26 Ağustos 2014 Salı

Eşcinseller niye heteroseksist siyasete bel bağlarlar ki...


PKK yöneticilerinden biri, "HDP Türkiye'nin en büyük muhalefet partisi olabilir, bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı..." demiş. Marjinal derken, o da diğer muhafazakar ve milliyetçi partiler gibi eşcinsel kelimesini ağzına almamış. Kirlilik yaratabilir tabi. Kurtarmalı derken de "kendisini temizlemeli" demek istiyordur kesinlikle, bundan hiç şüphem yok. Çünkü eşcinsellik kültürler ötesi bir ötekileştirme durumu. En ezileni dahi eşcinselliği kabul edemez. Bir de bunu eşcinseller anlayabilse.

Ben de eşcinsellerin kabul edilmesi için heteroseksizm ve uzantılarıyla iç içe yaşaması taraftarıyım ama bir dilenci gibi onlardan insaf dilenerek değil, hayatı, en ötekisi olsak dahi açık bir şekilde yaşayarak. Onlar bizim ayağımıza gelmeli eşcinselleri de kapsayan politikalarıyla. Bu dünya bizim de, bu hayat bizim de... Ben doğuştan gelen özgürce yaşama hakkımı teslim etmiş gibi davranarak, bir de ondan niye geri almaya çalışayım ki aptal gibi. Yaşayacaksın hayatını içinden geldiği gibi eşcinsel olarak; gizlenerek, saklanarak senin hakkını gasp edip tekrar sana vermesini bekleyerek değil. Bunun başka alternatifi yok.

Yaşam politik hale gelmiş olabilir ve eşit yaşayabilmek için politik davranmak gerekebilir ve sen de politik olarak varolabilmek için kendi partini kuramıyorsan, varolan partilerle işbirliği yaparak politika yapmaya çalışabilirsin ama senin politika yapmaya çalıştığın kişiler, heteroseksist dünyanın milyon çeşitlilikle uzlaşmaya varsa bile, o milyon çeşitle beraber seni karşısına aldığı kişiler. Yani herkes her şey olabilir ve her şey için mücadele edebilir ve bu müacadeleyi haklı görebilir; savaşırlar, barışırlar... ama sonuçta bunların hepsi erkekliğe ve kadınlığa inanan heteroseksist değiller mi?

Bunların cinsiyetçiliğ karşıtlığı dereyi geçene kadardır. Seni hedeflerine ulaşıncaya kadar kullanırlar, sonrasında da tekmeyi basarlar. Hep böyle olmadı mı? Eşcinsel örgütleri türbanı savunuyorlardı... Ne oldu? Sonucu söylememe gerek var mı? Eşcinseller CHP'ye çok inanıyorlardı... Ne oldu? Söylememe gerek var mı? Üstelik parti başkanı "bu toplum daha eşcinsellere hazır değil" dediği halde inanıyordu eşcinseller CHP'ye. Ama kontenjan doluydu eşcinseller için ne yazık ki. Ben Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de hiçbir adaya inanmadım (beğenmek başka, inanmak başka, altını çizeyim). Zaten inanılacak bir tarafları var mıydı? İhsanoğlu ne diyordu; "Homofobi evrensel bir mesele değil". Demirtaş ne diyordu; "Eşcinselleri savunarak risk aldık". PKK'nın uyarısıyla hangi açıdan risk aldıkları da ortaya çıkmış oldu.

Gördük sonucu. Bir parti zaten tabanından bağımsız varolabilir mi? Parti içinde eşitlikçi kişiler olabilir ama nereye kadar marjinal olarak tabir edilen kesimin savunuculuğunu yapabilir? Doğu'nun eşcinselliğe bakış açısını anlatmama gerek var mı? Bakmayın siz öyle bazılarının, "artık doğu eskisi gibi değil" dediğine. Kadın cinayetleri ve eşcinsel cinayetleri en çok nerede işleniyor? Batı ile Doğu arasındaki eşcinselliğe bakış açısı kıyaslanabilir mi? Doğu, Batı derken coğrafya ayrımcılığı yaptığım zannedilmesin. Doğu veya Batı kültüründen bahsediyorum. Doğu'nun muhafazakar yapısını inkar edebilir miyiz?

Eşcinsellerin çoğunun eşcinsel örgütlere mesafeli durmasının sebebi, eşcinsel örgütler ne kadar "biz her türlü ayrımcılığa eşit mesafede karşıyız" dese de, iktidara karşı egemen milliyetçiliğin değil de diğer milliyetçi muhalefetlerin taraftarlığını yapması. Ben şuna inanıyorum. Eşcinsel örgütler her türlü ayrımcılığa karşı müdafada bulunmalı; mesela yaşlılar, hayvanlar, mülteciler, kadınlar... ama başka bir milliyetçiliğin savunuculuğunu yapmanın, egemen milliyetçilikten hiçbir farkı yoktur. Savunuculuğunu yaptığın milliyetçiliğin yapısına bak; kültürü nasıl, insan haklarına bakış açısı ne, eşcinselliğe ve kadına bakış açısı ne..? Yarın bunlar egemen oldukları zaman değişen bir şey olacak mı? Tamam insanların ezilmelerinin karşısında durulmalı ama o ezilenlerin muhafazakar yapısı savunulmamalı. Tabi şöyle de düşünülebilir; özgürlük hareketi desteklenmeli, onlar özgür kaldıktan sonra bir de onların muhafazakar yapısına karşı mücadele ederiz!

O zaman kültürel haklar mücadelesiyle eşcinsel hak mücadelesininin ayrı platformda verilmesi gerekiyor. Neden mi? Çünkü senin tarafını tuttuğun milliyetçiliğin karşısında olan eşcinseller de var? O zaman sen eşcinsel hakları için güç oluşturamazsın kendi içinde bölündüğün için. Belki yanlış görüyorumdur ama, millet olarak ezilen bazı eşcinsellerin eşcinsel hakları aslında umrunda bile değil. Sadece eşcinselliği diğer ideolojilerine alet ediyorlar. O eşcinsellerin diğer milliyetçi ideolojileri olmasa, eşcinsellik umurlarında bile olmaz ve gizli eşcinsel olarak yaşar giderler. Çünkü örgütlerdeki eşcinsellere bakıyorum da eşcinsel tarafları değil de diğer tarafları daha çok göze çarpıyor. Belki ben öyle görüyorumdur ama olmayan bir şeyi de niye göreyim ki? Mesela eşcinsel hakları ile ilgili konuşurken niye hayvanları sıkıştırmıyor da milliyetçilikle ilgili hakları sıkıştırıyorlar araya. Milliyetçilik derken de sakın Türk milliyetçiliği anlaşılmasın. Zaten onun savunulmaya ihtiyacı yok. Evet her milletin çığırtkanlık yapması milliyetçiliktir. Amacın sadece özgürlük hareketi olmadığını görmemek için kör olmak gerekir. Eğer bir kültürde nefret cinayeti içselleştirilip artık normal karşılanıyorsa, ilerisini görmek için klavuza gerek yoktur. Bu hem sadece millete, ırka dayalı bir milliyetçilikten de kötü bir şey. Eğer bu milliyetçilik değil, sadece özgürlük hareketiyse, çocuğunuzun eşcinsel olmasını kabul eder misiniz, diye bir soru sormak gerekiyor. Olabilir diyebilirler. Senin şu oğlun eşcinsel, denilse nasıl tepkiyle karşılaşılır acaba? O yüzden bir şeyi savunurken sonunun nereye gideceğini iyi hesap etmek gerekir. O yüzden ben, eşcinselliği kabul etmeyen hiçbir politikayı tasvip etmiyorum. Rengim bu kadar açık. Artık ister faşist dersiniz, ister ne derseniz dersiniz. Ama ben kendimden o kadar eminim ki her konuda ne kadar eşitlikçi olduğumdan, cinsiyet ayrımcılığından tür ayrımcılığına kadar ayrımcılıkların hepsine ne kadar karşı olduğumdan...

Hayat denilen şey böyle politik hale gelmiş olabilir ama benim cinsel yönelimim, doğuştan getirdiğim haklarım kültürel haklarla karıştırılmamalı. Yani politika üstüdür benim cinsel yönelim hakkım. Politika benim doğal ve değiştirilemez yapımla kıyaslanamayacak kadar alt seviyeden bir şeydir. Uykunun, tuvalet ihtiyacının politikası yapılıyor mu? Niye benim duygularımın, cinsel ihtiyacımın politikası yapılsın, birileri benim cinsel hayatım üzerinden siyasi politikasını yapsın? Evet, eşcinsel hakları siyasi politikalardan ayrı tutulmalı ne kadar günümüzde hiçbir hak siyasetten ayrı bir şekilde kazanılamasa da. Yani doğuştan gelen kimlikle, edinilmiş kimlik aynı potada değerlendirilemez. Değerlendirildi de ne oldu bugüne kadar? Eşcinseller ya reddedildi, ya da oyalandı. İdeolojik partilerle zaman kaybedeceğimize açık olarak yaşayarak, hayatın içinde kendimiz olarak politika yapalım. İnanın en yakınınızdaki sizin açık eşcinselliğinizi, meclisten çıkacak yasadan daha inandırıcı bulacaktır. Bu ülkedeki milyonlarca eşcinsel açık kimliğiyle yaşasa, yasalar bir gecede değişir. İşte o yüzden birilerinin çıkarına eşcinselliğimin alet edilmesi zaman kaybından başka bir şey değildir. Tamam, partilerle eşcinsellik adına temas kurulsun ama bel bağlanmasın. Partilerle temas belki siyasi arenadaki yabancılığı azaltır, fobiyi yumuşatabilir!

Ben isterdim ki, aynı dilin konuşulduğu, dinin olmadığı, cinsiyetçiliğin olmadığı, milletlerin ve sınırların olmadığı, tür ayrımcılığının olmayıp hayvanların da eşit olarak yaşadığı bir dünyada yaşayalım. Peki milliyetçiliğe karşı olup da kendinin özgürlükçü olduğunu iddia eden kaç kişi böyle bir dünyada yaşamak ister? Heyecan vermez değil mi?! Huzur batar!!! Bütün karşıtlıkların sebebi aslında şu millet, bu millet değil, insanların insan olamaması. İnsanlar insan olamadıktan sonra, bütün milliyetçilikleri sıfırlayacaksın, gene kendi dillerini veya başka bir şeylerini icat ederek millet oluştururlar, küçücük farklılıklarına göre bile gene milliyetçilik yaparlar. Nasıl insan olunacağını, nasıl medenileşeceğini, bilimsel bilginin, sanatın önemini anlatarak da konuyu uzatmanın bir anlamı yok. Kısaca şöyle de diyebiliriz. Cahil kendisine bahşedilen hayatı yaşamayı beceremez ve egosunu başkasına zarar vererek tatmin eder ve bunu yaşam biçimine dönüştürür. Gerçekten insanlara çocukluktan itibaren dinleri, dilleri, cinsiyetleri aşılanacağına, resim yapması, müzik yapması, dans etmesi, aşılansa, matematik öğretilse daha farklı bir dünya olmaz mıydı? Silah, cinsiyetçilik, sen, ben öğretilmiyor mu? Sonra da neden savaşlar var, diye suçlu aranıyor.

Sen ne diyorsun ya, diyebilirsiniz? Evet çoğunluğa göre ben ne diyorum! Herkes yapısına göre didişerek varolup gidiyor işte. Hep iyilik, güzellik mi olurmuş! Bana göre olur. Ama insanlar yapılarına göre bir sistem oluşturmuş. Onları barış ve huzur dolu bir dünyaya taşısan, büyük ihtimal kaosa sürüklenirler...

Not: Bu yazı, gözlemlerime dayalı kendi kendime yaptığım ifade özgürlüğü kapsamında yazılı bir sohbettir. Düşüncelerim doğru da, yanlış da olabilir.

Eşcinselliği marjinallik olarak görenlere... Eşcinsellik doğaldır; heteroseksistlik, yani erkek cinsiyetçiliği doğaya göre marjinalliktir. Tabi heteroseksiszm bireylerini koşullamıştır erkek cinsiyetçiliğinin normalliğine; onlar da heteroseksizmi normal zannetmektedirler. Peki eşcinseller niye heteroseksist sistemin siyasetine bel bağlarlar ki... Heteroseksistlere destek olunca, heteroseksistlerin de eşcinsellere destek olacağını mı zannediyorlar acaba?

Bir hafta önce de bloğuma şöyle bir paragraf düşmüştüm...

http://halilkandok.blogspot.com.tr/2014/08/kurtculugu-sagdan-m-okumak-gerekiyor.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder