2 Ocak 2015 Cuma

Eşcinsel hakları mücadelesine niyetimiz var mı?

Denizli LGBTİ ve Aileleleri'nin buluşmalarına, bugüne kadar, benim kadar pozitif yaklaşan bir olmamıştır sanırım. Buluşmalarımızı aktardığım yazılara bir göz atılırsa, bu çok açık bir şekilde görülebilir. Hatta yazılarımın yayınlandığı portallardan çok ütopik olduğuma dair eleştiriler bile aldım. Yıllardır bireysel bazda elimden geldiğince eşcinsel hakları aktivizminin içinde olduğum için, buluşmanın ve katılımın ne kadar önemli olduğunu, hatta buluşmalar ve katılım olmayınca hiçbir şey yapılamayacağının bilincinde olduğum için her şeye rağmen buluşmaların devamlılığından yanayım şüphesiz. Çünkü heteroseksit ve homofobik dünyada, en ötekileştirilmişler olarak LGBTİ'lerin bir buluşma zamanı ve mekanının olması kadar değerli bir şey olamaz. Çünkü en başta yalnız hissetmiyorsun kendini ve anlatamadığın şeyleri güvenebileceğin bir ortamda paylaşıyorsun. Kendini gerçekleştirmek için özgüven kazanıyorsun, heteroseksist topluma karşı cesaretleniyorsun bir nebze de olsa. Daha ne istiyorsun diyebilirsiniz...

Biz LGBTİ'ler ne için örgütleniyoruz; LGBTİ'lerin eşit ve özgür bir ortamda insanca yaşayabilmelerini sağlayabilmek adına elimizden geldiğince katkı sağlayabilmek için, değil mi? Yani kendimiz adına mücadele vermek için bir araya geliyoruz. Peki haklarımızı kazanmayı bir tarafa bırakın bir şey yapmadan mücadele verilmiş olur mu? Acele mi ediyorum, çok mu aceleciyim...? Herkes açılmak zorunda değil, herkes hak mücadelesi vermek zorunda değil mi? 70-80 yıllık insan ömründe, inanın benim kendim için bir beklentim yok bile. Hele Türkiye'deki "Burası Türkiye" nidalarıyla çekingen tavırlarımızla torunlarımız bile homofobisiz, transfobisiz bir dünya göremez. Herkes açılmak veya hak mücadelesi yapmak zorunda değil ama o zaman homofobiden şikayet etme hakkı da olamaz kimsenin. Eşcinsel hak mücadelecileri, verdiği mücadeleden zevk alan keyfi kahramanlar değil ki. Biraz duyarlılığı olan bir kişi, kendi mağduriyeti için bir şeyler yapma sorumluluğu hisseder. Birileri benim için mücadele versin, ben de huzura kavuşayım, diye bir şey olabilir mi? Çeşitli sebeplerden dolayı herkes mücadele etmek zorunda olmayabilir ama etmesi gerekir. Ne mecburiyeti var ki birilerinin birileri için kendini feda etmeye? O zaman herkes bir gerekçe sunar ve hiç kimse kimliğine sahip çıkmaz. Bugüne kadar böyle olammış mı Türkiye'de? Batı'da mücadele 45 yıl önce verilmeye başlandığı için homofobi Doğu ile kıyasalanamayacak kadar az. Yaşadığımız coğrafyanın "Türkiye" olması, artık "Türkiye"nin altını kendi bahanelerinize göre doldurursunuz, haklarımızı Batı'dan 45 sene geriden takip etmemiz için bir sebep sayılamaz. İnsanın doğuştan getirdiği haklarını gerçekleştirebilmesi için, sırasını beklemesi diye bir şey olabilir mi? Gerekçelere bakar mısınız; saymaya bile gerek yok; hepsi de heteroseksizme dair, hepsi heteroseksizmin icadı ve dayatması. Aleymiş, çevreymiş, gelenekmiş, ahlakmış, dinmiş... Geçiniz desem tek kelimeyle, kafidir sanırım.

Yavaş gidilmemiz, acele etmememiz telkin ediliyor. Ben de zaten elinize bayrak alıp yarın sokağa çıkın demiyorum. Hatta hiçbir şey bile yapılmayabilir. Sadece bir araya gelinir, sohbet edilir ve dönülür. Bazılarına bu yeterli gelebilir. Çünkü inanıyorum ki, bazılarının, hatta bir çok LGBTİ'nin hak mücadelesi anlayışı, heteroseksizmi ürkütmeyen bir eşcinsel yaşam. Ama bu çekinceyle o zaman LGBTİ'ler nefes bile alamayacak noktaya gelebilirler. Eğer heteroseksizm, karşısında direnilmezse, hiç gözünün yaşına bakmaz insanın. Güzel günler beklerken, daha kötü günler gelebilir. Yani şu sohbet ortamından bile mahrum kalabiliriz. Ben ne mi istiyroum... ŞU ÇOK KATILIMLI GÜZEL ORTAMIN DEVAMLILIĞINI. Yoksa bir süre sonra bırakın homofobik çevreyi, biz kendimiz bitiririz bu güzel ortamı. Nasıl mı? Her hafta buluşuyoruz tanışmak, sohbet etmek, paylaşım yaşmak, dertleşmek, vesaire için. Bir süre sonra bunlar da bitecek ve tıkanacağız eğer hedefimizi ciddiye almazsak, hedefe ulaşmak için yola çıkmazsak. Herkes birbirini tanıdı, herkes birbiriyle sohbet etti, paylaşım yaşadı... Sonra buluşmaya gelmeleri için hangi neden olacak? Of bu muhabbetten sıkıldık, hadi şimdi de hak mücadelesini ciddiye alalım mı denilecek. Ben diyorum ki, sosyalleşirken hedefimiz olan eşcinsel hakları için de bir şeyler yapmanın hazırlığına girişelim. Ne yapalım diyorsanız... Ben öyle siyasi boyutta mücadele falan da demek istemiyorum buna şu aşamada. Çünkü biz daha işin o boyutuna o kadar uzağız ki. Çünkü daha biz içimizdeki homofobiyi yenememişiz. Bir çok LGBTİ diyecek ki, ben homofobik değilim, ben transfobik değilim... Homofobik olmamak, transfobik olmamak cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinin farkında olup, kabul ettim, demek midir? Gerçekten kimliklerimizle ne kadar barışığız? Yoksa sadece barışmaya mı çalışıyoruz; ama belki de aslında hiç barışmaya bile niyetli değiliz. Sadece kendimizden kurtulamıyoruz belki de. Sabah uyanınca heteroseksüel olmayı dilemeyen kaç LGBTİ var? Gözlemlediğim kadarıyla, herkes heteroseksizmi ürkütmeden yaşamak istiyor. Sevgilisi olsun, işi olsun ve ilişkisine karışılmasın... Bu mudur homofobik olmamak, bu mudur kendinle barışık olmak, BU MUDUR EŞCİNSEL HAKLARI, LGBTİ HAKLARI MÜCADELESİNİN GETİRiLMESİ GEREKEN NOKTA?  O zaman LGBTİ'lerin hayatları heteroseksizmin ipLİĞİNE  bağlı olur. Kazanılacak veya kazanılmış olan bir şey olamaz bu şekilde gelinecek bir noktayla. Peki kaç kişinin zihniyetinde var heteroseksüeller kadar eşit ve özgür yaşamak? İnanıyor muyuz gerçekten eşcinselliğin normalliğine, doğallığına, doğruluğuna? Yoksa kendimizden kaçamadığımız için idareten yaşamak zorunda mı kalıyoruz cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerimizi?  Ben demiyorum gerçekten herkes her koşulda açılsın, hemen sokağa çıksın... Sadece haklarımız adına bir çıt daha yukarıya çıkılması için azıcık çaba... Ama bu içimizden gelmeli. İçimizden zorlamalıyız kendimizi. Yapıyor gibi görünmemeliyiz, yapamasak da içimizden çaba sarf etmeliyiz. Sokağa çıkmak ve açılmak için niyetimiz olmalı. Benim istediğim de işte bu niyet. Niyetimiz var mı gerçekten, gerçek anlamda gerçeklerimizle barışmaya? Açılmak nedir biliyor musunuz; önüne gelene cinsel kimliğini açıklamak değildir. Hatta bu şekilde bir açılma deli saçmasıdır. Açılmak için önce kendine inanman, kimliğine kendini inandırman gerekir ki karşı taraf da senin samimiyetine inansın. Bu da nasıl olacak; yapına uygun yaşamını hayata geçirerek. Demiyorum ki işini, eğitimini, canını riske ederek açıl; sadece seni kabul edecek ortamdaki fırsatları değerlendir. Adım adım git. Ama hep ileriye git. Hep eşcinselliğini kabul edecek çevreni genişletmeye çalış. İçindeki homofobiye yenilerek, aman öğrenirse mahvolurum, hayatım kayar, korkusuyla içine kapanarak ne açılma olur, ne de açılmak için beklenen ve özlenen an gelir. Bugün yapılacak işi yarına öteleyerek ancak kendini toplumdan da öte zaman dışına itmiş olursun. Biz gerçek anlamda bir şey yapmayarak hep yarını bekleriz ama o yarın hiç gelmez.

Reel anlamda ne yapalım istiyorsun, diyorsanız... Hak mücadelesi görünür olmakla mümkündür, görünür olmak da kendinle barışmakla, kendinle barışmak için de özgüven gerekir. Özgüven de ancak bilgi ile bilinçlenmekle olur. Hak mücadelesini, eşitliği, özgürlüğü kazanmak da bu hiyerarşiyle olur. Hak mücadelesi yoluna girebilmek için kendimizi donatacak bilgiye dayalı etkinlikler de dahil edebiliriz buluşmalarımıza. Bırakın bir plan program çerçevesinde ilerlemeyi, bir kaç hafta dışında konumuz bile olmadı. Her şey doğaçlama gelişti. O da bir şeydir ama buluşmaya gelirken hangimizin aklında bir düşünce oluyor? Aslında çok konuşan biri olarak bu güzelliğin bitmemesi için genellikle susmayı tercih ettim. Zaten konuştuğum zaman da ters anlaşılıyorum; daha önceki buluşmalarımızda da ters anlaşılmayı tecrübe ettim. Belki de sadece gözlemci olmak benim için en doğrusu. Ama herkes kadar benim de kendimi ifade etme hakkımın olduğuna inanıyorum. Ben istiyorum ki, ARTIK somut bir düşünceyle gelelim buluşmalara; karambole ilerlemesin gidişatımız. Zaten karambole bir şekilde ilerleyemeyiz, hatta tepe taklak bile gidebiliriz. Dediğim gibi sohbet ve tanışmak için gelenler de bir süre sonra gelmeyecek ve HEYECAN kalmayacak; ciddi anlamda bir yolumuz olmayınca da devam edecek kimse kalmayacak. Ama hedefe giden bir yolumuz olursa, bu yolda giderken, birileri iner otobüsten, birileri biner. Aile ortamıyla da çok güzel dönüşümler oluyor ama bir şeyler öğrenebileceğimiz ve kendimizi donanımlayabileceğimiz buluşmalar olursa, daha sağlam duvarlar öreriz ve çökmeyiz. Diğer şehirlerdeki örgütler neler yapıyor, dünyada özgürlük noktasına nasıl gelinmiş, bunun için neler yapmışlar, hangi yolu izlemişler ve onların seviyesinde mücadele etmek için bizler neler yapmalıyız...? Ben de çok şey bilmiyorum ama sadece sohbet ortamıyla bir noktaya varamayacağımızı biliyorum. Biliyorum projemiz falan var şu anda yapılmakta olan ama çok koldan bir şeyler yapmalıyız. Bütün yapacaklarımız neye dair olacak biliyor musunuz; biliyorum eşcinsellerin tamamına yakını; "her şeyi iste ama bunu isteme benden" diyeccek ama başka çaresi yok. Kendimizi görünür olmaya hazırlayıcı bir şeyler yapmak gerekiyor. Her yaptığımız faaliyet bizi kendimizle tam anlamıyla barıştırmaya yönelik olmalı. Bahanelerimizi bertaraf edecek bir şeyler olmalı ki görünür olabilelim. Evet ne varsa görünür olmakta var. Çünkü görünmeyen şeye inanılmaz ve asla kabul edilmez. Yazı içersinde dediğim gibi bodaslama bir açılım veya görünürlükten bahsetmiyorum. Uygun zaman ve mekan fırsatlarını değerlendirmek gerekiyor. Bunu deneye deneye zaten korkularımızın çoğunun da kendimiz kaynaklı olduğunu göreceğiz. Homofobi elbette olacak. Zaten onun için mücadele etmiyor muyuz? Homofobi olmasa bir araya gelmemiz için bir neden mi var? Gideriz evlerimizde buluşuruz. Açılımını ailelerine yapan arkadaşlarımıza soruyorum; açılımınızı yapmadan önceki durumla, yaptıktan sonraki durum arasında nasıl bir fark var? Çok mu daha kötü oldu? Açılmadan önce çok mu daha huzurluydunuz? Kendi içinizde verdiğiniz savaş daha büyük ve rahatsız edici değil miydi? Bilgiye dayalı eksiklikler, lüzumsuz karşıtlıklar yaratabiliyor. O yüzden öncelikle ben kimliklerimizle ilgili ve kimliklerimizin heteroseksizmle ilişkisine dair bilgilenmeliyiz diyorum. Eşcinselliğe dair materyallerden kendimize pay çıkarmalıyız. Yazılı ve görsel materyaller kendimizi doğru tanımamızı sağlayacak ve cesaret kazandıracaktır bize. Ama biz buluşmalarımızda bunlara dair bir şeyi ortak paylaşmayı bir tarafa bırakın, bireysel paylaşımlarda bile bulunmuyoruz. Oysa başka yaşanmışlıklardan çıkarabileceğimiz çok ders vardır. Ben diyorum ki, herkes kendi de bir şeylerin araştırmasını yapsın ve bunu paylaşsın ki, plan program olduğu zaman da "of bu çık sıkıcı, bana ağır geldi" durumu olmasın. Yanlış anlaşılmasın ama bana da hiçbir şey yapmadan buluşmalar biraz eksik geliyor. Kalabalığın verdiği bir iyi niyet ve heyecan oluyor ama o da nereye kadar.

Son bir şey daha söylemek istiyorum. Eşcinsel hakları ne zaman kazanılır biliyor musunuz; Eşcinseller kendileri için değil, eşcinsellik için bir şeyler yaptıkları zaman.

Not yazıyı sohbet havasında yazdım, Cümle düşüklükleri ve imla hataları için şimdiden özrü dilerim. Bir ara düzeltirim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder