7 Kasım 2014 Cuma

"Elalemin ne dediği değil, önemli olan benim çocuğum"


Denizli LGBTİ ve Aileleri olarak dostlarımızla birlikte bu haftaki buluşmamızı da gerçekleştirdik. Her hafta yolumuza hiç azalmadan yeni katılımcıların da dahil olmasıyla devam ediyoruz. Bu hafta Sosyalist Demokrasi Partisi Denizli şubesinden arkadaşlar vardı, Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji bölümünden arkadaşlar vardı ve LGBTİ aileleri vardı ve tabiki de LGBTİ'ler. 30'un üzerinde bir katılım vardı. Yüksek seviyedeki katılımlar, LGBTİ dostlarını çok şaşırtıyor; çünkü gelmeden önce böyle kalabalık bir ortamla karşılaşacaklarını hayal bile etmediklerini söylüyorlar. Katılımların çokluğu ve sürekliliği benim de hayallerimin çok çok üstünde aslında.

PAÜ Sosyoloji bölümünden katılan arkadaşlar, buluşmaların daha plan-program çerçevesi içersinde geçmesi için yardımcı olacaklarını söylediler. SDP'den katılan arkadaşlar ilk yürüyüşümüzü gerçekleştireceğimiz 1 Mayıs için malzeme ve birlikte yürümek için yanımızda olacaklarını söylediler. Zaten LGBTİ'ler SDP'nin programında olan bir kesim ve bu arkadaşların buluşmamıza katılımı da parti merkezinin bilgisi dahilindeymiş. SDP'nin LGBTİ olarak sosyal medya sayfası bile var. (https://www.facebook.com/sdplgbti?fref=ts)

LGBTİ ailelerinden uzun bir aradan sonra iki aile katılımı oldu bu hafta. Onlarla sohbet ettim. Bir trans annesi, çocuğunun kimliğini öğrendikten sonra bir çok annenin yaşadığı üzülme sürecini her anne gibi yaşadığını anlattı. Şu anda çocuğunu her haliyle kabul ediyor ve destekliyor, hatta bedensel geçiş aşamasını bile hazır. Sorun, çoğu LGBTİ ailelerindeki gibi baba faktörü. Heteroseksistler tarafından LGBTİ'lerin durumları ne anlaşılıyor, ne de anlaşılmaya çalışılıyor. Anneye, çevreye rağmen çocuğunu desteklemesinin en önemli şey olduğunu söylediğimde, "elalemin ne dediği değil, önemli olan benim çocuğum" dedi.

Bir gay'in kız kardeşi de katılımcılardan biriydi. O da kardeşini çok seviyor, onu kaybetmek istemiyor, onun asla mutsuz olmasını istemiyor ama daha önce yani kardeşinin gay olduğunu öğreninceye kadar LGBTİ'likle ilgili aklından hiçbir şey geçmediği için kabul etmekte zorlanıyor. Çünkü gerçekten eşcinsellik bilinmiyor; hormonlarla alakalı olduğu zannediliyor, seçim olduğuna inanılıyor (yönelime tercih denilmemesi gerektiğinin önemi burda ortaya çıkıyor işte)... Ama onun böyle bir buluşmaya gelmesi bile bu konudaki iyi niyetinin bir göstergesi diye düşünüyorum. Zor bir durum gerçekten aileler açısından da, LGBTİ'ler açısından da; bir tarafta ötekileştirilmiş LGBTİ'ler, bir tarafta LGBTİ'lerin kimliklerine karşı olan aileleri.

Bu hafta gene önceki haftaki katılımcılarımızdan olan ve yeni gelen LGBTİ'ler ve dostları vardı öğrenciler ve emekçiler olarak. Ve oluşumumuzu resmileştirecek ve plan-program çerçevesinde ilerlememizi sağlayacak ana çatımız da yavaş yavaş şekillenmeye ve dolayısıyla proje günlerimiz başlıyor önümüzdeki haftadan itibaren. Hep diyordum yaşadığımız il kültürünün esnekliğinden dolayı LGBTİ hak mücadelesinin meşalesinin Denizli'den yanacağını. Oysa bu sadece bir umuttu, vazgeçmeme direncinin şevkiydi... Çünkü o meşale zaten önce Ankara'da yandı, İstanbul'da yandı, İzmir'de yandı, diğer şehirlerde yandı... Buluşmaya başladıktan 4 ay sonra proje ve programların şekillenmeye başlamasıysa, benim kafamdaki bütün ışıkların yanmasını sağladı. Artık yarınlara daha bir umutla bakıyorum LGBTİ hakları mücadelesi konusunda.

Bir de bizim ismimiz ve ismimize paralel kuruluş amacımızdan bahsetmek istiyorum. LGBTİ ve ailelerinin bir arada olmaması gerektiğine dair bir düşünce var bazı kesimlerde. Ben buna asla ve asla katılmıyorum. LGBTİ'lerin en başta en büyük sorunu toplumdan önce aileleriyle. Toplumsal engeller var biliyorum, kendileriyle barışmaları da çok önemli ama ailelerinin durumu öğrenmeleri ve akabinde karşılaşılacak sorunlar daha da önemli. Kendinle çatışman kafanda, toplumla çatışman da akşam olunca dışarıda kalabiliyor ama ailenin en önemli birim olduğu bir toplumda, homofobinin ve transfobinin ailede halledilmesi çok çok önemli. Çünkü bütün LGBTİ'lerin en büyük korkusu, durumu ailelerinin öğrenmeleri ve öğrenildikten sonra ne yapacaklarını bilememeleri. Ve bu sorunu, aileleri ve çocukları ayrı ayrı odalara kapatarak halledemezsin. Çünkü buluşmaya gelen aileler diğer LGBTİ çocuklarını da görmek istiyorlar. Çünkü öncesinde sadece kendi çocuklarının başına gelen bir rahatsızlık diye düşünüyorlar bu durumu. Diğer LGBTİ bireyler ve aileleri onları rahatlatacak, yalnız olmadıklarını hissettirecektir. Belki bu 4 aylık süreçte şeytanın bacağını kıramasak da, LGBTİ'lere ve ailelerine yalnız olmadıklarını hissettirebilmişizdir en azından. Bu da önemli bir kazanım bence. Çünkü biz bu güveni sağlayamamış olsaydık, katılım sayısı artacağı yerde azalırdı. Güven dedim... Evet güven çok önemli. Sadece LGBTİ'lerin katılımıyla güven ortamı oluşturamayabilirdik. LGBTİ'ler ve ailelerinin bir arada olması, kontrollü bir şekilde ilerlememizi de sağlıyor. Bir kere bu sayede heteroseksüel kesimin de desteğini alıyoruz. Çünkü onlar da ciddiye alıyorlar bu sayede bizi. Belki sadece belli bir yaş grubuna ait bir LGBTİ oluşumu olsaydık, ne bir araya gelebilirdik, ne çevrenin desteğini alabilirdik; belki tepki bile alabilirdik çevreden. Çeşitlilik her zaman ortamı yumuşak tutacak, dengeyi sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Oluşumun bir kaç öncesine dair bir not aktarmak istiyorum. Türkiye'de LGBTİ hareketinin 20 yıllık bir geçmişi var. Biz Denizli ili olarak daha bu yıl başlayabildik bir araya gelmeye. Ama bu başlangıç tabi kendi temelleri üzerine kurulmuş bir şey değil. Eğer Ankara'daki mücadele 20 yıl önce başlamasaydı, böyle bir oluşum Denizli'de de olmayabilirdi. Demek istediğim, bütün şehirlerdeki oluşumlar, yeni yeni mücadelelerin filizlenmesine sebep oluyor, vesile oluyor. Bu yıl "Benim Çocuğum" belgeseli Denizli'de hem Pamukkale Üniversite'sinde, hem de Denizli Belediyesi'nin haberi ve desteğiyle Kent Konseyi'nde gösterildi. Üniversite'deki gösterime katılan bu üniversitedeki görevlilerden birisi, bu gösteriye istinaden üniversite'deki akademisyen arkadaşına LGBTİ'lerle bir şey yapabileceğini fısıldıyor ve bizim ilk buluşmamız gerçekleşiyor. Mekanımız da bizim kurulmamızın arifesinde oluyor zaten. Ve bir çok LGBTİ oluşumuna cesaret verebilecek dallarında uzman kişilerin hazırlayacağı projemiz de bu sürecin şu anki geldiği nokta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder