23 Ağustos 2014 Cumartesi

"Diktatör de benim, dayak da atarım, emiri de ben veririm..."


Nasıl bir ülkede yaşadığımızı sokaklar ve medya çok güzel anlatıyor. Bugün spordan dönerken bir kadın yolda herkese karşı bir ülkenin lideriymiş gibi yüksek sesle hitap ediyordu: Diktatör de benim, dayak da atarım, emiri de ben veririm...

Sabah sosyal medyada paylaşımlardan biri de, İstanbul'daki bir hastanenin doğumhane bölümüne hamile kadınların eşlerinin, diğer kadınların rahatsız oldukları gerekçesiyle alınmadıklarına dairdi. Resmiyette ve diğer hastanelerde böyle bir zorunluluk yokmuş. Peki hamile kadınların eşlerinden rahatsız olan diğer hamile kadınlar var mı? Kim bu rahatsız olan kadınlar? Yoksa hastane yönetiminin bağnaz zihniyeti mi rahatsız oluyor?

Kadınların erkeklerden rahatsız olma nedenleri, cinselliğin tabu olduğu toplumumuzda, erkeklerin cinsel açlığının verdiği taciz mi, yoksa kadınların taciz dışı heteroseksizme şartlanmış beyinleri mi? Heteroseksizme şartlanmış beyin derken, erkek egemen yapı kadının sınırlarını çizmiştir. Namuslu olmaya dair bir hayatları olmalıdır. Ve bu da ancak en başta erkeklere karşı mahremiyetlerini koruyarak mümkündür. Yani kadın, erkekleri tahrik edebilir karşı karşıya gelirse. Buna mahal vermemek için de haremlik-selamlık bir hayat en doğru çözümdür!

Peki doğru hayat bu mudur; her türlü olumsuzluklara karşı kadın önlem almalıdır. Bu da kadının özgürlüklerini teslim etmesiyle mümkündür. Yani erkek tutamaz kendini. Yani tahrik eden suçludur ama tahrik olmak suç değildir. Çünkü erkeğin tahrik olma hakkı vardır heteroseksizmin kanunlarına göre!

Dün İran yapımı animasyon bir filmden paylaşılan kısa bir bölüm izledim kadına bakış açısıyla ilgili. Güvenlik güçlerine göre kalçaları oynadığı için kadının koşmaması gerekiyormuş...

Aslında muhafazakar toplumların zihniyetleri aynı kapıya çıkıyor özgürlük sınırları farklı sevilerde olsa da. Eğer Türkiye hemen İran olmuyorsa, iktidardakilerin İran olmak istemediklerinden değil, İran olunmasını geciktirici bir halk bölümünün de olmasındandır. Ama İran ve benzeri ülkelerin geri gitmesi nasıl mümkün olduysa, Türkiye'nin de dayatma yönetim şekilleriyle geriye gitmesi her zaman söz konusudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder