu "ettik". Çünkü biz voleybolseverlerin, voleybolu daha çok tanımamızı, daha çok sevmemizi sağlayan Esra, Neslihan ve Gülden'in kulüp olarak Avrupa şampiyonlukları yoktu. Neden çok önemli bu 3 oyuncumuzun ödül alması; çünkü 2003 yılındaki Avrupa Şampiyonası Milli Takım ikinciliğiyle voleybolumuza ivme kazandıran çekirdek kadrodaydılar ve 10 küsur yıl boyunca da voleybolumuza hem milli bazda, hem de kulüp bazında çok emek verdiler. Onlar bence voleybolumuzun kraliçeleri. Çünkü bu kadar uzun süre başarılı bir spor hayatı sürdürmek o kadar kolay bir şey değil.

Sezon başına dönersek... Bu sene Fenerbahçe, Vakıfbank ve Eczacıbaşı Avrupa şampiyonluğu için çok iyi transferler yaptılar ve kağıt üzerinde dünyanın en iyi üç takımını oluşturdular. Ama bazen çok iyi kadro oluşturulmasına rağmen, tutmadı mı tutmuyor. Sakatlıklar oluyor, oyuncuların adaptasyon sorunu oluyor, vesaire. Fenerbahçe'nin bu yıl şampiyon olacağını düşünüyordum; çünkü kağıt üzerinde mevki oyuncuları olarak çok iyi bir takım oldukları gibi, bir de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi voleybolcusu sayılan Kim faktörü vardı. Ama Montanio, pasör çaprazlığı görevini sayı makineliğine dönüştüremeyince, gene istediği sonucu alamamasına sebep oldu FB'nin. Aslında CEV'in kuralları olmasa, yani Final Four'a bir ülkeden 3 takımın katılamama kuralı olmasa, Fenerbahçe her şeye rağmen şampiyon olabilecek güçte bir takımdı. Çünkü bu yılın Avrupa şampiyonu Eczacıbaşı'nı ligdeki iki karşılaşmada da rahat bir şekilde yenmişti. Ama ilk altıda bir Türk takımıyla karşılaşmak zorundaydı ve Vakıfbank'a elendi, Vakıfbank da yarı finalde Eczacıbaşı'na eledi. Oysa takımlarımız ilk dörde kadar birbiriyle karşılamk zorunda kalmasa, ilk üç sırayı alabilecek ve o gün kim iyiyse o takımın kazanacağı güçteler. Şu an dünyanın en iyi liglerinden birine sahibiz ve Türk takımları olarak Avrupa şampiyonluğunda tüm zamanların üçüncü, son zamanların da birinci sırasındayız. Çünkü son 5 senenin 4 Avrupa şampiyonu ülkemizden çıktı.

Bu sene şampiyonluğun bizim takımlardan birine gideceği, bana göre en baştan belliydi. Çünkü yerli oyuncularımızın gücünün yanı sıra, dünyanın en iyi oyuncuları da bizim takımlardaydı. Sonuçta Avrupa Şampiyonlar Ligi'ydi ve her takım, ülkesinin en iyisiydi ama bizim takımlar bir çıt da olsa diğer ülkelerin takımlarından üstündü. Mesela Final Foor'un diğer ülke iki takımı, bizim üç büyük takımı yenebilecek güçte değildi asla ve Final Four karşılaşmalarında da gördük bunu. Unendo Yamamay ve Chemik Polis'i Fenerbahçe de yenebilirdi. Bizim mücadelemiz aslında son yıllarda kendi aramızda yaşanıyor diyebiliriz kısaca. Takımlarımız CEV'in statüsü nedeniyle Avrupa'nın en iyi üç takımı olmasına rağmen, ilk üç sırayı paylaşamadılar.

Duyumlarımıza göre şampiyonluk için, Fenerbahçe ve Vakıfbank'ın transfer çalışmaları başlamış. Dört numara oyuncuları manşet alma ve defans sorumluluklarından dolayı çok daha değerli ama takım oyunlarında her mevkii değerli olduğu için, bir mevkinin eksik olması, başarı oranını düşürüyor ve şampiyonlukla neticelenmesini önlüyor. Fenerbahçe felsefesi gereği hep dört numaraya ağırlık verdiğinden midir bilinmez, son yıllarda, hatta tam anlamıyla hiçbir zaman pasör çaprazı mevkinde istediği performansı yakalayamadı. Bu transfer politikasının yanlışlığıyla da akalı olamaz diye düşünüyorum. Çünkü en iyi oyuncuları da transfer ediyor. Ama olmadı mı olmuyor işte. Bakalım bu yıl ne yapacak; Montanio gidecek mi, onunla devam edilecek mi, yoksa hangi oyuncu düşünülüyor. Orta oyuncu Christina Bauer de aslında ligdeki performansını, Avrupa Şampiyonlar Ligi altılı finalinde sergileyemedi. Gönlümden geçen, Amerika Milli Takım oyuncularından, orta oyuncu Akin Radewo ve pasör çaprazı Destinee Hooker. Bu yıl da bitti sayılır. Sadece ülkemiz lig şampiyonası kaldı. Bakalım önümüzdeki yıl neler olacak..?

Turnuvadan şu notu da düşmekte fayda var mı bilmiyorum. Final maçından sonra oyunculara bireysel bazda verilen "en değerli" ödüllerinde biraz Final Four'a kalan her takımın gönlünü alıyorlarmış hissine kapıldım. Mesela en değerli 4 numara ve pasör ödüllerini çok da adaletli bulmadım.

Neslihan konusuna da değinmek gerekirse... Evet, Neslihan istediği performansı sergileyemedi sakatlığının da etkisiyle ama turnuvada Gözde Yılmaz onun boşluğunu çok güzel doldurdu. Her antrenör oyuncu değişikliğini ısrarla gerçekleştirmeyebiliyor. Mesela bu turnuvada Gözde Yılmaz ve pasör olarak arada Asuman'ın yerine Nilay'ın girmesi Eczacıbaşı'na şampiyonluğu getiren faktörler oldu. Milli Takım'daki pasör çaprazı mevkiine de derhal Gözde Yılmaz getirilmeli artık. Unutmadan 1.98'lik genç Kübra'da Vakıfbank'a adeta can veriyor. Milli Takım konusunda da gelecekten umutluyum. Çünkü genç oyuncu olarak çok iyi oyuncularımız var.

Ödül töreni sonrası Gözde Kırdar ve Esra Gümüş'ün birlikte dediği gibi, kulüplerimizle birlikte ülkemiz voleybolu da kazanıyor aslında. TAKIMLARIMIZDAN BİRİ KAZANAMASA, BİRİ KAZANIYOR!

Eczacıbaşı'na şampiyonluğu getiren Maja Poljak, De La Cruise ve şu süper Larson'a da teşekkür edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder