22 Ocak 2015 Perşembe

Muhteşem bir voleybol günüydü

Avrupa Şampiyonlar Ligi grup maçlarında nefis bir voleybol akşamı ve gecesi yaşatan Fenerbahçe ve VakıfBank takımlarına çok teşekkürler... Önce Fenerbahça'den başlamak istiyorum. Kim, Azeriyol Bakü maçında oynatılmadı. Bildiğim kadarıyla Kim'in bir sakatlığı yoktu. Ama Kim'in yokluğunda Montano öyle bir sorumluluk aldı ki, daha önceki maçlardaki istikrarsızlığını bir anda unutturdu. Serviste de, smaçlarda da hiç aksamadı diyebiliriz. 4 numara smaçörleri olarak da Kristin Richards ve sakatlıktan dönen Bosetti görevlerini layığıyla yaptılar. Lo Bianco ile de ilgili bir not düşmek istiyorum. Gerçekten bana göre de dünyanın en iyi pasörü. Takımı öyle güzel oynatıyor ki... Fenerbahçe maç ve set vermeden yoluna devam ediyor. Fenerbahçe şampiyonlar Ligi'nde kolay bir gruba düştü sayılır diğer takımlara göre. Ama Fenerbahçe'nin sakatlık ve uyum konusunda kendisini tamamlamak için güzel bir fırsattı bu üst tura çıkıncaya kadar. Üst grupta takım olarak hazır olduktan sonra şampiyon olması işten bile değil. Çünkü kağıt üzerinde mevkilerinin en iyi oyuncularına sahip olmasından dolayı dünyanın en iyi takımı bile diyebiliriz Fenerbahçe'ye. Bu yıl üç güçlü takımımız şampiyonluğun en büyük adayları. Dörtlü finallere gelmeden önce iki Türk takımı birbiriyle karşılaşıp, birbirlerini eleyecek yalnız kurallar gereği. Hak eden kazansın diyelim. Kim'siz Fenerbahçe'nin ne yapabileceğini de gördük bu akşam ve çok da iyiydiler. Büyük maçlarda bu başarının üzerine bir de dünyanın en iyi oyuncusu Kim'i ekleyin...

Gelelim Vakıfbank'ın son maçına. Çok geniş ve güçlü bir kadroya sahip VakıfBank ama nedense voleybolseverleri üzecek sonuçlara imza atabiliyor bu sene. Mesela kendi evinde Cannes takımına 3-1 yenilebiliyor ama gücünün farkındaki yenildiği Cannes takımını deplasmanda 3-0 yenebiliyor. Son maçta da deplasmanda 3-1 yendiği İtalyan takımına kendi evinde neredeyse yeniliyordu. Hatta ilk 2 sette oynadıkları oyuna bakınca maçı 3-0 verecek gibiydiler. Ama ben biliyordum gerçek Vakıfbank'ın bu olmadığını ve içimde bir umut hep vardı maçı son anda döndürebileceklerine dair ve nitekim de öyle oldu. Guidetti yanlış oyuncularla başlatmıştı bence takımı. Tamam Gözde çok iyi bir oyuncu olabilir ama her zaman formda olmayabilir. Bir de gelmiş geçmiş en iyi liberolarımızdan Gizem Karadayı dururken genç Gizem Örge ile niye maceraya girişirsin ki. Libero diyip geçmemek gerek. Eğer maçı direkten döndürdüysek, bu Gizem Karadayı sayesinde oldu. Çünkü voleybol maçı iyi manşetle başlar. Gizem oyuna girinceye kadar da iyi manşet alamadık. Naz dünyanın en iyi pasörü olsa da eline iyi top gelmeyince nasıl isabetli pas dağıtabilir ki. Smaçörler olarak Costagrande ve Gözde top öldürmekte zorlandılar, hatta topa okşuyor gibi vurdular, Shelia da onlara eşlik etti resmen yumuşak vuruşlarıyla. Guidetti geç de olsa oyuncu değiştirmeye gitti. Çünkü ilk sette verim alınamayınca gerekli değişik zamanında yapılmalıydı ve en azından kıl payı verdiğimiz ikinci seti alabilir ve yüreklerimiz de ağzımıza gelmezdi. Tabi erkek egemen bir dünya da erkek maçları futbol ve basketbolu takip edenler ne demek istediğimi anlamayabilirler yüreklerimiz ağzımıza geldi derken. Voleybol maçından önce basketbol maçı uzamıştı ve voleybol maçını gecikmeli verdi TV kanalı. Voleybola verilen değeri buradan anlayabilirsiniz. Şimdi Vasileva gibi daha uzun ve genç bir oyuncun varken, niye onunla başlamazsın ki ilk 6'ya? Gizem manşetleriyle, Vasileva smaçlarıyla maçı aldı götürdü. Burada Güldenize'de kocaman bir parantez açmak gerekiyor. Ne zaman kulüp takımı veya Milli Takım sıkışsa, yedekte beklettiği Güldeniz'den medet umuyor ve o da mucize gibi takımlara güç katıyor, beklenenin çok çok üstünde işler çıkarıyor. Zaten kimsenin çözemeyeceği büyülü servisine ve muhteşem manşet ve defansına kimse bir şey diyemez. Belki yıldız olamamıştır ama diğer oyunculara nazaran kısa boyuna rağmen Türk voleyboluna damgasını vurmuştur. Bu yazı vesilesiyle voleybolumuza katkılarından dolayı teşekkür ediyorum Güldeniz'e. Maç 5. sete uzadı ve İtalyan ekip Piecenza 6 kez kullandığı maç sayısını nihayetlendiremedi ve VakıfBank tek defa kullandığı maç sayısıyla setlerde 2-2'ye getirdiği durumu 5. seti de 21-19'luk skorla alarak noktayı koymasını bildi. Maçı genel olarak şöyle değerlendirebiliriz. Karşı takım oynamadı aslında; biz oyuna yanlış oyuncularla başlayarak karşı takımın oynamasına fırsat verdik. Kötü servisler attık, onlar da çok güzel smaç yaptı. İyi manşet alamadık ve dolayısıyla top da öldüremedik. Bu  dediklerim ilk iki setteydi tabi. Antrenör hatasını anladı ve doğru oyuncularla VakıfBank da gerçek gücünü gösterdi. Çünkü 3. ve 4. setleri Vakıfbank çok açık ara aldı. Zaten VakıfBank İtalyan rakibinden iyi olmasa, deplasmanda maçı 3-1, son maçta da 3. ve 4. setleri açık ara alır mıydı? Takımlarımızın gruplarında birinci olmaları neden önemli; çünkü 12'li grupta birbirleriyle karşılaşmayacaklar o zaman. 6'lı grupta karşılaşmalarıysa, kurallar gereği kaçınılmaz zaten. Alt grupta takımlarımızın birbiriyle karşılaşmamaları neden önemli; çünkü 4'lü finale 2 takımımız çıkabilsin ki, şampiyonluğun Türk takımlarından birine gitme ihtimali yüksek olsun. Unutmadan... VakıfBank maçı son dönemlerde izlediğim en heyecanlı maçlardan biriydi. Unuttuğum bir şey de, Vasileva ve Gizem oyuna girdikten sonra, Shelia da gerçek oyununu sergiledi. Voleybol gerçekten en takım oyunu. Biri aksadı mı, hepsi aksıyor zincirleme olarak. Çünkü oyunda mevkiler birbirine bağlı; iyi servis, iyi manşet ve smaç... Ve maçların kaderini değiştiren blok... Çünkü son VakıfBank maçını döndüren 3. set bloklarla geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder