26 Nisan 2015 Pazar

Denizlili LGBTİ'ler eşcinsellik konusunda farkındalık yaratıyor

Önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğimiz etkinlikleri netleştirmeye çalışarak başladığımız bu haftaki toplantımız, gene çok katılımlıydı ve ailelerine açılan LGBTİ'lerin yaşadıkları süreçleri anlattıkları çok sıcak bir ortamda geçti.

1. Açılım örneği; eşcinsel 

"Aslında açılmayı düşünüyordum ama doğru zamanı ve doğru bir şekilde açılmayı bekliyordum. Sevgilimin abisinin durumumuzu öğrenmesi, açılmama vesile oldu. İki taraf olarak da açıldığımız aile bireyleri, yani benim ve sevgilimin aileleri durumu kabul etti. Açılmak psikolojik olarak rahatlatıyor. Evlenmemek için bahaneler uydurmak, hep maskeli yaşamak, rol icabı kadınlarla beraber olmak veya beraber oluyormuş gibi yapmak çok yorucuydu... Ailem kapalı olduğu için sert bir tepki bekliyordum ama öyle olmadı. Acaba heves mi, düzelir miyim diye psikologlara gittim ve hastalık olmadığını öğrendim. Önce kendim kabul ettim ve hazır olduktan sonra doğru zamanda açıldım. Ama ailemin, eşcinsel beraberlikten kurutlursam, eşcinselliğimden kurutlacağıma dair umudu var hala. Tavsiyem; gergin bir ortamda açılmayın. Eşcinsel olduğuma dair şüpheleri vardı zaten. Çünkü pek karşı cinsle samimi olmuyordum. Ama açılmak için uygun bir zaman olmayınca, ailemden ayrı yaşamaya başladım. Uygun zaman derken, sadece ailemin eşcinselliğimi kabul etmemesini demek istemiyorum; onları üzmemek de var işin içinde."

Örnek 2; eşcinsel

"Kardeşime açıldım. 'Ben eşcinselim.' dedim; kardeşimde 'Emin misin?' dedi... Hiç bir problem çıkmadı. Açılımımı yaptıktan sonra aramızda varolan mesafe kapandı ve ilişkimiz daha samimi olmaya başladı. Eşcinselliğin yetiştirilme tarzıyla alakalı olduğunu düşünüyormuş ama şimdi doğuştan olduğuna beni desteklemeye başladı. En yakın arkadaşım başlarda kabullenmekte zorlandı ama o da şu anda destekliyor beni. Toplantılarımızda her ikisinin bulunması da, onların beni desteklediklerinin bir göstergesi zaten."

Örnek 3; trans erkek

İlk açılımımı teyzeme yaptım. LGBTİ aileleri toplantısında da aileme yaptım. Şu anda ailemin desteğini arkama aldığım için, kendimi güçlü hissediyorum. Yakın çevrem, erkek gibi  kız, erkek Fatma veya evlen dediklerinde çok üzülüyordum, çok kızıyordum. Erkekle yakınlık kurmaya çalıştım ama "Ööö" geldi. Kendimde problem mi var dediğim anlar oluyordu.. Trans bir erkek olduğumun herkes farkındaydı erkek tarzımdan dolayı ama sadece dile getirilmiyordu. Yakın çevremle kimliğimi paylaşamamam, tüm çevreye karşı da güçsüz yapıyordu beni...

Örnek 4; eşcinsel (ben)

Bana eşcinsellik sürecimi sordular. Ben eşcinselliğimle ilgili hiçbir tereddüt yaşamadığım gibi, erkek rolü yapma ihtiyacı da hissetmediğim için çevreme karşı erkeklik adına bir şeyleri ispat etme çabasına girmedim. Ama buna rağmen 'kendinle barışamama' ve çevreye erkekliğini ispat etmenin getirdiği sıkıntıları yaşamaMAma rağmen, zorluk derecesini biliyordum ki, hatta kendinle barışamayıp rol yapmanın homofobiden kat be kat ağır olduğuna inandığım için, açık olmayı seçtim. Bir arkadaşın düşündüğü gibi ben şanslı falan değildim; insan şansını biraz da kendisi yaratır bazı zorlukları göze alarak. Şanslı olduğumu düşünen arkadaş, LGBTİ'lerin seks işçiliğine mahkum kaldığını ve hor görüldüğünü söyledi ama aynı mağduriyeti hepimiz yaşıyoruz. Kimimiz mücadele yolunu seçiyor; kimimiz pes ediyor, kimimiz daha güçlü; kimimiz daha az güçlü, kimimizin ortamı daha hoşgörülü; kimimizin ortamı acımasız... Tabi ki de her LGBTİ'nin koşulları farklı olduğu için, olanaklar ve zorluklar da farklı olabiliyor.


Eşcinsellik konusunda farkındalık arttıkça, etrafta ne kadar çok eşcinsel yaşadığının farkına varılmaya başladığı ortaya çıkıyor heteroseksüel dostlarımızın dile getirdiğine göre. İşte, kız gibi oluyorlar, evlenmiyorlar, evleniyorlar ve mutsuz evlilikler ortaya çıkıyor, vesaire... Ama heteroseksüellerin eşcinsellik konusunda bilinçlenmesi, eşcinselleri dışlamak yerine, onlara nasıl yardımcı olabiliriz düşüncesini yaratıyor. Ve toplantılarımıza heteroseksüellerin eşcinsellerden, transseksüellerden daha çok gelmelerinin faydası bir kez daha ortaya çıkıyor. Bizim derdimiz topluma kabul ettirmek değil mi eşcinselliği, LGBTİ'liği? İşte biz de kaleyi içten fethediyoruz. 

Buluşmalarımıza gelen heteroseksüeller tabiki de eğitimli ve de bilinçli heteroseksüeller. Benim düşünceme göre eğitimli kesimin de homofobisi su götürmez bir gerçek ama ben eğitimli kesimin, geleneksel yapıdan daha homofobik olduğuna inanmıyorum. Eğitimli kesimin homofobisinin sebebi, eşcinsellik konusudna neyin ne olduğunu bilmeleri; geleneksel kesimin tepkisinin şiddetli olmamasının sebebiyse, belki de konuya çok hakim olamamalarından (İşte, trans artkadaşımız yıllar önce annesine açıldığını ama annesinin neyin ne olduğunu ancak son açılımda açık ve net konuşunca anladığını söylüyor). 

Geleneksel kesimin tepkisinin yani homofobisinin çok belirgin olmamasının bir sebebi de, bu tür ailelerin LGBTİ çocuklarının da bir süre sonra heteroseksüel yaşamı seçmeleri... Bilinçli hetero dostlarımızın fark ettiği gibi, heteroseksüel kılıfı altındaki eşcinseller de işte bu cinsiyetçi geleneksel yapının bireyi olan LGBTİ'ler. Öyle demeyin... Eşcinseller parmakla işarete edilen kadar değil, milyonlarca... Ben, benim jenerasyonumdaki eşcinselleri düşünüyorum da... evlenmeyen bir kaç tane kaldı... Hepsi de heteroseksüel yaşamı tercih edip, eşcinselliklerini gizli devam ettiryorlar. Ve sonradan tanıştığım eşcinsellerin de neredeyse tamamına yakını evli. Dediğim gibi evlenmeyen bilinçli kesimin LGBTİ çocuklarına tepkisi başta ne kadar sert olsa da, kabul etme yüzdesi de çok fazla oluyor. Çünkü okuyor, araştırıyor, öğreniyor ve kabulleniyor. Ama geleneksel yapıda sert bir şekilde homofobi olmasa da, zaten eşcinsel çocuk bir süre sonra ailenin başını dik tutmayı başarıyor heteroseksüel yaşama mecbur kalarak.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder