16 Ağustos 2014 Cumartesi

Yaşadığıma utanıyorum


Hayatta mutlu olmak için çok sebep var ama mutlu olmaya utanıyorum. Çünkü insanlar her gün ölüyorlar, daha doğrusu birbirlerini öldürüyorlar, hatta birbirlerini işkenceyle öldürüyorlar. Dün sosyal medyada paylaşılan bir video izledim İsrail askerlerinin Filistinliler'e nasıl işkence yaptıklarına dair. Duvarlar resmen kandan kırmızıya boyanmış. İnsanların her yeri çürük ve kan içinde ama bun rağmen acımasızca işkenceye devam ediyorlar. Çok utandım yaşadığıma. İnsanlar bu kadar acı içersindeyken benim yaşama hakkım olabilir mi? Irak'ta IŞİD denilen örgütün Ezidiler'e yaptıkları zalimlikleri okuyoruz gazetelerden. Kadınların satılmalarını, vücutlarının parçalanmalarını falan... İnsanlar kıt kanaat geçindikleri topraklardan bile kaçmak zorunda bırakılıyorlar.

Nerede dünya güçleri? Çıkarlarına uygun düşünce bahanelerle bile müdahale ediyorlar ama çıkarları olmayınca hiç umurlarında bile olmuyor. Gerçekten sömürgeci güçlerin politikalarının bir uzantısı mı dünyadaki bütün olumsuzluklar? Tabii olumsuzlukların yaşandığı bölgelerdeki yobazlıkların etkisini yok sayamayız ama dünyaya yön veren büyük güçlerin duyarsızlıklarının da bir katkısı var gibime geliyor insanların acı çekerek ölmelerinde, yaşama haklarının ellerinin alınmalarında.

Yani ekonomik olarak büyümek, insanlık adına büyümek anlamına gelmeyebiliyor. Yani sadece doğu bölgelerinde olmuyor acımasızlık. Yakın zamanda, yani yaşım gereği benim şahit olduğum dönemde Bosna katliamı medeniyetin beşiğinde gerçekleşmedi mi göz göre göre? Yani insanlar bilgilenebiliyorlar, bilinçlenebiliyorlar ama bencilliklerinden kurtulamayabiliyorlar. Hatta bu güç, bencilliklerini daha acımasızca göstermelerine bile sebep oluyor.

Bütün yaptıkları iyiliklerin, güzelliklerin arkasında hep bir çıkarları olan dünya güçlerinin arka plandaki politikalarının işleyiş tarzını çok bilmiyorum. Yani ne kadar insani duygularla hareket edersen, olumsuzluklara-kötülüklere karşı gözün de perdeleniyor ve herkesi iyi düşünebiliyorsun ve kolayca denilenlere inanabiliyorsun, aldanabiliyorsun. Yani hayata iyi gözlerle bakmak da duyarsızlık anlamına mı geliyor acaba? Ama onların politikalarının içine girince de onlardan bir farkın kalmıyor, onların kötü taraflarını normal görmeye başlayabiliyorsun. Hayatın bir gerçeği mi acaba sadace iyiliklerle dolu bir dünyanın olmayacağı, kötülüğün iyiliğin ayrılmaz bir parçası olduğu?

Bir sanatçı arkadaşımız, Robin Williams'ın hayatı terk etmesi için çok sebep olduğunu, insanın arkasında üzebileceği kişiler olmasa gitmenin çok daha kolay olabileceğini söylemişti. Hayattan vazgeçmek istemeyenler insani duygularını yitirmiş ve kendini bencil dünyaya alıştırmış olanlar mı? Hiçbirimizin birbirimizden farkı yok mu bencillik konusunda?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder