23 Ekim 2014 Perşembe

Burkalı bir kadın hayata erkek gibi bakar


Bugün Radikal gazetesinde bir fotoğrafçının projesi kapsamında burkalı kadın fotoğrafları gördüm. Burkayı, burkalı kadınları biliyordum da, bu fotoğraflar erkek egemen toplumdaki kadınlığı sorgulatıyor insana; en çok da "ben kendi isteğimle dinim gereği kapanıyorum" diyen kadınlar sorgulatıyor bana kadınlığı. Oysa erkek egemen toplumda yaşanmasaydı nasıl bir din olurdu, din nasıl kullanılırdı, kadın kapatılır mıydı bedensel olarak, kadının böyle bir isteği olur muydu..?

Öncelikle ben kadının kendi isteğiyle kapandığına inanmıyorum. Çünkü böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Neden mi? Kapanan kadınlar 15-20 yaşına kadar açık gezdirilip, sonra kendi isteklerine bırakılmamıştırki kapanmak. Kadınların kapanması için küçük yaştan itibaren din aracılığıyla erkeklerin uyguladığı kesinlikle inkar edilemeyecek bir baskı vardır. O şekilde yetişmiş bir kadın, belli bir yaştan sonra, kapanmanın normal karşılandığı, açık olanın ötekileştirildiği bir toplumda nasıl açık olmayı savunabilir ki? Bir kere çocukluktan itibaren toplumun yapısından öte kapanmaya inandırılmıştır da. Bedensel olarak özgürlük, onun öğrendikleriyle çelişecektir ve çıkmaza sokacaktır onu. "Kendi isteğimle dinim gereği örtünüyorum" demesinden başka ne bekleyebilirsiniz ki belli bir yaştan itibaren örtünmeye şartlandırılmış bir kadından?

Bu kadın yetiştiği koşullar ve içinde bulunduğu çevre itibarıyla da kendi ölçütleri içindeki kadınlığı doğru bulacak, kendisine benzemeyen diğer kadınları da erkekler gibi ötekileştirecektir. Erkeklerin bakış açsıyla bakacaktır kendisi gibi olmayan, kapanmayan kadınlara. Günahkar bulacaktır, ahlaksız bulacaktır onları. Çünkü o da ahlakı beden üzerinden değerlendirecektir. Değerlendirmezse çelişir kendisiyle, "ben kapanıyorsam boşuna mı kapanıyorum" düşüncesiyle. "Boşuna kapanıyorsam, benim ne suçum var?" diye düşünecektir. Hatta kadının özgürlüğü yerine, bütün kadınların özgürlüklerinin ellerinden alınmasını yeğleyecektir. Çünkü o, beynine erkek formatı atılan sadece biyolojik anlamda bir kadındır artık. Doğasına uygun bir kadın olarak yaşayamamaktadır bile. Yoksa bir insan, hayatı, nasıl yaşadığını... sorgulamaz mı? Cinsiyetçiliğe maruz kalan kadınlık gibi, pembe bile değildir kadının kimliği, mavidir. Karanlık dünyasından hayatın gerçek renklerini göremediği için yaşam körüdür.

Kadınların, kafalarının içindeki erkeklerin biçtiği kadınlık perdesini azıcık aralayıp ışığı görmeleri gerekiyor canlarının daha fazla yanmaması için. Çünkü o perde kadınları korumuyor, sadece erkek egemen dünyaya mahkum ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder