31 Temmuz 2014 Perşembe

Tayt tahrik değil, demokrasi meselesidir

Yargının taytla imtihanı


Boşanma davası sürerken, adam kadının kılık-kıyafetinden ve oturma şeklinden rahatsız olup kadını bıçaklıyor.

Adam diyor ki, "Evlenmeden önce eşimden kapanmasını istedim o da kabul etti. Çalışmasını istemiyordum, ancak evlendikten sonra beni ikna etti ve çalışmaya başladı. Makyaj yapıp, açık saçık giyiniyordu. Cep telefonu benim yanımdayken sürekli sessizdeydi. Kendi başına buyruk yaşamak istiyordu...". Bellik ki eş değil köle almış kendine.

Kadın da diyor ki, "Söylediği gibi açık saçık giyinmiyordum. Otomobile binince 'Neden beni terk ettin, neden benden boşandın' diyerek bıçakladı. 'Seni öldüreceğimi söylemiştim, senden sonra sıra ailene gelecek' dedi." Sizce kim doğru söylüyordur?

Mahkeme erkeği haklı buluyor. Neden; çünkü heteroseksist bir kültürün yargısı da cinsiyetçi oluyor. Niye kadının kıyafeti veya davranışı tahrik unsuru oluyor da erkeğin kadına karşı güç yeterliliği görmezlikten geliniyor? Çünkü kadına erkekler tarafından biçilmiş bir rol var ve bu yargıya kadar vücut buluyor. Demokrasiye inanılıyorsa, yargı sistemi evrensel insan haklarını gözardı edip de niye geleneksel değerlere göre erkeğe ayrıcalıklı davranır ki?

Demokrasi gereği kadın, toplumun geleneksel bakış açısıyla değerlendirilemez. Demokrasiye, hukuk kurallarına, insan haklarına aykırıdır bu. Ve de yargıya güveni temelden sarsar bu cinsiyetçi tutum. Biz Türkiye'de yaşıyoruz, toplumsal yapıyı gözardı edemeyiz, diyemezsiniz. Eğer toplumsal dengeleri sağlayacak yargı gibi bir konumdaysanız, insan haklarını ihmal eden geleneksel yapıya göre değerlendirme yapmak yerine, o topluma eşitlik, özgürlük, kısaca demokrasi adına bir şeyler katacak değerlendirme yapmalısınız. Gelenekçi toplum yapısının adalet sisteminde ne işi olabilir ki?

Türkiye demokrasiye geçeli neredeyse 100 sene olacak, hala kadının giyimi-kuşamıyla, oturması-kalkmasıyla, gülmesi-konuşmasıyla uğraşılıyor. Erkek egemen anlayışıyla sistemi devam ettirmeye çalışmak, ne kadar geri olduğumuzu gösterir. Yargı bağımsız deniyor ama ne yazık ki muhafazakar iktidarla paralel ahlakçı bir yapıyla işliyor.

Tahrik aslında bahane. Erkek egemen sistemin kadına, bireyinden yargısına kadar uzanan bir tahakkümü bu. Yargı kadını adaletsiz bir şekilde yargılarken, farkında olmadan demokrasi de yargıyı yargılıyor ve yargımız 2000'li yıllarda bu imtihanda başarısız olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder