3 Kasım 2014 Pazartesi

Eşcinseller bir anlamda erkek bedeniyle barışmış kadın mı?


Transseksüel Hande Demir'le yaptığımız bir sohbet...

- Hande: Yazını okudum da transeksüellikle ilgili [Transseksüellik queer (kuir) midir, değil midir? http://blog.radikal.com.tr/lgbt/transseksuellik-queer-kuir-midir-degil-midir-77704], bir şey merak ettim; sen transseksüel misin, eşcinsel mi?

* Halil: Eşcinselim ama içimdeki cinsiyet kimliklerinin kategorisi yok ki... Belki  her iki cinsiyet de var, belki cinsiyetsizim de... Ama tolumsal kadınlık ve erkeklikle alakası yok bunun. Bir de cinsel yönelimle cinsiyet kimliğini, yani kadın-erkek olmakla eşcinselliği karıştırmamak gerekiyor. Cinsel yönelimim kendime, yani eşcinselim ama cinsiyet olarak dediğim gibi neyim adını koyamıyorum; erkek-kadın veya hiçbirisi ama bildiğimiz anlamdaki trans kadın asla değilim. Çünkü içimde kadın olsa bile bedenimi seviyorum, değiştiremem...

- Bende bir transseksüel olarak merak ettim ve sen mesela trans bir bireyin değişimini anlamsız, gereksiz, toplum cinsiyetleri olarak düşünmüşsün ya da sorgulamışsın. Bir transseksüel olarak sessiz kalamadım.

* Ben aslında herkesin nasıl olmak istediğini destekliyorum... Sadece kendi bakış açım o. Mesela benim içimde kadın var ama o kadın illa ki toplumun kabul ettiği bir şekilde kadın olmak zorunda değil. Transseksüellik beyinsel bir şey ve ben o kadını doğanın yarattığı bedenle de tatmin edebilirim. Ama sen memnun olmazsın ve değiştirirsin ama benim de kabul ettiğim şekilde bir kadınlığı ifade etme hakkım var diye düşünüyorum.

- Haklısın...

* Evet, ama trans arkadaşlarımız çok alınganlar. Oysa benimki transfobi değil, sadece konuyu detaylandırmak ve transseksüelliğin de tek tip olmayacağını dile getirmek.

- Elbette nasıl iyi hissediyorsa öyle olmalı. Pipili yada tamamen maskülen. O kişinin özel hakkı. Katılıyorum. O zaman sen transsın sanırım, eşcinsel değil. İçimde kadın var diyorsun çünkü.

* Tanımlayamıyorumki kendimi. Sadece erkekleri sevdiğimi biliyorum ama kadın olmak gibi bir isteğim de yok. Yani içimdeki ne ise, şu anki bedenimde mutlu.

- Süper bu, güzel. Barışık olman mükemmel.

* Yani toplumsal anlamda bir kadın yok içimde. Sadece kendi cinsini seven bir kişiyim. Ama erkek de değil, kadın da değil veya her ikisi toplumdaki kadınlık veya erkeklikle de örtüşmüyor. Ben kendimi tanımlamak bile istemiyorum. İçimden nasıl geliyorsa öyle yaşayan biriyim, kategorize olmak istemiyorum. Ama bedenimden memnun olduğum için de kendimi eşcinsel olarak tanımlıyorum.

- Bak sana bir örnek vereyim. Ben Prof. Dr. Şahika Yüksel ve bunun gibi Prof. bir iki psikiyatrist cinsel kimlik uzmanıyla görüştüm ve transseksüellik ve eşcinsellik net ayrımı olan bir kavramdır. Eşcinseller de efemine olabilir veya sert, tam erkeksi... Fakat transseksüellik başka bir şey. Bunu sen de araştırmışsındır zaten. Fakat şöyle bir şey var; dünyada her canlıda iki cinsiyet var. Erkek yada dişi olarak gelirsin ve yaşarsın. Başka bir cinsiyet yok. Belki sen kendini tanımlamak istemiyor ya da böyle şeylere takılmak istemiyor olabilirsin ama bu doğanın kanunu; erkek ya da dişi. Efemine olmak erkeği kadın, sert olmak kadını erkek yapmaz. O bir tavırdır. Süslü erkek de vardır, maskülen kadın da. Bunlar eşcinsel de olabilir, hetero da.

* Bu anlattıkların biraz da kültürel bir durum gibimie geliyor yazılarımda da belirttiğim gibi. Yani öğretilmişlik kadınlık ve erkeklik söz konusu. Belki de benimki cinsiyetçi topluma tepki amacıyla bir cinsiyetsizlik durumu. Belki benim de bir kategorim vardır ama erkek egemen toplumla inatlaşıyor da olabilirim. Ben aslında kimin ne olduğuna takılmak istemiyorum. Yeter ki bir şeyler dayatılmasın insana.

- Evet, katılıyorum. Seninle aynı düşünüyorum; dayatma; erkek şunu yapar, kadın bunu yapar... Kesinlikle öğretilmiş, aşılanmış bir kültürel yapı. Afrikalı erkeklerle Japon erkeklerin farklı olmaları gibi. Türk erkeği sert olmalı; beklenen bu; Korkmamalı, ağlamamalı, pembe giymemeli... Bu konularda hemfikiriz. Fakat cinsiyet farklı; doğuştan gelen hislerdir. Yani bir adaya bir erkek, bir kadın bebek atsalar, ve diyelim ki kendi çabalarıyla büyüseler, içgüdüleri aynı olmayacak. Kadın ve erkek yapı olarak çok farklı. Beyin olarak da öyle. Bu uzayda da yaşasa böyle olacak eğer insan isek. Yani ben kendi adıma cinsiyeti reddetmiyorum. Bu trans olduğum için değil.

* Mutlaka farklı ama... Ama ben kadın olsam da, kadın beynine sahip olsam da, erkek egemen toplumun çizdiği bir kadınlığa kendi hapsedemem. Yüz ifademe bakarsan bende pek erkek göremiyorsun değil mi ama kendimi kadın olarak tanımlamak istemiyorum.. Kadın gibi erkek olmak istemem de belki erkek egemen topluma bir isyan.

- Evet oldukça kadınsı bakışların var. Seni ilk gördüğümde de gözlerin, duruşun... Acaba bu transseksüel kadın mı hissediyor kendini, dedim içimden. Çünkü bayağı gey arkadaşım var, onlara bayağı bayağı erkeksi bakıyorlar.

* Fiziksel olarak da çok güçsüzüm, yani bir kadın gücü kadar gücüm var... Benimle beraber olanlar da, seni kadın gibi görüyoruz, hissediyoruz diyorlar!

- Kanımca burdan hissettiğim kadarıyla sen bir kadınsın. Enerjin öyle.

* Ama ben erkek bedeninde olmayı çok seviyorum. Asla memeli bir kadın olmak istemem. Penissiz olmayı da. Bir çok trans erkek bedeninden, özellikle penisinden nefret ediyor ama ben erkek bedenimi seviyorum. İşte dediğim gibi erkek bedeninde bir kadınım sanırım.

- Bedeni aşmış olabilirsin. Kadın olan ruhun ve erkek bedeninle barışmış olabilirsin.

* Aynen öyle, beden konusunu aşmış bir trans olabilirm. Ama biyolojik olarak kendi cinsimden hoşlandığım için, kendimi eşcinsel olarak tanımlıyorum. Belki de diğer transların da benim gibi olmasını istiyorum. Onların o acılara katlanmasını istemiyorum ama yanlış anlaşılıyorum. Çok acı bir şey insanın bedenini biçtirmesi.

- Anlattıklarına ters bakmıyorum. Bir çok trans arkadaşım var ki erkek bedeniyle hafif efemine yaşıyor. Bu da normal.

* Batı da bu şekilde transseksüellik benimseniyor. Ama bizim transseksüeller de haklı olabilir; erkek egemen toplum şekli çok baskın ya, kabul edilmek için sanırım kadın bedenine geçme zorunluluğu hissediyorlar. Onlar kendimiz için diyorlar ama çevrenin baskısı da önemli etken bence.

- Ama işte öyle değil. Yani en azından kendi adıma söyleyeyim. Erkekler beni bağlamaz asla. Çünkü onlarla sevişmek için kadın olmana gerek yok zaten. Bedenen çok erkeksi aktif geyler sayıca çok, bunu sen de biliyorsun. Erkek bedeninle onlarla sevişmen, hatta aşk yaşaman daha kolay. Haksız mıyım?

* Anladım ama anlamak istemiyorum sanırım. Çok doğallık taraftarıyım ya... Her şey olduğu gibi kalsın istiyorum. Aslında biliyorum; transların içinden gelmese o kadar zahmete katlanırlar mı?

- Toplumla alakası yok kadın olmanın. Kimliklerde erkek olarak da isim değiştirebiliyorsun. Mesela ben mahkemeye başvursam, bu halimle de Hande ismini alabilirim. Bir çok arkadaşım da tek celsede aldı. Olay kimlikte değil. Onlar devede kulak mevzular. Yani ne erkek ilgisi için, ne kimlik için... Sadece kendi için oluyor bütün bunlar. Mesela ben gey görünümündeyken erkeklerle aynı WC'ye gitmek istemiyordum. Ya da yanlarında soyunamıyordum okulda. Denize her gittiğimde göğüslerim görünmesin diye atletim üstümde olurdu. Bu rahatsızlıklar kadınlığın nasıl olduğunu öğrenmekle alakalı değil, içgüdüsel yani. WC'ye oturarak çiş yaptım hep. Bilmem anlatabildim mi?

* Bu anlattıkların heteroseksizmi içselleştirmekle alakalı. İnsan göğsünden niye utanır ki? Veya çiş yapma şekli de öğretilmişlikle alakalı. Çünkü ayakta işemek kolaylığı varken niye zahmetli yolu seçeyim ki?

- Bunu bana toplum öğretmedi. Daha 6 yaşındayken, üstelik erkeksin demelerine rağmen...

* Ama görerek öğreniyorsun kadınlığın nasıl olduğunu. Tamam ruhen kadınsın ama toplumsal kadınlığı öyle veya böyle görüyorsun. Yani davranışlar kültürden kültüre farklı olabiliyor, kadınlık da... O zaman her kültürün içgüdüsü nasıl farklı olabilir ki? Bence çevreyle de alakalı kadınlık; kadın demiyorum bak, kadınlık diyorum.

- Bence sen bu konularda erkek egemen dünyaya karşı zırh bilemişsin ve bakış açın biraz o yönde. Ama bir de bilimsel gerçekler var. Senin dediğin gibi toplumdu, v.s. idi... Profesörler var bunları yalayıp yutmuşlar. Cinsiyet değşimi için başvurduğunda... Senden hiçbir maddi çıkarları yok... Psikiyatr... Prof. olmuşlar. Toplum mu etkiler, içten mi gelir çözerler saniyede. Toplum etkilese tedavisi kolay. Şehir değiştir, ülke değiştir, takma... Şu ilaç, bu ilaç vesaire der. Bu öyle basit bir konu değil. Allah ya da neye inanıyorsan o yaratmış. Toplum, giyim-kuşam vesaire yüklemiş...

(Toplumsal cinsiyet
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyet kavramının ötesinde tüm cinsiyet algılarının toplum tarafından belirlendiğini öne süren bir kavramdır.

Biyolojik cinsiyet anne karnında oluşur; toplumsal cinsiyet ise doğduktan sonra. Toplum içinde "kızlar şöyle olur, erkekler böyle olur" gibi aşılamalar toplumsal cinsiyeti öğretir. Kızlarla erkeklerin farklı uzunluklarda saç uzatmaları, pantolon ve eteklik giyme, kulağa küpe takma ya da takmama, saçı tokalama ya da tokalamama gibi farklılaşmalar toplumsal cinsiyet ile uyumlu duruma gelme davranışları olarak değerlendirilebilir. Bütün bu olgularda biyolojik cinsiyet değişmez, ancak toplumsal cinsiyet ortaya çıkar.)

- Okey, bu doğru. Ben sana bunu diyorum zaten. Küpe uzun saç v.s.. Ama uzun saçlı erkekler de var, küpeli de ama erkek hetero. Bunu dünya zaten aşmış, Türkiye bile. Mesele bu değil ki. Cinsiyeti giyiniş, saç şekli belirlemez ki; beden belirler.

* O zaman herkesin transseksüelliği, kadınlığı farklı boyutta. Ya da ben inat ediyorum kadınlar erkek bedeninde de olabilir diye.

- Süper düşünce, valla tebrik ederim. Erkek bedeninde de olabilir tabi. Sonuçta sevişebiliyorsun, öpüşebiliyorsun, seks yapabiliyorsun... Fakat aynada kendini böyle görmekten mutluysan ne güzel.

* Zaten erkek erkeğe sevişenler hepsi aynı cinsel yönelimde veya cinsiyette ki bundan haz alıyorlar. Bütün erkek erkeğe sevişenler o zaman erkek bedeninde kadınlar ve toplum kendilerini ifade etmelerini engelliyor, veya erkek bedenleriyle barışmış olanlar eşcinsel oluyor, barışamayanlar trans.

- O zaman senin bu düşüncen eşcinselleri de trans yapıyor.

* Onu da düşündüm tabi.

- Hayır öyle değil işte.

* Eşcinseller bir anlamda erkek bedeniyle barışmış kadın mı oluyorlar?

- Bir gey kendini kadın hissetmez ki. Gey çiftlerde karı-koca yoktur ki... İkisi de erkek hissederler. O yüzden adı eş-cinsellik, eş yani, aynı cins.

* Ama ben de öyle bulaşık yıkamaktan, çamaşırdan çocuk doğurmaktan, sevgilisine patates kızartmaktan hoşlanan bir kadın değilim ki.. Benim isyanım beni kimlik bunalımına sokmuş sanırım! Veya kimliksizliğin daha güzel bir dünya yaratacağına inandığım için androjenliği savunuyorum.

- Bizim durumumuz karışık haklısın. Ben de çok düşünüyorum bu konularda. Bir çok kadın sevgilisine yemek yapmak, çamaşır ütülemek, çocuk doğurmak istemeyebilir. Böyle çok kadın var. Ben de mesela feminist, erkek düşmanıyımdır. Yolda bile kaba erkekleri terslerim. Ya da erkeklere asla pasif davranmam, dominantımdır genelde.

* O zaman ben feminist trans bir kadınım da o yüzden erkek bedenimde kalmak istiyorum. Böylece daha feminist olacağıma inanıyorum sanırım. O yüzden erkek egemenliğine karşıyım büyük ihtimal. Mesela ben kadınların teslimiyetçiliğine rağmen kadın haklarını savunmaktan vazgeçemiyorum bir türlü. Ne zaman kadın cinayeti işlense sinirlerim tel tel oluyor.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder